NBA Efsaneler Kuşağı 3 – Günümüzün ve Tüm Zamanların En İyi Kısa Forvetleri

NBA’in son yılları gerek fiziksel gerekse de istatistik olarak canavarlaşan pek çok oyuncuyu barındırıyor. Özellikle son dönemde etkinliklerini arttıran bu süper starların uzun vadedeki amaçları öncelikle şampiyonluk ve sonrasında da isimlerini efsanelerin arasına yazdırarak ölümsüzleştirmek. Fakat bunu yapabilmeleri için önlerinde geçmeleri gereken pek çok oyuncu var.

Çok yönlü yapıları, takımın ve oyunun her alanına olan etkileri ile kısa forvet (small forward) oyuncular ile yazı dizimize devam ediyoruz.

Tüm Zamanların En İyi Kısa Forvetleri

Yakın döneme kadar tüm zamanların en iyi kısa forveti olarak büyük oranda tek bir isim kabul görüyordu. Fakat aktif oyunculardan biri bunu değiştirdi.

Günümüz NBA’i, oyun kurucular ile birlikte kısa forvetlerin altın çağını yaşamaktadır. Bu listenin en tepesini zorlayabilecek 4 farklı oyuncu, şu anda aktif olarak NBA’de oynamaktadır.

Larry Bird

Magic johnson’dan bahsederken Bird’e de değinmiştik. Bu iki oyuncu ve takımları ekseninde gelişen rekabet (ki ikisi çok da iyi arkadaştır) modern NBA’in marka değerinin altyapısını hazırlamıştır. Sonrasında Jordan ile birlikte NBA , Dünya’nın en büyük markalarından biri olmuştur.

Siyahi oyuncuların atletik yeteneklerinin zirveye çıktığı 80’ler basketbolunda, tüm zamanların en iyi takımı olan Boston, yine tüm zamanların en iyi oyuncularından birine sahipti.

Soğukkanlı görünüşü ile çelişen rekabetçi ve kavgacı yapısı, ayakları daha yavaş olan çoğu beyaz oyuncu gibi şuta olan yatkınlığı, oyunun en kritik anlarında sorumluluğu üstlenmesi, müthiş saha içi görüşü, 3 şampiyonluk, 3 mvp ödülü, 12 all-star, 3 sefer üç sayı yarışması şampiyonluğu vs yanı sıra 24.3 sayı, 10 ribaund ve 6.3 asist kariyer ortalaması ile kusursuz bir karneye sahip olan Bird, çoğu kişiye göre tüm zamanların en iyi kısa forvetidir.

Nam-ı diğer Larry Legend! The Great White Hope!

Julius Erving (Dr.J)

Yine isminden çok lakabı ile bilinen bir diğer oyuncu olan Dr.J, NBA’in yükseklerden uçan, atletik oyununun en görkemli isimlerinden biridir.

Jordan’ı ne kadar çok oyuncunun örnek aldığından önceki yazımızda bahsetmiştik. Peki Jordan kimi örnek alıyordu sorusunun cevabı tam karşınızda duruyor. Dr. J.’in modern zamanlar basketboluna etkisi yadsınamaz seviyededir. Zamanının ötesinde bir oyuncu olan Dr.J’in inanılmaz hava harekatları, afro saçları, cool duruşu ile kültürel etki oluşturan oyunculardan biri olmasını sağlamıştır. Tüm bunların yanı sıra 24.2 sayı, 8.5 ribaund ve 4.2 asist kariyer ortalamaları ve şampiyonluk kazanabilmiş olması etkisini güçlendirmiştir.

Elgin Baylor

Modern dönem öncesinin en önemli kısa forveti olan Baylor, 27.4 sayı, 13.5 ribaund (pozisyonu için inanılmaz bir kariyer ortalamasıdır) 4.3 asist ile mükemmel bir oyuncuydu. Çok daha az takımın olduğu dönemlerde, ligin kaderi Bill Russell ve Wilt Chamberlain gibi büyük oyuncuların elinde olmasına rağmen çok önemli bir etki bırakmıştır.

Scottie Pippen

Bir takımın sürükleyici oyuncusu olmadan, tüm zamanların listelerinde hep en tepelerde olmak tam da Pippen’a göre bir iş! Hele ki Jordan gibi baskıcı, tarihin gördüğü en dominant ve zor oyuncunun yanında yıllarca sorunsuzca oynamak her babayiğidin harcı değildir.

Jordan’dan hemen sonra Chicago’ya katılan Pippen, sinik ve içine kapalı bir oyuncuydu. Fakat içten içe büyük bir rekabetçiydi ve en zor karakterlere bile uyum sağlayabiliyordu. Majestelerinin en büyük olmasına, en önemli katkılardan birini yapan Pippen, müthiş de bir savunmacıydı. Hem sahadaki tüm oyuncuları savunabilen hem de hücumun her noktasına katkı yapabilen istisna oyuncuların başında gelen Pippen ile ilgili pek çok enteresan anekdot vardır. Bunların en önemlisi şüphesiz takım sahibinin, Jordan’in basketbolu bıraktığı sezonda söylediği (ve muhtemelen haklı da olduğu) şu sözdür;

“Evet ligin en iyi oyuncusu basketbolu bıraktı, ancak ligin en iyi oyuncusu hala bizde..!”

John Havlicek

Boston’un ligi üst üste domine ettiği yılların en önemli ismi şüphesiz Bill Russell olsa da Havlicek’in inanılmaz etkisi göz ardı edilemez. Takımın neye ihtiyacı varsa ona dönüşen, ölümcül penetrasyonları ile içeriyi dağıtan, modern dönem kısa forvetleri için mükemmel örnek teşkil eden bir oyuncuydu.

Dominique Wilkins

Iverson ve Reggie Miller’ın bir diğer benzeri olan Wilkins, müthiş yeteneklerine rağmen şampiyonluk kazanamamış oyunculardan biridir. Fakat bunu 95-96 yıllarında Panathinaikos ile Euroleague şampiyonu olarak kapatmıştır.

NBA’in Hall of Famer oyuncuları arasında, Avrupa deneyimini ilk deneyenlerden biridir. Zaten Paris doğumlu olan Wilkins kısa süre oynadığı Avrupa basketboluna inanılmaz bir katkı yapmıştır. Tüm zamanların en önemli smaç şampiyonlarından birisi olarak Jordan ile olan yarışmalara dillere destandır. 17 sezon oynadığı NBA’de 24.8 sayı, yaşlandığı son dönemlerindeki Panathinaikos’ta 20.1, Bologna’da ise 17.9 sayı ortalama ile oynamıştır.

Soldan sağa; Pippen, Wilkins, Worthy, Bird, Dr J, Havlicek, Baylor.

Diğer Efsaneler

Lakers show-time döneminin önemli parçalarından James Worthy, sonradan oğulları da NBA’de boy gösterecek olan inanılmaz skorer Rick Barry, 2000 sonrası yeniden dirilen Boston’un o döneminin sembol ismi Paul Pierce unutulmamalıdır. Rüya gibi bir oyuncu olan Alex English, Dream Team üyelerinden Chris Mullin’de bu pozisyonun önemli oyuncularıdır.

41 yaşında halen oynamasına rağmen aktif oyuncular arasında değil efsaneler arasında göstereceğim Vince Carter, bana ve çoğu kişiye göre tarihin en estetik smaçlarının sahibidir. Yeri çoğu basketbol sever için ayrıdır (bazı listelerde shooting guard olarak da geçer ancak temelde small forward’dır)

Ayrıca erken sakatlıklar nedeni ile çoğu basketbol severin tam anlamı ile tanıyamadığı Grant Hill, prime döneminde 25.8 sayı, 6.6 ribaund, 5.2 asist ortalaması ile oynuyordu ve Jordan sonrası dönemin en büyük yıldız adayıydı. O dönemi sarsan gangsta kültüründen uzak oluşu, sofistike yapısı ve liderlik özellikleri ile ön plana çıkan çok büyük bir figürdü. Ciddi sakatlıklar sonrasında da iyi işler yapsa da herhangi bir takımın sürükleyicisi olamadı. Yine de merak edenlerin, internetten Grant Hill’in kariyerini araştırmalarını tavsiye ediyorum.

Günümüzün En İyi Kısa Forvetleri

Lebron James

Kral James’in 2010 sonrası basketbola etkisi o kadar büyüktür ki goat tartışmalarında (greatest of all time) adı Majesteleri Michael Jordan’ın karşısına yazılmaya başlandı. Göz ardı edilmeyecek kadar çok sayıda insan da (büyük kısmı MJ zamanlarını yaşamamış olanlar, o da ayrı konu) goat olduğunu düşünüyor. Bu düşüncelerde haklılık payı da olabilir zira söz konusu kişisel istatistikler olduğu zaman James inanılmaz rakamlara imza atıyor.

Kariyer ortalamaları an itibarı için 27.2 sayı, 7.4 ribaund, 7.2 asist olsa da yaşı ilerledikçe düşmek yerine artma eğilimi göstermeleri de inanılmaz. Kendine çok iyi bakan Kral James, mükemmel fiziğinin ve atletizminin yanı sıra fotografik hafızası ve inanılmaz basketbol bilgisi ile tüm tarihe kalıcı bir iz çoktan bıraktı.

Gittiği takımların kadroları ne olursa olsun şampiyonluk adayı olmaları, takımın saha içi, dışı, taktik, teknik her anlamda lideri olması inanılmaz bir etki yaratıyor. Gel gelelim, bu durumun Kral’ın goat olmasının önüne de geçtiği bir gerçek. Zira Kral’ın öyle devasa bir gölgesi var ki bunun altında kalan yıldız oyuncular pek de memnun olmuyorlar. İlk şampiyonluklarını Wade ve Bosh ile birlikte yaşaması, sonrasında Cleveland’da şampiyonluk kazanmasına rağmen diğer yıldızlar Kyrie Irwing ve Kevin Love’u (istemeden de olsa) kötü göstermesi bazı otoritelerin ve basketbol severlerin gözünden kaçmadı. Tabi ki toplamda kazandığı şampiyonluk sayısının diğer goat adaylarının altında kalması, bu yarışmada Lebron’un aleyhine olan konular.

Fakat bu yazdığım eksiler sizi yanıltmasın. Bunlar “Lebron’un neden tartışmasız goat olmadığı” yönünde ibareler. Tüm bunlara rağmen o kadar çok artısı var ki o yüzden Lebron’un goat olduğunu iddia eden çok insan mevcut. Tek başına, son yılların efsanevi takımı Golden State’e karşılık bir ağırlık bile yaratabildiğini söylemek yeterli olacaktır. Kral’ın tüm övgüleri hak ettiğine hiç şüphe yok!

Lebron’un oyunun tarihine etkisi, smaçları kadar güçlü oldu.

Kevin Durant

Hain mi yoksa bir efsane mi? Ligin en büyük oyuncusu mu yoksa  büyük bir takımdaki yancı mı?  Durant, Oklahoma Thunder’dayken, Golden State’e karşı finalde kaybettikten sadece 2 sene sonra rakipleri olan Golden State yolunu tutmuştu. O sene finali Lebron’un Cleveland’ına kaybeden Golden State, ligde Lebron’a karşıtlık oluşturabilecek en önemli oyuncunun kapısını çalmıştı ve cevap bulmuştu.

Durant’ta, kariyerinde çok yüksekleri hedefleyen bir oyuncu olarak, belki de tarihin en iyi takım oyunu oynayan ekiplerinden biri olan GSW ile sözleşme imzalamıştı. Bu da korkak, hain vs gibi sıfatları yanında getirdi ve Durant’ın kariyerine maalesef kötü bir etkisi oldu.

Şahsen ben bunun makul bir tercih olduğunu düşünüyorum. Bir kere kendine saygısı olan bir süper star’ın, Westbrook’un bütün hücumu ezdiği bir takımda bulunmak istememesi oldukça mantıklı bir durum. Golden State’in uyumu ve kimyası, Curry’nin Westbrook’un tam tersi bir karakter olması ve şampiyonluk ihtimalini çekiciliği de cabası. Bu yüzden Durant’ın geçişi, esasında zamanında Lebron’un Miami’ye gidişinden farklı bir şey olmamasına rağmen, Golden State’in zaten son dönemin açık ara en iyi takımı olmasından kaynaklı olarak fazla tepki gördü.

Fakat bütün bu kısımları bir yana bırakırsak, Durant şimdiye kadar yaşamış tüm oyuncular arasında “basketbol için yaratılmış” olan belki de birinci oyuncu. Büyük elleri, ayakları, inanılmaz uzun kanat açıklığı, 2.08 boyu, çabuk ayakları ve bir oyun kurucuyu andıran zarif tekniği ile durdurulamaz bir hücum gücü. Pek çok otorite, tarihin gördüğü en büyük skorerlerden biri olduğu konusunda birleşiyor. Ben Durant’ın tek amacı skor yapmak olsa (ki genelde öyle olmuyor, takımın ihtiyacı kadar atıyor) çok rahatlıkla 40 sayı civarı ortalama ile oynayabileceğini düşünüyorum. 2012 sezonunda, son maçta Melo’yu geçip sayı kralı olması çok kolay olmasına rağmen son maçı çok da sallamamış ve sayı krallığını son maçta rakibine bırakmıştı.

