Geek Terminoloji – Star Trek Jargonu

Dizileri sinema filmleri, roman ve çizgi romanlar derken 1966 yılından beri genişlemeye devam eden Star Trek evreninde geçen onlarca terim var. Bu yazıyı özellikle Star Trek evreniyle yeni tanışanlara yardımcı olması için kaleme aldım. Ama içine karıştırdığım anekdotlar sayesinde halihazırda tüm bunlardan haberdar olan eski fanların da keyifle okuyacağı bir yazı ortaya koyduğumu düşünüyorum.

Neyse, lafı uzatmadan başlayalım:

Bat’leth

Geleneksel Klingon kılıcına verilen isimdir. Bat’leth, aşağı yukarı 116 santimetre uzunluğunda, hilal şeklinde konumlanmış iki uçlu paladır. Merkezinde farklı tekniklerde kullanabilmek için üç farklı sapı bulunmaktadır.

Bat’leth’in anlamı; Klingoncadan dilimize “onur kılıcı” olarak çevirilebilir.

star-trek-batleth-dilithium

Dilithium

Yıldız gemilerinin warp sürücülerinde madde ve antimaddenin birbiriyle füzyon reaksiyonuna girmesine aracılık eden çok nadir bir kristaldir. Söz konusu reaksiyon, uzay-zamanı bükmek ve ışıktan hızlı seyahat edebilmek için gerekli devasa enerjiyi sağlamaktadır.

Pembeye çalan bir renge sahip olan ve bazı medeniyetlerin “radan” ismini verdikleri dilithium kristalleri, koca galakside sadece birkaç gezegende bulunabilmektedir.

Bilimsel olarak başına “di” hecesi getirilen elementler iki atomdan oluşur. Yani ilk bakışta dihilithium’un lithium’un iki atomluk bir hali olduğunu düşünebilirsiniz. Ancak lithium bir metal olduğundan bu formda bulunması imkansız. Gerçek dünyada dilithium olsaydı gaz formunda olurdu.

Hazır lithium demişken; Star Trek: The Original Series‘teki ilk ismi lithium olan kristalin ismi, aynı adlı bir element olduğunu öğrenildiği anda dilithium’a çevrilmiştir.

Disruptor

Başta Klingon, Romulan, Cardassian ve Breen olmak üzere pek çok ırkın kullandığı bir enerji silahı teknolojisine verilen isimdir. Cepte taşınabilecek boyutta bir tabancadan koskoca bir yıldız gemisine kadar farklı boyutlarda uygulanabilir. Kişisel silah boyutunda olan versiyonlarının iki seçeneği vardır; “sersemletme” ve “öldürme”. Öldürme seçeneği, tıpkı phaser gibi oldukça etkilidir. Disruptor’la öldürülen bir canlı, geriye neredeyse hiçbir şey kalmayacak şekilde atomlarına ayrılır.

Yeşil renkli bir ışın olan disruptor’lar, hedeflerini moleküler seviyede kışkırtıp termal şok yaratarak hasar verir. Bu bağlamda disruptor maddelere büyük hasar verebilirken, kalkan teknolojilerine karşı phaser’lar kadar etkili değildir.

star-trek-disruptor-quadrant

Galaktik Çeyrekler

Yıldız haritacılığında bir galaksinin tam merkezden bölünmüş dört parçasından her birine quadrant (çeyrek) adı verilir. Her ne kadar bazı bilimkurgu eserler galaksiler arası seyahatten bahsediyor olsa da Star Trek bu konuya göreceli olarak daha makul bir açıdan bakar. Zira Star Trek hikayelerinin çoğu, Samanyolu Galaksisinde, Alpha ve Beta Çeyreklerinin kesiştiği bölge civarlarında geçmektedir. Diğer iki çeyrekten biri olan Gamma Çeyreği, daha çok Star Trek: Deep Space Nine‘da, Delta Çeyreği ise Star Trek: Voyager‘da detaylandırılmıştır.

Samanyolu Galaksisi’nin çapı 100.000 ışık yılı civarındadır. Federasyon gemilerinin mevcut teknolojisiyle bu mesafeyi katetmek için neredeyse 100 yıl en yüksek hızla seyahat etmeleri gerekmektedir.

Gezegen Sınıflandırlamaları

Galaksiyi keşfetmeye insanlardan çok önce başlamış olan Vulcanlılar, keşfettikleri her farklı kategorideki gezegen türünü bir harfle sınıflandırmışlardır. Bu sistem yüzyıllar sonra Federasyon kurulduktan sonra da aynı şekilde kullanılmaya devam edilmiştir.

  • Class A, B ve C: Yüzey sertleşmesini daha yeni tamamlamış, genç gezegenler.
  • Class D: Asteroid olarak sınıflandırılamayacak, küre form oluşturacak kadar kütle çekimi olan cüce gezegen ve uydular. Güneş sistemindeki Ceres, Pluto ve Charon gibi.
  • Class E, F ve G: Henüz yüzeyi sertleşmemiş, oluşma aşamasındaki bebek gezegenler.
  • Class H: Tamamı çöl olan gezegenler.
  • Class I , J , S ve T: Boyut olarak küçükten büyüğe doğru gaz devleri.
  • Class K: Yüzeyinde hayat gelişimine imkan olmayan, ancak terraform edilmeye müsait ya da atmosfer kubbeleriyle kolonize edilmiş gezegenler.
  • Class L: Ucu ucuna yaşam sağlayabilecek şartlara sahip, ilkel bir ekosisteme sahip gezegenler.
  • Class M: Yüzeyinde yaşam oluşması için gerekli koşullara sahip gezegenler. “M” harfi, Vulcan dilinde “minshara” anlamına gelmektedir. Ancak kelimenin anlamına serilerde değinilmemiştir.
  • Class N: Sahip olduğu atmosferin gelen güneş ışınlarının dışarı çıkmasını engellediği, karbondioksit oranı yüksek, aşırı sıcak ve kayalık gezegenler. Bizim güneş sistemimizdeki Venüs buna en iyi örnektir.
  • Class O ve P: Yüzeyi ya tamamen okyanus (O) ya da bir kısmı okyanus, kalanı buzla (P) kaplı gezegenler.
  • Class Q: Yörüngesinin tuhaflığı sebebiyle yüzey şartları dönemsel olarak dramatik değişen gezegenler.
  • Class R: Bağlı olduğu yıldızın yörüngesinden çıkmış, boşlukta sürüklenen gezegenler. “R” harfi, “rogue” kelimesinden gelmektedir.
  • Class Y: Tuhaf formlarda da olsa yaşamın gelişmesi için elverişli, ancak son derece sert çevresel koşulları olan gezegenler. Class Y gezegenler bu sebeplerden ötürü “Demon Class” olarak adlandırılmaktadır. Kristal, likit gaz ya da maddesel olmayan ya da enerji bazlı gibi alışılagelmişin dışında yaşam formları genelde bu gibi gezegenlerde evrimleşmiştir.

star-trek-planet-holodeck

Holodeck

Geleceğin eğlence anlayışı televizyon izlemek ya da sinemaya gitmekten öteye gitmiştir. Zira artık insanlar hikayeleri dışarıdan gözlemlemek yerine içinde olup bizzat tecrübe etmeyi tercih etmektedir. İşte tam bu noktada holodeck’ler imdada yetişmiştir. Holodeck, hologram teknolojisiyle donatılmış eğlence, eğitim ve araştırma amacıyla kullanılan alana verilen isimdir.

Holodeck’ler mikro güç alanlarıyla hacimlendirilen üç boyutlu fotonlardan oluşturulmuş, son derece inandırıcı ortamlar sahneleyebilmektedir. Replication (kopyalama) teknolojisinin de yardımıyla, koku ve tat gibi inanılmaz seviyelerde gerçekçilik yaratılabilmektedir. Bu gerçekçiliğin elbette bir bedeli vardır. Öncelikle holodeck’ler çok büyük enerji harcanarak çalıştırılabilmektedir. Bu durum, içinde 1.000 personelin yaşayabildiği yıldız gemileri için pek sorun olmada da daha küçük gemilerde holodeck kullanımını ya sınırlı, ya da kullanılamaz kılmaktadır. Ayrıca holodeck’ler her ne kadar güvenlik protokolleri gereği içerideki canlılara zarar vermesini engellese de, arada arıza yaptığından ötürü içinde kısılı kalan ya da zarar görenler olmuştur.

Star Trek serilerinde holodeck temalı bölümler, arada farklı atmosferde bölümler yaratmak için kullanılmış ve başarılı da olmuştur. Özellikle Star Trek Voyager’da Tom Paris’in holodeck maceraları müthiştir.

Bu yazı, "Geek Terminoloji" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar