Kuzey ve Güneyin Eşitlendiği Gün: Mabon
Bugün 23 Eylül’dü, yani sonbahar ekinoksu! Evet, şüphesiz hepimiz ilkokuldan kalma bilgiye sahibiz, işte güneş ışınlarının ekvatora dik çarptığı gün, falan filan. Dahası, sonbaharın başlangıcı. Güneşin kuzey yarımkürede yavaş yavaş ölmeye başladığı gün. 21 Aralık’a kadar da ölmeye devam edecek. Bu nedenle, sonbahar ölüm mevsimi olarak geçer ama bu sizi yanıltmasın: Sonbahar hasat mevsimidir. Şimdi “uzun zamandır beklediğiniz zammı alacaksınız” gibilerden astrolojik saçmalıklara girmeyeceğim, ama Pagan çarkında Mabon diye anılan bugünün tarihçesinden ve bir kaç efsaneden bahsedeceğim.
Sonbahar ekinoksu, Mabon ismini aslında 70’lerde almış. Zira 23 Eylül, Kelt kültüründe bir Samhain ya da Ostara (Eostre, Easter yani Paskalya) gibi hararetle kutlanan bir gün değildi. Ziyafet verilirdi, evet. Havalar iyice soğumadan önce bol bol dua edilirdi. Ama sembolik açıdan önemli hale gelmesi, Paganizmin 19-20. yüzyıllarda yeniden yapılandırılmasıyla gerçekleşti.
Mabon, Neopaganların Yıl Çarkı’ndaki sekiz önemli bayramdan biridir. Genellikle karıştırıldığı için söyleyeyim, bu çarkta 21 Haziran ve 21 Aralık Gün dönümü yani Solstice, Ostara ve Mabon gün eşitliği yani ekinokstur.
Peki Mabon İsmi Nereden Geliyor?
Mabon, Gal mitolojisinde genç bir ışık tanrısı olup, toprağa hükmeden tanrıça Modron’un oğludur. Kapakta gördüğünüz ateş saçlı delikanlıdır yani kendisi (Ateş saçlı demişken, bir ara Rahan üzerine de yazmalıyım). M.S. 43’teki Roma işgalinden sonra Britanya mitleri Roma panteonunun etkisiyle bir tuhaflaşır. Modron’un kökeni, yine Gal mitolojisindeki Dea Matrona’dır. Bu tanrıçanın, Geller’deki Marne Nehri’ne hükmettiğine inanılır. Biraz Mısırlıların Hapi’si gibi, ama Hapi büyük göğüslerine rağmen erkektir tabii. Mabon ismi ise Maponos’dan gelmektedir; Mapos Galce genç oğul demektir. Maponos gençliği sembolize eden bir tanrıdır ve Romalılar onu Apollon’la özdeşleştirmişlerdir. Romalılar 5. yüzyıl civarında İngiltere’den çekilmeye başladıklarında inançlar kalmış ve Hristiyanlığın etkisiyle, Modron ve oğlu Maponos Kral Arthur efsanesindeki karakterlere dönüşmüşlerdir.
Mabon efsaneye şöyle yansır; Kral Arthur ve adamları, Twrch Trwyth adlı bir yaratığın peşine düşmüşlerdir. Bu, efsanevi büyüklükte bir yaban domuzudur. Mabon, onu takip edebilecek Drudwyn adlı köpeği yakalayabilecek tek kişidir, ama ne yazık ki üç günlük bir bebekken annesinden çalınmıştır. Arthur ve şövalyeleri büyük badireler atlatarak bu genç adamı kurtarırlar ve o da yaban domuzunun avlanmasına yardım eder. Efsanenin başka bir versiyonunda, Mabon, Arthur’un çok kuvvetli bir kahramanın koruduğu kuş uçmaz kervan geçmez bir kaleye girmesini sağlar. Mabon’un iki efsanede de sonbaharın kendisi gibi geçiş karakteri olarak kullanılması dikkat çekicidir. Ayrıca, Mabon’un Britanya’nın işgalci Saksonlarla yaptığı söylenilen büyük Badon Savaşı’nda Arthur’un danışmanlarından biri olduğu da söylenir.