Bu da Durant’ın sanılanın aksine, temelde hiç de bencil olmadığını (ki bu durum büyük skorerler arasında görülmemiş bir şeydir) ancak bazı iletişim sorunları nedeni ile kariyerinin iyi yönetilemediğini göstermektedir. 27.2 kariyer sayı ortalamasına sahip olan Durant, Golden State’e geldikten sonra özellikle savunmasını çok geliştirmiş, ciddi bir yardım savunması ve blok tehditi haline gelmişti. Halen kariyerinin prime dönemini yaşayan Durantula, tüm zamanların en önemli kısa forvetlerinden biri çoktan oldu bile. Ancak Bird’ü geçebilir mi? Peki daha da ileriye gidip Lebron’u da geçebilir mi? Henüz belirsizliğini koruyor. Eğer kişisel istatistikler ve şampiyonluk sayıları ile geçse bile (bence yetenek olarak kesinlikle geçiyor) iyi yönetilemeyen kariyer tercihleri nedeni ile hiç bir zaman bu listenin en tepesinde olamayacağını düşünüyorum. Zira halen önemli bir sayıdaki basketbol sever Durant’ten pek de hoşlanmıyor.

Kawhi Leonard

San Antonio Spurs fabrikası ve usta koç Popovic’in son ürünü olan Kawhi görebileceğiniz en değişik karakterlerden biri. Neredeyse hiç gülümsemiyor, neredeyse hiç bir zaman oyundan kopmuyor, hiç bir zaman da kendini yırtmıyor. Her zaman optimal bir güç ile maksimum verimliliği sağlayabilen Kawhi “Pençe” Leonard, Spurs camiasının bir istisnası olmayı becerdi.

İlk defa koç Popovic yönetimindeyken, önemli bir oyuncu takımdan takasını istedi. Sakatlık vs dönemlerinde kulüp ile ciddi bir iletişimsizlik problemli yaşayan Pençe, son sezonda doğru dürüst oynamadı ve güneşli bir şehre gitmek istediğini belirtmişken kendini Kanada’nın soğuk havası ile ünlü Toronto Raptors’unda buldu. Fakat geldiği anda oranın da kalibresini bir kaç ivme birden arttırdığı kesin.

NBA’in modern dönem süper yıldızları arasında hem hücum hem de savunmada mükemmel olabilen tek isim olan Kawhi, Spurs’un son şampiyonluğunda önemli bir yere sahipti. Lebron’u da “gerçekten” savunabilen belki de tek oyuncu olmasının yanı sıra bu sene 26.3 sayı, 8.4 ribaund, 3.4 asist ve 1.8 top çalma ortalaması ile oynuyor. Bu sezon ligde lider giden Toronto’yu şampiyon yapar, sonrasında orada ya da başka takımlarda da şampiyonluklar yaşarsa (ki Kawhi’nin olduğu takımlar da tıpkı Lebron gibi şampiyonluk yolunda bir adaydır) kariyerinin bitiminde bu listenin tepesine çok yakın bir yerde olabilir. Yine de Bird ya da Lebron’un kültürel etkisini yakalaması zor olacaktır.

Giannis Antetekounmpo

Durant’ın basketbol için yaratılmış bir vücudu olduğunu söylemiştik. Bu şekilde bakarsak Giannis “Greak Freak” Antetekounmpo’nun ondan hiç de aşağı kalır yanı yok. Tek fark daha zayıf olan şutu olsa da bu sene müthiş bir ilerleme kat ederek gerçek hayattaki süper kahramanlara benzemeye başladı.

Yunanlı olan oyuncunun basketbola çok geç yaşlarda başladığı gerçeğini, şu anda da 24 yaşında oluşunu düşünürseniz henüz prime dönemini yaşamadığını anlarsınız. Bu sene 26.8 sayı, 13.1 ribaund, 6 asist, 1.2 top çalma ve 1.3 blok ortalamalarının “artabileceği” gerçeğini fark ettiğiniz zaman nasıl bir freak ile karşı karşıya olduğunuzu anlıyorsunuz.

Giannis’in bu seneki “maç başına smaç” ortalaması 4.6 ve en yakın rakibi bir pivot olan Clint Capela’nın 3.9 ile baya bir önünde. Bu istatistikte tepede sürekli olarak pota altı oyuncuları varken bir forvet olan Giannis’in, efsanevi Shaq’ın smaç rakamlarına ulaşılması akıl alır gibi değil.  İlerleyen yıllarda bu listenin tepesini feci halde zorlayacak gibi duruyor. Gelişimini sürdürürse ilerleyen yıllarda (Bucks’un da takım sisteminin şekil aldığını zaten görüyoruz) şampiyonluk kazanmasının zor olmadığını görüyoruz.

Carmelo Anthony

Çoğu oyuncunun aksine Melo’da önemli bir kişisel istatistik vererek başlayacağım. Halen aktif bir oyuncu olmasına rağmen NBA’in tüm zamanların en çok sayı atan oyuncuları listesinde 19. sırada! Altında kalan oyunculardan bazıları Iverson, Jerry West, Barkley, D.Wade, Larry Bird, Stockton, Dr.J…

Fakat Melo’nun NBA’i bırakın, bulunduğu takımlara katkısı nedir diye soracak olursanız bu oyuncularla kıyaslanınca inanılmaz düşük kalıyor. Kariyerinin başlarında, Lebron ile birlikte NBA’in yeni rekabetini oluşturacakları düşünülüyordu. Lebron kendini Jordan ile kıyaslanacak şekilde geliştirirken, Melo küçük takımların büyük skoreri olarak kalmaya devam etti.

Şahsi görüşüm Melo’nun hiç bir zaman sürükleyici bir oyuncu olmadığı yönünde. Milli takımda, çok daha az sayı atmasına rağmen verimliliğinin daha iyi olduğunu görmek zor değil. Takımı götüren başka oyuncular olduğu zaman Melo, oyunun tıkanma noktalarında problem çözücü olarak önemli bir rol üstlenebiliyor. Fakat, hele ki New York gibi büyük camiaları istenen seviyelere taşıyamayacağı zaten çoktan belli oldu. Thunder’da da başarısız olduktan sonra bu sene Houston’un ipini çeken oyuncuların başında geliyor. Öyle ki Houston, kendisi ile yolları ayırdıktan sonra silkinip kendini bulmaya başladı.

Müthiş skor yeteneğine rağmen facia savunması ve NBA’in yeni nesil hızlı hücum modeline ayak uyduramaması nedeni ile son dönemde resmen istenmeyen adam ilan edildi. Bu kalibre bir oyuncunun geldiğini nokta üzücü. Potansiyeline ulaşamamış ancak kazandığı paradan memnun olan sayısız oyuncudan biri olarak tarihe not düşülecektir.

Soldan sağa; Lebron, Kawhi, Butler (bir önceki yazıda vardı) Giannis, Melo, Durant.

Ve Diğerleri

Yazının başında da belirttiğim gibi kısa forvetlerde tüm NBA tarihinin en bereketli dönemi yaşanıyor olabilir. Son yıllarda büyük çıkış yakalayan Boston’un iki tane joker forveti Jayson Tatum, Gordon Hayward gelecek için iyi sinyaller veriyorlar. Khris Middleton takımında önemli işler yapıyor. Brandon Ingram ise Durant’e benzetilse de bence o yeteneğe sahip değil fakat önemli bir oyuncu.

Bu noktada dikkat çekmek istediğim iki genç isim var. Bunlardan ilki Avrupalıların yakından tanıdığı Luka Doncic. 16 yaşından bu yana Real Madrid ile Avrupa’nın zirvesine oynadığını, 19 yaşında Eurolig mvp’si olan çaylak oyuncunun ne kadar tecrübeli olduğunu anlayamayan Amerikalılar şimdilerde Doncic büyüsüne kapılmaya başladılar.

Özel ilgilendiğim bir diğer oyuncu da Ben Simmons. Halen pozisyonu tam oturmayan, temelde bir kısa forvet olsa da Magic benzeri genelde oyun kurucu gibi oynayan Simmons, rezalet olan şutunu geliştirir ise fiziği ve oyun görüşü ile ligin kaderini değiştirecek oyunculardan biri olabilir.

Yazarın EN’ler Listesi

Yazıda da bahsettiğim üzere, 2010’lu yıllara gelene kadar bu listenin çoğu versiyonunun tepesinde Bird vardı. Fakat Lebron kendini geliştirip son yıllarda lige ağırlığını iyiden iyiye koyunca çoğu listede sıralama değişmeye başladı. Şahsen Lebron’un şimdiden en iyi kısa forvet olduğunu ancak muhtemelen goat olamayacağını düşünüyorum. (o da ayrı bir yazının konusu)

  1. Lebron James
  2. Larry Bird
  3. Dr. J.
  4. Kevin Durant
  5. Scottie Pippen (Ancak 27 yaşındaki Kawhi ve  özellikle de henüz 24 yaşında olan Giannis, ilerleyen yıllarda bu listenin sıralamasını muhtemelen değiştireceklerdir)

Yorumlarda tartışmak serbest! adaylarınızı ve sıralamanızı bizimle paylaşmayı unutmayın.

Bu yazı, "NBA Efsaneler Kuşağı" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar