Batı Masalları ve Korkunç Orijinleri

Batı masalları, kökeninde yetişkinler için öykülerdi. O zamanlar belirli medyaların var olmaması nedeniyle insanlar kendi deneyim, tecrübe ve bilgilerini toplumla bu şekilde paylaşmaya çalışırlardı. (Buna bir sonraki  “ninniler” konulu yazımda daha derinlemesine değineceğim. Ayrıca bu yazımda sadece Batı ve Avrupa masallarının orijinlerini ele alacağım, şark ve doğu kültürüne dair masal araştırmaları bu yazının konusu değildir.)

Bu paylaşımlar esnasında eğlence faktörü ikincil konumdaydı. En önemlisi, insanlara zorlu yaşam durum ve olaylarında yardımcı olabilmekti. Masallar bir yaşam talimatıydı, kitapların ve radyonun olmadığı veya çoğu insanın okuma yazma bilmediği dönemlere ait mesajlardı.

Tüm önemli bilgiler insanı derinden etkiler ve tüm hayatları boyunca yüreklere kazılırdı. Masal bir yol gösterici, hayat planıydı, ta ki içlerindeki tüm korkunçlukları ve dehşetleri çıkartıp küçük çocuklara uygun hale getirene kadar.

Bugünkü masallarımız, yani çocuklarımıza okuduklarımız, ciddi oranda masumlaştırılmıştır ve mitolojik özelliklerini kaybetmişlerdir. Gerçekte ise masallar oldukça korkunç öykülerdir.

Bugünün modern insanları için Spider-Man, Superman veya Harry Potter gibi masallar da mevcuttur. Bunlar da özünde en eski masallar gibi en antik soruları ele alırlar “iyi ve kötü”. Ne yazık ki hayal gücü burada eskisi gibi çalıştırılamaz, zira hayal etmemiz gerekenler zaten bize görüntü, ses veya detaylı anlatımlarla verilmiş olur.

Çoğu masalların ahlaki mesajı her daim aynıdır; ışık ve sevgi, sadakat ve dürüstlük sonunda her daim karanlık ve kötünün karşısında zafer elde eder. Ödüllendirme veya cezalandırmalar ise kozmik neden ve sonuç yasalarını temsil etmektedir.

Batı Masalları

Zenescope’un yayınladığı Grimm Fairy Tales çizgi roman serisinden.

Grimm’lerin masalları bugün bile hala dahiyane olarak görülmektedir. Elbette Grimm’lerin eserlerini Batının bir diğer ünlü masalcısı Hans Christian Andersen ile kıyaslamamak gerek. Andersen’in masallarının meta-seviyesi bulunmaz, onlar bir kişinin uydurduğu öykülerdir. Grimm’lerin masalları ise halk dilinde anlatılmış, kuşaklar boyunca anlatılanlar bir araya getirilip üzerlerinde çalışılmış, otantik ve tecrübelerden ve antik deneyimlerden oluşan masallardır ve bugün bile hala çocuk odalarında anlatılır. Ne de olsa Almanca orijinallerinde her bir masal aynı cümleyle biter: “… ve eğer ölmemişlerse, bugün hala yaşıyorlardır..”

Babaannenin yatağındaki kötü kurt; bunu hepimiz çocukluklarımızın ilk anıları olarak saklarız. Ancak bir zamanların masalları aslında çocuklara anlatılabilecek hikayeler olmaktan çok uzaktadır. Kurt aslında baştan çıkartıcı bir sapıkken aslında kırmızı başlıklı kızın bekaretinin tehlikede olduğunu veya Pinokyo’nun en iyi arkadaşını sadece sinirine dokunuyor diye bir çekiçle öldürdüğünü biliyor muydunuz?

Şimdiki zamanlarımızda, özellikle Disney’in büyük etkisi altında masallar korkunç olmaktan çok ama çok uzaktadırlar. Bu yazımda çok sayıda farklı ele alışlar olması nedeniyle (telifleri kalmış eserlerde bu gibi değişimler çok sık yaşanır) özellikle Disney’in uyarlamalarını karşılaştırmak istiyorum. Disney’in aile ve çocuklara uygun uyarlama yapması elbette normal ve bilindik bir durumdur, ancak masalların bazılarının asıl konu ve içerikleri insanı dehşete düşürmekle kalmaz, bırak uyumak için masal okumayı, masaldan sonra gözlerimize uyku bile giremeyebilir.

Burada bir not olarak,  sevdiğim bir çevirmen dostumun Grimm masallarını orijinalden çevirirken bana söylediklerini de belirtmek isterim: “Geceleri çeviri yapamaz hale geldim, o denli korkunç, o denli dehşet verici sahneler var ki, geceleri rüyama girer diye korkuyorum.” Bunu söyleyen kişinin de o zamanlar 39 yaşında olduğunu belirtmem gerek!

Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, deve tellal, pire berber iken, ben dayımın beşiğini tıngır mıngır sallar iken gelelim bazı örneklere:

Kırmızı Başlıklı Kız

Disney Hali: “Büyük kötü kurt” kırmızı başlıklı kızın ninesinin evine girip nineyi bir dolaba kitler. Sonrasında eve gelen kırmızı başlıklı kızı da yakalamak için ninesinin kılığına bürünür. Ancak ufak domuzcukların en akıllısı gelip kötü kurdu sıcak kor ve patlamış mısırla alt eder.

Kırmızı Başlıklı Kız

Kırmızı Başlıklı Kız

Orijinal Hali: Charles Perrault’un 1697 tarihli orijinal halinde kurt nineyi öldürür ancak onu yemez. Bunun yerine ninenin pişmiş etini eve gelen kırmızı başlıklı kıza yedirir, ki kız da bu yemeği büyük bir iştahla üstelik bir kadeh kırmızı şarapla (aslında ninenin kanıdır) mideye indirir. Kırmızı başlıklı kızın uykusu geldiğinde nine kılığına bürünmüş kurttan üzerini değiştirmekte yardım etmesini ister ve bu sırada da kurt kızı yer.

Kül Kedisi

Disney Hali: Gece yarısı bir anda balodan çıkıp giden gizemli güzel kızı bulmak için 1950 yapımı „Cinderella“’da prens krallıktaki tüm bekar kadınlara gizemli kızın geride bıraktığı cam ayakkabıyı denetir. Cinderella denemeye katılamaması için kötü üvey annesi tarafından bir yere kitlenir. Ancak kötü üvey kız kardeşlerinin kocaman ayakları narin ayakkabıya sığmaz. Cinderalla hapsedildiği yerden kaçar ve prensine kavuşur.

Cinderella

Kül Kedisi

Orijinal Hali: Cam ayakkabıya sığabilmek için üvey kız kardeşlerden biri kendi büyük ayak parmağını keser ve diğeri de topuğunu. Ancak güvercinlerin seslenişi son anda prensi bu dolandırıcılara karşı uyarır ve sonunda kendi kül kedisini bulur. 1822 yılında Ludwig Bechstein tarafından yazılmış ilk hali budur, ancak Grimm kardeşleri buna üvey kız kardeşleri bekleyen cezayı da ekler: Kül kedisinin prensle olan düğününde yardım sever güvercinler üvey kız kardeşlerin gözlerini oyar.

Yorumlar