Geek Terminoloji – Cyberpunk Nedir?

Cyberpunk, neredeyse alt kolu olduğu bilimkurgu türü kadar geniş, teknik olarak devamı sayılabilecek transhumanism ile birleştiğinde sert bilimkurgu’nun (Hard Sci-Fi, yani gerçekçi bilimkurgu) önemli bir kısmını oluşturur.

Transhumanism’e daha ilerki bir tarihte değinecek olursak, ayırt edici tanım olarak cyberpunk’ın, “ileri teknoloji, leş hayatlar” konseptine daha çok odaklandığını belirtmemiz yerinde olacaktır. Zaten, ilk kez 1980 yılında yazar Bruce Bethke’nin bir kısa hikayesine başlık olarak seçmesiyle yazıya dökülmüş olan Cyberpunk kelimesinin, “Cyber” yani “siber” ve “punk” kelimelerinin birleşmesiyle oluştuğunu görürüz. Buradaki cyber geniş anlamıyla çok hızlı gelişmiş teknolojiyi, punk ise bu gelişim hızına sosyolojik ve kültürel olarak yetişememiş, ayak uyduramamış ve sindirememiş insanoğlunu temsil eder aslında.

Nitekim sıklıkla cyberpunk hikayelerinde, bilgi teknolojilerinin aşırı hızlı gelişimiyle azami süratle değişime uğramak zorunda kalmış bir toplum görürüz. Karakterler ise tipik anti kahramanlardır. Çoğunlukla çürümüş ve çökmüş sosyal düzene ayak uydurmaya çalışan veya bilakis sisteme karşı savaşan, kahramanvari gayeler yerine, gayet sıradan bir amaçları olan samimi karakterlerin var oluş mücadelelerine tanıklık ederiz.

k63at1ww2hog

Bir Cyberpunk vazgeçilmezi: Şehir. Soğuk, karanlık, yağmurlu ve renkli.

Örnek vermek gerekirse; her ne kadar bu terimi edebiyata kazandıran kişi Bethke olsa da ilk başyapıt cyberpunk hikayesi William Gibson tarafından yazılan Neuromancerdır. Bilimkurgu edebiyatının en önemli ödülleri olan Hugo, Nebula, ve Philip K. Dick ödülünü almış “Neuromancer”da ana karakter Case, attığı kazık yüzünden eski işvereninin aldığı intikamla sinir uçları zarar gördüğünden internete “direkt” olarak bağlanamaz ve artık işlevsiz hale gelmiş uyuşturucu bağımlısı bir hacker’dır. Çok tehlikeli bir iş daha yaparak zarar görmüş sinirlerini tamir ettirmeyi hayal eder. Ülkemizde kitabın iki farklı çevirisine rast geldim; ilki aslına sadık olmakla birlikte ne yazık ki dili zor olan “Neuromancer”, diğeri ise su gibi okunabilen, ancak orijinalinin ruhundan epey feragat etmiş “Matrix Avcısı”.

Sıklıkla görülen diğer temalar ise yapay zekalar ve aralarındaki mücadeleler, sibernetik protezler, akıllı araçlar, silahlar, çeteler, mega şirketler, kiralık polisler, rüşvet, yalan, suç, gettolar, kültürel çatışma kısacası yakın geleceğe dair her şey gelir. Ve tabi sex drugs and rock & roll.

Pekala bütün bunlara yabancı değilsiniz elbette, peki cyberpunk’ı özel kılan şey nedir? Kısaca tarz diyebiliriz. Cyberpunk dünyasında bir şeyi ne kadar iyi yaptığınız, bunu yaparken nasıl göründüğünüz kadar önemli değildir. Buna “style over substance” demişler, yani “stil özden önemlidir”.

tecnoir

Güzelliğin satın alınabildiği çağda çirkinlik bir duruştur!

Bir başka öğe de karakterlerin bol bol iç sesleriyle konuşmasıdır. Bu özelliğiyle genel ton nihilist, kötümser ve çifte kavrulmuş dedektif hikayelerini andırır.

Teknolojinin sıkça, pek de ön görüldüğü şekilde kullanılmadığına şahit oluruz. Artık eskilerin utanarak kullandığı protezler son moda aksesuarlar olmuştur. Bazen de karakterlerin kendi bulundukları zamanı “gelecek” olarak tanımladıklarını görürüz. Teknoloji o kadar hızlı ilerlemiştir ve kendileri o kadar geride kalmışlardır ki, artık gelecekte yaşadıklarının farkındadırlar. Herşeyin, ama her şeyin, cennetin bile satın alınabildiği bu “gelecek” o kadar hızlıdır ki; herşeyi satın alabilirsiniz ama hiçbir şeye sahip olamazsınız. Herşey kullan at olmuştur. Kullan at eşyalar, kullan at silahlar, kullan at hayatlar…

Genellikle, sahneler suni’dir. Suni gerçeklikler, şehirler, çelik, beton ve plastik. Genel karanlık havayı, parlak neon ışıklar, reklamlar bıçak gibi keser.

Kahramanlar yaşadıkları yeri beton cangıl olarak tanımlarlar. Burada her çeşit “vahşi hayvan” kol gezmektedir ve avlanmak veya av olmak hayatın kaçınılmaz bir parçasıdır. Milyonların arasında tek kişilik “tabut”larda yatıp kalkan ve taşıyabildiğinden çok malı olmayan anti-kahramanlarımız için yalnızlık rutindir.

Kızın yaşayamayacak olması çok kötü... Öte yandan, hangimiz yaşıyoruz ki?

Kızın yaşayamayacak olması çok kötü… Öte yandan, hangimiz yaşıyoruz ki?

Hükümetler genellikle ikinci plandadır veyahut esamesi bile okunmaz. Onların yerini politik ekonomik ve hatta askeri arenada, mega şirketler almıştır.

Cyberpunk alt jenresi akıllı, sert, isyankar ve şok etkisi yaratan sokak ağzı diliyle bilim kurgu edebiyatını farklı mecralara taşımakta çok başarılı olmuştur. Kültürel devrim çağrısıyla, özellikle akademik çevrelerde ilgi çekmiştir. Bilim dünyasını doğrudan etkilemiş, daha henüz “www” bile yokken günümüz internet teknolojisinin pek çok temeline vesile olmuştur.

“Gözlüklerindeki tekno-boku kapattı. Tek yaptığı daha da telaşlandırmaktı; orada öylece oturmuş ölürken, kendi ölümüyle ilgili istatistikleri okuyordu. Çok post-modern.”

― Neal Stephenson, Snow Crash

Bu yazı, "Geek Terminoloji" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar