Geek Terminoloji – Spoiler Nedir?
“Spoil Edince Ne Oluyor? Adam Ölmüyor ki Abartmayın!”
Bir hikayeyi “spoil edince” ne yaptığınızı teknik bir dille anlatayım; öncelikle hikayeyi sadece seyirci değil, anlatıcı için de mahvediyorsunuz. Onu yüz yüze görmemeniz ve tanımayacak olmanız hiç önemli değil. “Bana ne kardeşim?” de diyebilirsiniz, ama benim buradaki işim spoiler’ın neden etik bir şey olmadığını anlatmak.
Bir hikaye, özellikle de gizemli ögeler üzerine kurulmuşsa (build up), gizem eninde sonunda açığa çıkacak ve bu, okuyucuyu sarsarak (katharsis) gerçekleşecektir. Bu tür hikayenin kurgusu, yavaş yavaş yükselerek final yapması ve climax bırakmasıdır. Yani eğlencenin temelini oluşturur; arka planı hazırla, olaylar yerleştir, yükselt ve patlat. Basit bir açılımını aşağıda görüyorsunuz. Daha detaylı açılım ise burada. İzleyicinin kaçış ve deşarjını hedefleyen eğlence sektörünün en çok kullandığı yöntem budur. Spoiler’ın en büyük zararı, bu çarka çomak sokmasıdır. Hikaye anlatımı, hikayenin anlatıldığı kişi kadar anlatanın da kişisel tatminini sağladığı için, spoiler yağdıranların sektöre verdikleri zarar tahminlerinden daha büyüktür.
Spoiler’ı sadece seyirci yemez, anlatıcı da yiyebilir. Büyük bir titizlikle kurduğu hikayeyi ergenin biri doğru tahmin edip hava atmak için internete yazdığında ve onun kadar zeki olmayan pek çok kişi görüp“Aaa çok mantıklı!” diye teoriyi benimsediğinde, anlatıcı da gümler. Bunu ben söylemiyorum, kendisiyle yapılan bir röportajda George R. R. Martin söylüyor. Sizce adamın üzerindeki müthiş baskıdan ötürü son romanı hala bitirememiş olması tesadüf mü? Özellikle dizilerdeki bunun en büyük örneği Lost’tur. Abrams, artık manyaklık haline gelen forum furyasından sonra anlatım teknikleri başta olmak üzere bir çok unsuruyla fenomen olabilecek dizisinden sıkılıp uyduruk bir sonla bitirmiştir. Bir senarist, ne kadar usta ve yaratıcı olursa olsun tek bir beyindir. Milyonlarca beyinle baş etmesi mümkün değildir. Yani bir anlamda bu çift taraflı “hype” bindiğimiz dalı kesmek oluyor. Çünkü hikayeler fabrikalarda üretilmez! Beyin de stabil bir şekilde çalışan bir organ değildir. Bu organın en büyük tetikçisi ilham ve motivasyondur ki bu ikisi bile garantili sonuç vermez. “Writer’s block” dediğimiz şeyin en büyük tetikleyicisi de hayal kırıklığı ve depresyondur. Pek çok yaratıcı beyinden sadece küçük bir yüzdenin aklındakileri endüstriye aktarabildiğini de unutmayalım.
Peki bunun çözümü ne? Demin de söyledim, ben psikolog değilim. Benim buradaki işim, size teknik açıdan ne olduğunu anlatmak. Verebileceğim tek cevap “Biraz daha duyarlılık!” Yani kimse sizden böbreğinizi istemiyor. Başka insanların eğlencesini bozmamak için kendinizi az frenlerseniz kavgayı engellersiniz diyoruz, hepsi o kadar. Ama sorunun temeli de insanların kavga etmek istemesi olduğu için bu söylem biraz havada kalıyor. Bugün biri Facebook’ta kendi özel duvarında bile spoiler verenlere lanet ettiğinde altına gelip de “Buyur, bana mı dedin?” diye sataşan kişinin niyetinin sağlıklı iletişim kurmak olmadığı aşikâr.
Pek çok insandan şunu duymuşluğum vardır; “Aaa ben spoiler’a hiç aldırmam, söyleyebilirsin. Bu kadar mesele yapanları hiç anlamıyorum yaa!” Bu bir kaç anlama gelebilir, adam ya da kadın gerçekten aldırmıyordur, olabilir. Bu son derece barışçıl ve düz karakterleri hayatınızdan eksik etmemeye çalışın, geeklerle ömür geçmez. Herkes hikayeleri yaşamaya önem verecek diye bir şey yok. Ancak bu cümleyi çoğunlukla kendisi de hikaye yazma işine az buçuk bulaşmış olanlardan duydum ki, bence bu ciddi bir problem. Tabii benim problemim değil, ama 85+ doğumlu olup da bunu söyleyenler, genellikle çocuklukları hikaye tüketim kültürü içinde şekillenmiş olanlar. Böyle düşünmeleri son derece normal, ama bilmeleri gereken bir şey var; kimse bir hikayeyi gerçekten yaşamadan, gerçek bir hikaye yazmayı öğrenemez.
