Neden İzlenmeli?

Öncelikle her iyi bilimkurgu gibi mecha’ların iyi örnekleri kaçış edebiyatı örnekleri değildirler. İnsanlığın yaklaştığı (ya da sürüklendikleri) gelecek hakkında söyleyecek şeyleri vardır bu serilerin. Velev ki, fantezi ya da ciddi bilimkurgudan uzak örneklerde bile ortak nokta değişmez: Bu gerçek, yaşamak için savaşmak zorunda olduğumuzdur. Mecha serilerinde bu savaş kimi zaman bir kokpitte, kimi zaman elde tüfekle cephede, kimi zaman etik tartışmalarda, kimi zaman insanların tahmin etmeyecekleri noktalarda değişen günlük hayatlarında verilmektedir. Zira Yüzbaşı Mwu La Flaga’nın da dediği gibi “Eğer bir insanın elinde diğer insanların hayatlarında değişiklik yapabilecek güçte bir potansiyel varsa, o insan o gücü kullanmak zorundadır”

Durumun karşıt örnekleri de mevcuttur, örneğin Mobile Suit Gundam’da Degwin oğlu Gihren’in hareketlerinden duyduğu şaşkınlığı, onu Hitler’in ayak izlerini yürümekte olduğunu ifade ederek gösterir. Gihren ise bu ifadeden rahatsız olmaz ve tarihin her döneminde birilerinin kitlelerin hayatlarını değiştirmek yönünde irade göstermek zorunda olduğunu, bu uğurda her yolu mübah sayabileceğini söyleyerek bu rolü benimsediğini gösterir. Bu durum Neon Genesis Evangelion’dan Soukyuu no Fafner’e dek sayısız seriden benzer örnekle çoğaltılabilir.

Soukyuu no Fafner (2004)

Bir izleyici olarak yorumunuz ne olursa olsun, yaşadığımız dünya da aslında Looney Tunes türevi toz pembe bir yer değildir ve Mobile Suit Gundam’ın yaratıcısı Yoshiyuki Tomino’nun da söylediği gibi; “Bir çocuğu sahte bir dünyaya koşullandırıp onu bu tür bir dünyaya ait yapay hikayelerle büyütmek ona yapılabilecek kötülüklerin en büyüğüdür” ve iyi Mecha serileri de bizim dünyamızın geleceğinin tarihini bize anlatmaktadır aslında.

Sonuca gelirsek, mecha’ların sadece çocukları hedefleyen basit eğlencelikler ya da birbirlerine ateş edip duran hurda yığınlarından fazlası olduklarını anlatmaya çalıştım bu yazıda. Her yaştan insanı yaşamın zorluklarına karşı dayanmaya teşvik eden, onları her daim daha kötüsünün gerçekleşme ihtimaline karşı cesaretlendirmeye ve daha sıkı savaşmaya koşullandıran, öte yandan onlara kendileri dışında başka insanların hayalleri ve mücadeleleri olduğunu da gösteren bu türü sadece tek yazıya sıkıştırmaya çalışmak elbette imkansızdı. Öte yandan en azından anlatmaya çabaladığım üzere alt kültürdeki bu türün aynı zamanda insanlığın bu gezegendeki kendi kısa tarihleriyle özdeş mücadelelerinin ve kendilerini gerçekleştirme ideallerinin bir yansıması olduğunu da akılda tutmak ve öyle değerlendirmek gerekiyor.