Britanya’daki Hristiyanlar, eski Pagan tanrılarını alıp Kral Arthur efsanelerine katmış, bu yolla çoğunu ermiş, aziz ya da azize olarak göstermişlerdir. En belirgin örneği Brigid’dir. Konuya dönmemiz gerekirse… Mabon, Avrupa paganları arasında “İkinci Hasat Bayramı” olarak geçer. Birincisi, 1 Eylül’de kutlanan ilk ziyafet günü Lammas, yani Buğday Hasatı Bayramı’dır. Sonbaharda Lammas, Mabon ve Samhain olmak üzere üç tane ziyafet vardır.
Bayram Dediğin Nasıl Kutlanıyor?
Mabon’un en belirgin simgeleri Kornukopya (Cornucopia), yani içi meyveyle dolu Bereket Boynuzu ve elmadır. Çoğu kişi, Cornucopia’nın kökeninin Pluto’dan, yani Hades’in Roma panteonuna geçmiş halinden geldiğine inanır. Oysa Romalı ressamlar, Hades’in hüzünlü görüntüsünü kendi kültürlerine geçirmek istemeyerek eline içki dolu boynuz vermişlerdir. Asıl efsane, Zeus henüz bebekken ve onu yemek isteyen babası Kronos’dan saklanırken ona bakan keçi Amalthea’nın boynuzlarından birini kırmasıdır. Tabii ki kazayla kırmıştır, ama boynuz tanrı için sonsuz bir besin kaynağı olmuştur. Tabii daha sonra bereket Tanrıçası Demeter ve Roma’nın buğday bereketini artırdığına inanılan Annona’yla da ilişkilendirilmiştir. Cornucopia’nın içinde ürün namına her şey olabilir; meyveler, çiçekler, fındık fıstık.
Elma ise, malum Paganizmin en sevilen sembollerindendir. Şöyle ki; bildiğiniz üzere meyve sert bir küredir; yani dört yönü sağlam bir şekilde temsil eder. Tepedeki sapı ise, beşinci element olduğuna inanılan ruhtur. Ayrıca meyveyi enine kestiğinizde, çekirdeklerinin olduğu kısım kabaca bir yıldız sembolü meydana getirir ki, bu da yine Paganizmin en belirgin koruma ve korunma sembolü olan beş köşeli yıldız şeklindeki Pentagram’dır. Eee, Hristiyanlar onu boşuna günahın meyvesi yapmadılar. Pentagram, kolları ve bacakları açılmış bir insanı da simgeler: insan bedeninin altın oranı bu şekilde resmedilmiştir. Beş köşeli yıldız, etrafındaki daireyle birlikte, uzay boşluğu içinde manevi gücü temsil eder ve Venüs gezegeniyle özdeşleştirilir. Bunun nedeni sadece feminenlik değil, Venüs’ün Güneş etrafında dönüş şeklinin de kabaca beş köşeli yıldızı andırmasıdır (Dünya’nın Güneş etrafında her sekiz dönüşü için, Venüs 13 dönüş yapar ve her kavuşumda 144 derecelik açı oluşur, bu yörünge de beş köşeli bir gülü andırır).
Neopaganlar, Mabon’u sudan elma yakalama yarışmaları, bol elmalı tarçınlı kekler ve ekşimiş kremadan (buttermilk, ama siz kefir de kullanabilirsiniz, oluyor) yapılan ekmeklerle karşılarlar. İnsanın ağzı sulanıyor değil mi? Şahsen kavurmadan çok daha iştah açıcı benim için! Ayrıca meyveden zengin sunaklar hazırlayarak, onlara ürün veren doğa tanrılarına teşekkür eder ve her birine birer çiçekle meyve bırakırlar.
Sonbaharın gelişini kutlamak için, tabii ki Pagan olmamıza gerek yok. Gidip elma, balkabağı vs. alıp pekala biz de ziyafete katılabiliriz. Herkesin mutlu ve bereketli bir sonbahar geçirmesi dileğiyle…