“Gerçek bir hikayeyi yaşamak bugün önümüze dayatılan hepsi benzer kurgulu dizilerle mi oluyor ki?” diye sorabilirsiniz, haklısınız, ama bunların da kısa vadeli tüketim için üretildiğini unutmamak gerek. Aslına bakarsanız spoiler korkusu, günümüzde iyi hikaye, iyi hikaye anlatımı ve iyi karakter dedektörü gibi çalışır. “Sakın söyleme kimin öldüğünü!” cümlesi, kişinin özelikle bazı karakterlerin ölmesinden çok korktuğu ve ona gerçek bir kişiymiş gibi bağlandığı anlamına gelir. Bugün Arrow veya Flash’e bakın, millet sallıyor mu? Sonra bir de Game of Thrones’a bakın. İlk ikisi “Acaba senaristleri ergen mi?” diye sordururken, ikincisi yıllarca gazetecilik yapıp da gerçek hikayeleri özümsemiş bir adamdan çıkmış. Game of Thrones’daki dünya acımasız ve çok gerçekçi, sağ gösterip sol vuruyor. Hızlı tüketim içinde şablonla yazılmış hikayelerden sonra, kaçış isteyen seyirci için ilaç gibi bir şey. Ancak sektör de izleyici de artık tek bir zihniyet/davranış benimsediği için hepsine aynı muameleyi yapınca işler karışıyor.
Bir Pazarlama Aracı Olarak Spoiler
Bazen spoilerı izleyici diğer izleyicilere değil, üretici izleyicilere verir. Bunun en net örneğini Türk sinemasında görürüz. Türk filmlerinin fragmanları gerçekten “Bu iş nasıl yapılmamalıdır?” dersi gibidir. Filmde ilginç ne sahne varsa hepsini birden altın günü sofrası misali ortaya dökerler. Filmi izlemiş kadar olursunuz. Dizi fragmanlarını yine bir nebze ilginçleştirmeyi öğrendiler ama bunlar bir karakterin ölmesinin beş, iki karakterin sevişmesinin -ya da daha kötüsü öpüşmesinin- yirmi bölüm sürdüğü yapımlarda tabii çok etkili olamıyor. Bu aralar maalesef Zack Snyder de Dawn of Justice için aynı taktiği benimsedi, tek farkı sürekli trailer çıkarması. Bu gidişle filme gerek kalmayacak.
Üretici kaynaklı spoiler’ın değişik amaçları olabilir. Hedef kitlenin dikkatini çekmekken, bir grup seyirciyi bir daha trailer izlemeye tövbe ettirebilir. Aşağıda Terminator: Genisys’in 2. trailer’ını görüyorsunuz. Ortası filmin en vurucu yerini açık seçik gösteriyor (Ben neyse ki filmden sonra izledim). Çünkü 5. film olunca, “Bakın senaryoda ne biçim twist yaptık!” diye seyirci çekmesi lazım. Ama olan yine hikaye sürpriz olsun isteyen seyirciye oluyor.
Yukarıdaki beş aşamalı hikaye anlatımını örnekleyip twist’in sayısı kadar karmaşıklaşır dedim ya? Bu da pazarlamacı tarafından biçilmiş kaftan olarak kullanılabilir. Buna verebileceğim en net örneklerden biri şu;
Harry Potter’ın beşinci kitabı The Order of the Phoenix’te önemli bir karakterin öleceği duyuruldu. Hikayenin ortasından itibaren bir sürü önemli karakterin defalarca öleyazdığı göz önüne alınarak tasarlanmış son derece zekice bir hamleydi bu. Harry Potter, bu sırada çoktan insanların kitapçıların önünde kuyruk halinde beklemeye başladığı bir seriydi, ama hiçbir pazarlamacı işini riske atmak istemez. İnsanlar “Kim ölecek?” diye sabahlara kadar tuğla kadar kitabı gözlerine uyku dahi girmeden bitirdiler. Beşinci kitap daha çok Harry Potter’daki kurgusal dünyanın geçmişini ve tasvirlerini içerdiğinden, pek çok hayran tarafından okunması çok daha uzun sürebilecekken böyle bir yola gidilmişti.
Eğer ben spoiler’ın ne olduğunu 2000 kelimelik yazıda tek bir spoiler vermeden anlatabiliyorsam, bence siz de daha iyisini yapabilirsiniz. Arkadaşlarını, etrafındakileri düşünen daha iyi bir insan olabilir ya da tık almak için yıllarca emek verdiğiniz sitenin saygınlığını bitirmemeyi tercih edebilirsiniz, tamamen size kalmış. Spoiler’sız günler dilerim.