Büyü, Bilim ve Teknoloji Üstüne Üçüncü Bir Deneme
Mesela içinde yaşadığımız tekno-şamanist toplumun bazı sıkıntıları bu şekilde ortaya çıkar. Aslında tamamen mekanik, yeteri kadar anladığımız ve kontrol edebildiğimiz bilim ürünü teknolojiler, çeşitli sebeplerden ötürü konu hakkında bilgisi olmayan insanlara kara büyü etkisi yapar. Örneğin; yakın arkadaşım ve sitemizin yazarı İMÇ, cebindeki son model telefonun ona sormadan sosyal medya hesaplarını kaydetmesinden muzdarip idi. Hala da muzdarip diye biliyorum.
Çünkü; cep telefonunun işletim sisteminin ona sunuluş şekli bir kara kutu. Telefona istediğini yaptırması için ya bilimsel metodu seçip anlaşılması az da olsa teknik bilgi gerektiren kullanma klavuzları içinde kaybolacak, ya da büyüsel metodu seçip daha önce bir şekilde sorunu çözmüş bir tanıdığının yaptığı hareketleri aynen tekrarlayıp kendi sorununun çözülmesini umacak. Muhatap olduğu aletin birileri için salt bilimsel bilgi olması, kendisi için de aynı anlamı ifade edeceği anlamına gelmediği gibi, belki öyle olmasına gerek de yoktur.
Çocukluktan beri bilim yönünde şartlandırılmış olmasak, teknolojinin gelişimini anlamayanlar bile adım adım ilerlemesini görüp de aşinalık edinmese, hangimiz ilk kez büyük ekran telefon gördüğünde “KARA BÜYÜ!” diye anırmaz? Kitap bana diyor ki; “Bu ince taş parçasının içinde gözle görülmez, elle tutulmaz ufak enerji topakları anlatılamayacak kadar karmaşık bir düzenle birbirlerini dürtükleyip hesap kitap yapıyorlar.”, e sokakta yürüyen adama sorsan dünya zaten böyle işliyor, o gözle görülmez enerji topakları da tanrının dünyayı idame etsin diye işe koştuğu melekler.
Bunun yanında kişinin bilimsel eğitim almış olması, hatta günlük olarak bilimsel bilgi üretmesi, bilimsel bilgisinin yanında büyüsel bilgi taşımasına engel değildir. İnsanlar çelişkiler ile mutlu mesut yaşama kapasitesine sahiptir. Evrenin ya bilim ya büyü ile çalışabilir olması evreni ilgilendirir. Elbette bir yandan herşeye muktedir bir tanrıya tapan, öte yandan atom fiziği kitabı yazan yapan insanlar olacaktır. Çünkü bilgi; çelişkiyi saklayacak şekilde servis edilmiştir.
Sonuç olarak, içinde yaşadığımız dünya anlaşılabilir olsa da; dünyanın süreçlerini gözlemleyen bir gözlemci, bunu hazmedecek zeka kapasitesine sahip olsa da, doğru bilgi kaynakları aynı zaman diliminde yanyana gelmediği sürece, gözlemci herhangi bir çıkarımla yoluna devam edebilir. Bu çıkarımın büyü olması işten bile değildir. Hatta; bilim ideolojisi ile yola devam eden insanlar, beğenmedikleri her düşünceye ya büyü ya din diyecektir.