Ben ve benim gibi Dota 2 oynayan herkes, The International adlı turnuvadan haberdardır. Hani şu milyon dolarlık ödül havuzu olan ve en sonuncusunu Avrupa’nın en büyük spor kanallarından olan ESPN’in yayınladığı turnuva. Şimdi gelin bu işin başladığı noktaya; 2011 yılına gidelim. İlk turnuva. İlk heyecan.

DotA yani diğer adıyla Defense of the Ancients’ı, bilindiği üzere Icefrog adlı arkadaş tarafından Blizzard’ın Warcraft 3 oyunu için tasarladığı oyun modu idi.  . Half-Life, Portal oyunlarının yapımcısı olan Valve, bir gün bu oyun modundan başlı başına bir oyun yapma işine girişir ve Dota 2 bu şekilde Steam üzerinden indirilmek üzere ortaya çıkar (iyi de oldu). Oyun piyasaya çıkar ve başta eski toprak DotA oyuncuları olmak üzere birçok kişi tarafından oynanır, oynanır ve oynanır. Sahip olduğu popülarite firmanın “Hadi o zaman turnuvasını yapalım” demesine sebep olur ve Free To Play burada başlar.

O zamana kadar turnuvalarda verilen ödüller çok da yüksek rakamlar değildi. Öyle ki ödül miktarlarının azlığı iyi takımların turnuvaya girmemesine bile(!) sebep olur nitelikte. İlk Dota 2 turnuvasından kimseninde yüksek bir beklentisi yokken (en fazla birinci 50 bin Dolar alır yönünde tahminleri var çoğu oyuncunun) açıklanan ödül herkesin ağzını açık bırakmaya yetti. Toplam ödül havuzu 1,6 milyon dolardan oluşuyordu ve kazanan aslan payını, 1 milyonu evine götürecekti. Bu miktar aynı zamanda o zamana kadar bir video oyunu turnuvasında dağıtılan en yüksek ödül miktarı olacaktı. Turnuvaya dünyanın birçok yerinden ‘en iyi’ denebilecek takımlar katıldı. Bizim hikayemiz bu takımlarda oynayan üç oyuncu üzerinde şekilleniyor. Dendi, Fear ve hyhy adlı arkadaşın Warcraft III oyunu için yaptığı bir harita, bir oyun modu (şimdilerde piyasada yer alan MOBA türündeki oyunların atasıdır kendisi) olarak tanıdık kendisini.

Oyunu oynayanların hemen tanıyacakları bu isimlerin ilk Dota 2 turnuvasındaki deneyimleri, Valve Film tarafından belgesel olarak kayda alınmış ve bakalım bu oyuncuların başına turnuvada neler gelmiş.

Clinton “Fear” Loomis, kendisi Kuzey Amerika’nın en iyi oyuncuları arasında yer almaktadır (o zamanlar öyleydi, şimdi de gayet iyi). Herhangi bir ‘iş’ ile meşgul olmayan Fear’ın yaptığı tek şey her fırsatta Dota oynamak. Babası o daha ufacıkken ailesini terk ettiğinde annesi ve erkek kardeşi ile beraber yaşamakta olan Fear, oyunculuğu bir kariyer olarak görmektedir ve bu düşünce ile The International’a katılmaya karar verir. Turnuvaya katılır katılmasına ama bir sorun vardır. Yer aldığı Online Kingdom takımı bir Avrupa takımıdır ve daha önce LAN bağlantı ile oyun oynamadıkları için uyum sorunları ortaya çıkar haliyle. Aradığını bulamayan Amerikalı arkadaşımızın ‘takımı’ turnuvadan 25 bin Dolar ile evlerine döner. Bu olayın ardından takımdan ayrılan Fear, Evil Geniuses adında bir Amerikan takımı kurarak oyuna devam eder.

Benedict “Hyhy” Lim Han Yong. Birçok profesyonel oyuncu tarafından Singapur Dota oyuncularının en iyisi olarak gösterilen Hyhy adlı arkadaşın turnuvaya katılması ailesi tarafından pek hoş karşılanmamış. Sebebi, turnuva tarihinin üniversitedeki sınavları ile çakışması ve bir çok sınava giremeyecek olması. Buna karşı çocukluğundan beri içine işleyen e-spor tutkusu onu ve arkadaşlarının turnuvaya katılması için yeterli sebep olmuştur. Turnuvada çok iyi maçlar çıkaran ve Çin takımlarının ardından favori gösterilen takımı Scythe yarı finalde Ehome’a kaybederek üçüncü sırada kaldı. Evine 150 bin dolarla dönmek zorunda kaldı (şahsen favori takımımdı).

Danil “Dendi” Ishutin. Turnuvada yer alan ve hikayesi en dramatik olan oyuncudur Dendi. Ukraynalı bu arkadaş sürekli gülen, birilerine sataşan bir portre çizer turnuvada ve günlük yaşantısında. Kuşkusuz bir çoklarının (bende dahil) şans vermediği takımı Na’Vi (Natus Vincere) ile finalde en büyük favori olan Çinli Ehome takımı ile karşı karşıya gelir. Herkes Ehome adındaki efsanenin ilk Dota 2 turnuvasını kazanacağını düşünerek maçı izlerken Dendi ve arkadaşları herkesi şaşırtmayı başarır. Turnuvadan birincilikle ve 1 milyon Dolar ile ayrılan taraf Na’Vi olur. Dendi turnuvadan sonra “Dota 2 Millionaire” olarak anılma başlanır (haklı bir ünvan).

The International 2011 turnuvasında yaşanan olayları konu alan Free To Play, e-spor adına kayda alınmış ender filmlerden (belgesel de denebilir) biri olarak video oyunları ve özellikle online oyun oynayanlara tavsiye olunur. Hatta buyrun buradan izleyin: