Geek Terminoloji – Foreshadowing Nedir?

Çehov’un silahını bilirsiniz, hikayede bir silahtan söz ediliyorsa mutlaka patlar. Şu anda belki de ilk defa duyacağınız foreshadowing, spoiler‘ın kuzeni, Çehov’un silahının kardeşidir. Gerçekleşecek bazı olayları seyirciye önceden, çaktırmadan haber veren bir ipucu ya da göndermedir. Bir karakterin isminin anlamı, laf arasında edilen bir söz, anlam veremediğiniz herhangi bir şey, az bulunan bir kan grubu, uzak bir yerde yaşayan akraba, önemsiz ya da tesadüf olarak geçiştirilen bir olay, rüyalar (bilirsiniz, rüyalar hikayelerde her zaman anlamlıdır!), hatta son dönemlerde popüler olduğu üzere bizzat karakterler tarafından yapılan spekülasyonlar… Aklınıza gelebilecek her şey foreshadowing olabilir. Yeni fragman geldiğinde geeklerin her kareyi inceleme huyları vardır ya, sebebi foreshadowing yakalamaktır işte (obsesif olmanın çok da manası yok elbette, bazı şeyler… tamam, çoğu şey keyfi konulmuştur oraya. Gerçekten!) Dolayısıyla, evet, hayran kitlelerinin çenesini çalıştıran en büyük faktörlerdendir. Zira sizin de bildiğiniz gibi, merak kurgunun benzinidir!

Çaktırmadan!

Çaktırmadan olduğunun altını çizerim. Foreshadowing anlatıcının size verdiği bir spoiler’dır aslında. Hikayeyi bir çizgi olarak düşünürsek, foreshadowing gerçekleşecek şeylerin önceki olaylara yansıyan gölgesi gibidir. Düzgün yapıldığı takdirde kurguya heyecan katar, yazarın uzun uzadıya açıklamadığı olguları aydınlatarak seyircinin “Adam saçmalıyor!” diye isyan etmesinin önüne geçer (böylece Deus ex Machina suçlamalarınını savuşturabilir – bazen), hatta yeni gelişmelerin temelleri foreshadowing’le başarılı bir şekilde atılabilir. En güzeli önceden planlanmış hikayelerde görülür.

Ustalıkla yazılmış foreshadowing ancak ikinci bir izlemede (ya da okumada, ya da…) kendini belli eder. Çehov’un silahı gibi, sahneye yerleştirilmesiyle ateşlenmesi arasında geçen süre, sonunda vereceği keyifle doğru orantılıdır. Yapbozun parçası yerine oturduğunda duyduğunuz derin tatmin anlatıcıya olan güveninizi pekiştirir. Hikayenin satır aralarından size göz kırptığını fark etmek elbette son derece gurur okşayıcı bir şey. Tam tersine, eğer senaryo beceriksiz ellerdeyse, anlatıcı sürekli ‘eheh, bak şimdi ne yapacağım‘ tavrındaysa, gözlerinizi kısıp ‘yine ne yapacak ki bu?’ diye iç geçirirsiniz. Kurguya dair hemen her şeyde olduğu gibi incelik, sinsilik önemlidir sizin anlayacağınız.

Burada koca bir SPOILER uyarısı yapmalıyım! Mümkün olduğunca herkesin tüketmiş olduğu eserlerden bahsedeceğim, ama kimi zaman hikayenin sonuna denk gelen kilit kurgu öğelerini anlatacağım için aralarından bilmedikleriniz varsa keyfiniz kaçabilir, ne olur ne olmaz.

Çataldil ve Diğer “Alamet”ler

Öncelikle… onur köşesini J.K. Rowling’e vermek istiyorum! Harry Potter‘ın ağzına kadar foreshadowing dolu olduğunu söylersem abartmış olmam. Rowling’in özenli ve ziyadesiyle başarılı olduğu bir konu varsa, o da kurgu planlaması.

Birinci kitap Felsefe Taşı’na dönüp baktığınızda yedinci kitapta önem kazanan birçok şeyden ilk kez bahsedildiğini görebilirsiniz. Ama önce ziyadesiyle küçük, gülümseten birkaç detayla başlayayım. Harry’nin ilk bölümlerden birinde hayvanat bahçesinde arkadaşlık ettiği yılanı unutmadınız, değil mi? Birkaç bölüm sonra büyücülük dünyasına hızlı bir giriş yaptığımızda sihirli bir gariplik diye geçiştirdiğimiz şeylerden biri olarak kalıyor. İkinci kitapta ise insanların—büyücü olsun olmasın—yılanlarla konuşmasının son derece endişe verici olduğunu, dahası yalnızca Çataldil’le mümkün olabileceğini okuyoruz, Rowling anlatımında bunun bir sürpriz olarak kalması için son derece dikkatliymiş.

fshdwpotter

Harry’nin trende aldığı çikolatalı kurbağalardan çıkan ilk kart olan Dumbledore serideki en yoğun Foreshadowing unsuru olabilir: Bir sonraki bölümde tanışacağı ve hayatında önemli bir rol oynayacak olan Dumbledore’la ilk tanışmamızdır öncelikle ve birinci kitabın kilit taşı niteliğinde olan Nicolas Flamel’dan bahseder. Harry Flamel’ın adını ilk defa kurbağa kartında okuduğunu hatırlayarak buna dikkat çekecektir sonradan. En son olarak, Ölüm Yadigarları’nda hikayesi anlatılacak olan karanlık büyücü Gellert Grindelwald’ın adı da ilk defa burada geçer. Üçüncü kitapta Harry koca kara bir köpeğin onu takip ettiği düşüncesine kapılır—aslında haklıdır da!—ve kitabın sonuna kadar bunun ne anlama geldiğini çözemeyiz. Hagrid’in bebek Harry’yi Dursleyler’e bırakırken ‘genç Sirius Black’in motorsikletini‘ ödünç alması da ilginç bir detaydır. Sırlar Odası’nda Uçuç tozu vasıtasıyla yanlışlıkla Borgin & Burkes’e giden Harry, Draco’nun babasından bir Şanlı El istediğini duyar—Draco’nun Melez Prens’te İhtiyaç Odası’ndan kaçarken kullandığı da bir Şanlı El’dir.

Bu yazı, "Geek Terminoloji" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar