NBA Efsaneler Kuşağı 5 – Günümüzün ve Tüm Zamanların En İyi Pivotları

NBA’in son yılları gerek fiziksel gerekse de istatistik olarak canavarlaşan pek çok oyuncuyu barındırıyor. Özellikle son dönemde etkinliklerini arttıran bu süper starların uzun vadedeki amaçları öncelikle şampiyonluk ve sonrasında da isimlerini efsanelerin arasına yazdırarak ölümsüzleştirmek. Fakat bunu yapabilmeleri için önlerinde geçmeleri gereken pek çok oyuncu var.

Pivot oyuncular söz konusu olduğu zaman NBA tarihine damga vurmuş o kadar çok oyuncu var ki, başka pozisyonlarda en tepeleri zorlayabilecek bazı adamlar mecburen liste dışı kalıp bir kaç satır bahsetmek durumunda kalacağız. Zaten bu listedeki oyuncuların büyük kısmının goat (greatest of all time) tartışmalarında isimleri geçmektedir.

Tüm Zamanların En İyi Pivotları

Kareem Abdul-Jabbar (Lew Alcindor)

Müslüman olduktan sonra bilindiği adıyla Kareem, NBA tarihine damga vurmuş oyunculardan biridir. Kendi ile özdeşleşen ve mükemmel hale getirdiği “imza” atışı skyhook (Türkiye’de çengel atış olarak bilinir), çoğu otoriteye göre tüm zamanların en verimli hücum hareketidir. Bunun sonucunda Kareem, 38387 sayı ile en yakın rakibine 2000 sayı civarı fark atmış olup tüm zamanların en çok sayı atan oyuncusu olarak halen zirvededir. 1 sefer Milvaukee, 5 sefer de Los Angeles olmak üzere toplam 6 şampiyonlukta en büyük farkı yaratan oyunculardan birisidir.

Los Angeles’in de etkisi ile popüler kültüre etki eden Kareem, sonrasında yazdığı köşe yazıları ve kitaplar ile de NBA tarihinin en önemli figürlerinden biridir. Tüm bunlar sayesinde zaman zaman adı goat olarak da geçmektedir.

İşte ünlü “skyhook”, hem estetik hem de öldürücü!

Wilt Chamberlain

Bir maçta atılan en çok sayı (100) ve bir maçta alınan en çok ribaund (50) rekorlarının sahibi. NBA’in ilk Superman’i. Modern zaman öncesinin kurallarını değiştiren adam. 30.1 sayı, 22.9 ribaund kariyer ortalamaları ile muhtemelen tarihin en görkemli kişisel rakamlarının sahibi.

Wilt’in mükemmel fiziği, oyun bilgisi ve 2.16 boyu ile birleştikten sonra NBA’in akışı değişti. Büyük adamlar her zaman oyunu domine etmiş olsalar da Wilt’ten sonra gerçek bir büyük adama sahip olmanın anlamı yeniden sorgulandı ve ilerleyen yıllar boyunca (son 10 yıl ve bazı ara dönemler haricinde) kaliteli büyük adamlara sahip olanlar ligi zirvede bitirdiler. Gel gelelim çoğu kişiye göre goat sayılsa da modern dönem öncesinde oynaması, kuralların o dönemde karşısına engel çıkarmaması ve şampiyonlukları bir başka büyük adama kaptırması nedeni ile tartışmasız goat olamamıştır. (yine de öyle olduğunu iddia edenlerin haklı nedenleri vardır)

Bill Russell

Nam-ı diğer “Yüzüklerin Efendisi”. Tamı tamına 11 şampiyonluk ve 15.1 sayı, 22.5 ribaund kariyer ortalamaları! Russell, şüphesiz ki Chamberlain’in Jordan’ın önünde goat olamamasının nedenidir. Hücumda rakibi kadar dominant olmasa da ligin genelinde dominant olmuş, mükemmel liderlik yeteneğine ek olarak savunma ve ribaund konularındaki teknikleri ile tarihin akışını değiştirmiştir.

Belki daha az şampiyonluk almayı kabul edip daha iyi kişisel istatistikler zorlasa şu an goat olabilirdi, yine de pek çok kişinin goat adayı olduğuna değinmek gerekir. Zira NBA’de oyuncuları sıralarken kullanılan en büyük kriterlerden biri şampiyonluk sayılarıdır ve konu bu olunca kimse Russell’in eline su dökemez.

Shaquille O’neal

Şu sıralar herkesin Shaqtin a Fool programı ile tanıdığı Shaq, çoğu kişinin (Kobe dahil) düşüncesine göre daha çalışkan olsa, antrenmana ve maçlara kendini daha çok verse muhtemelen tarihin açık ara en büyük oyuncusu olacaktı. Yine de Kobe ile birlikte 3, sonrasında Miami’de kazandığı ile birlikte toplam 4 şampiyonluk yabana atılır gibi değildir.

Eğlence seven kişiliği, parke dışı aktivitelerinin çokluğu (müzik, sinema, programlar, danslar vs) gibi konulara rağmen prime döneminde “durdurulamaz” olabilen nadide oyunculardan biridir. 2.16 boyu ve 140 civarı kilosuna rağmen hantal olmayışı, inanılmaz fiziksel gücü, çabuk sıçrayabilmesi gibi doğuştan gelen yetenekleri ile Shaq’ın prime dönemini izlemeyenler günümüzün süper starlarını durdurulamaz sanıyor olabilirler. Diğer elit pivotları arkasına alıp sürüklemesi, kırdığı potalar, belinden asılan oyunculara rağmen yaptığı smaçlar ve diğerleri Shaq efsanesine katkı yapmıştır. Durdurmanın tek yolu sonradan “Hack the Shaq” ismi ile kullanılan net fouller yapmak (hafif foul yaparsanız işe yaramıyordu) ve kendisinin zayıf olduğu foul çizgisine göndermekti.

Tüm bunların yanı sıra güler yüzü ve all-star etkinliklerindeki şovları ile NBA’in marka değerine katkıda bulunmuş en önemli isimlerden biridir.

Hakeem Olajuwon

Hakeem “The Dream”, sonuna kadar hak edilmiş takma isimlerden bir diğerine sahiptir. Doğduğu Nijerya’da futbol oynadığı için, uzun bir basketbolcu için inanılmaz ayak oyuncularına sahip olan The Dream, büyüleyici hareketlerinin yanı sıra müthiş de bir savunmacıydı.

Pivot oyuncularının pek çok elit isminin aynı anda ligde bulunduğu 1990-2005 arasında, Jordan’ın basketbolu bıraktığı iki senedeki şampiyon olan Houston Rocket’in lider oyuncusu olan Hakeem, fundamentali ile ders niteliğinde bir oyuncudur. Pek çok efsane oyuncu gibi Jordan ile aynı dönemde oynama şanssızlığına sahip olsa da bıraktığı dönemlerde şampiyon olan isim Hakeem’dir. Bu yazı dizisinde bazı oyuncuların videolarının izlenmesi gerektiğini anlatıyorum, pivotlar söz konusu olunca iyi tanımayanlar Hakeem’i de mutlaka izlemeliler.

İlk beş isim genelde aynıdır ancak çoğu listede sıraları değişir, soldan sağa; Wilt Chamberlain, Kareem, Hakeem, Shaq, Bill Russell

Diğer Efsaneler

90’lar döneminin iki önemli oyuncusu; tam bir kısa forvet oyununa sahip inanılmaz atletik David Robinson ile New York Knicks’in bir şeye benzemesini sağlayan tek modern zaman oyuncusu olan Patrick Ewing’e mutlaka değinmek gerekir.

Modern ve öncesi geçiş döneminin en büyük isimlerinden Moses Malone, Shaq ile aynı dönemde oynayan fakat bazı rahatsızlıklar ile boğuşsa da savunma ve hücumda mükemmel bir oyuncu olan Alonzo Mourning, tarihin ilk büyük pivotu olan George Mikan, Lakers koçu Luke Walton’un babası olan hippi dönem efsanelerinden ancak pek çok sakatlıkla boğuşmuş olan Bill Walton da efsaneler arasındadır.

Diğerleri kadar etkiye sahip olmasalar da blokları ve sonrasındaki hareketi ile ünlü, savunmacı Dikembe Mutombo ile sıradaki Shaq olması beklenirken o seviyeye ulaşamayan ancak müthiş bir fiziğe sahip olan Dwight Howard (halen aktif oyuncu olsa da burada not almayı daha doğru buldum), Detroit’in süper starsız şampiyon olduğu takımın önemli parçası, bir diğer savunma ve ribaund canavarı Ben Wallece, 1988 olimpiyatlarında üniversiteli amerikan gençleri denize döktükten sonra olimpiyat şampiyonu olan ve Dream Team’in yolunu açan, müthiş oyun görüşüne sahip Rus Arvydas Sabonis, NBA’i devasa Çin pazarına sokan ve aslında çok da yetenekli bir oyuncu olan Yao Ming, bir diğer Boston’lu “şef” Robert Parrish ve daha eski efsanelerden Wes Unseld ile Artis Gilmore’u da unutmamak gerekir.

Günümüzün En İyi Pivotları

Günümüzün müthiş bir tempoya, dış atışa ve sürekli pasa dayalı oyununda maalesef pivot oyuncuların etkisi azalmıştır. Öyle ki bazı 4 hatta 3 numara oyuncular, maçın bir bölümünde pivot pozisyonunda oynamaya başladılar. Son yılların şampiyonluklara damga vuran takımı Golden State’in doğru düzgün bir pivot olmadan kırdığı rekorlar ve aldığı şampiyonluklar ortadayken bu geçiş kaçınılmazdı.

Bu yüzden, aktif pivot oyuncuları arasında tarihin değil ilk 5’i, ilk 10’u arasına bile girebilecek bir isim bulunmuyor. Yine de içlerinde en çok umut vaat edenlere bir göz atalım.

Joel Embiid

Yakın dönem pivotları arasında, elit listeleri zorlama potansiyelinin en yüksek olduğunu düşündüğüm isim olan “The Process” takım arkadaşı Ben Simmons ile birlikte ligin geleceğine damga vurmaya hazırlanıyor.

Klasik 5 numara tanımına çok yakın olsa da belirli bir dış atış tehditi de olan Embiid, çok maç kaçırdığı çaylak sezonundan sonra kendini toplamaya başladı. Bu sene, yazının yazıldığı döneme kadar 26.4 sayı, 13.5 ribaund, 3 asist, 1.9 blok ortalamaları ile göz kamaştırıyor. Potansiyelli ve geleceğe yatırım yapan Philadelphia’nın temel bir parçası olan Embiid “trust the process” yani “sürece güvenin” mesajı veren takımın en önemli ismi. Bu sürecin kendilerini şanmpiyonluğa götüreceğine yönetimin ve taraftarların inancı tam olsa da takımda bazı temel problemleri mevcut. Yakın dönem NBA’de çok iyi kısalar olmadan şammpiyonluk hayal gibi görünüyor ve takımın iki merkez parçası olan Simmons ile Embiid, ikisi de dış şut önceliği olmayan isimler. Bu yüzden kariyerinin sonunda şampiyonluk(lar) yaşamaz ise elitlerin arasına girmesi zorlaşacaktır.

DeMarcus Cousins

Yakın dönemde uzunların etkisinin azaldığını görüp ciddi bir dış atış geliştirebilmesi, mental kapasiitesine hiç güvenmediğim için beni şaşırtan bir oyuncudur.  Bu şekilde modern oyuna adapte olabilen “Boogie”nin, yakın dönemin en elit pivotlarından biri olduğunu kabul etmek gerekiyor.

Anthony Davis gibi yetenekleri birbirinin önünü kapatabilecek bir oyuncu ile birlikteyken bile kişisel istatistiğini koruması takdire şayan bir durum. Gel gelelim son sezonda yaşadığı aşil tendon sakatlığı, çok fazla maç kaçırmasına neden olsa da bu sezonun başında takaslandığı Golden State ile birlikte şampiyonluk yaşamaya epey yakın. Tarihin hali hazırda en iyi takımlarından biri olan ve kadrosunda 4 all-star (ki bazıları pozisyonlarından tüm zamanların en iyilerinden sayılıyor) olan Golden State’e 5. all-star olarak gitmesi pek çok kişinin keyfini kaçırsa da şahsen ben, sağlıklı bir Cousins’i diğer yıldızlar ile birlikte izlemek istiyorum.

Karl-Anthony Towns

Andrew Wiggins ile birlikte Minnesota’nın geleceği olarak görülürken, Jimmy Butler’ın takımın ayarını bozmasından en çok etkilenen oyunculardan biri olan “KAT”, Butler gittikten sonra kendini epeyce toparladı.

Buna rağmen, takımı bozduğu belli olan Butler’ın zorlayıcı mental baskısına dayanamaması da kendisinin eksi hanesine yazıldı. Bir dönem ligin en çok gelecek vaat eden oyuncusu iken şimdilik o beklentilerin düştüğünü görmek zor değil. Modern bir uzun için mükemmel bir tekniğe sahip olsa da savunma konsantrasyonunu koruyamaması ve sertliği zaman zaman soru işareti uyandırıyor.

Hassan Whiteside vs Marc Gasol

Nicola Jokic

Avrupalı uzunların daha iyi saha içi görüşüne, daha iyi pas yeteneğine sahip olması NBA açısından alışılmış hatta bu tür bir oyuncu ihtiyacı olunca da tercih edilen bir durum. Sabonis ile başlayan bu tür uzunların geldiği son nokta olan Jokic, bu sene 18.2 sayı, 10 ribaund, 7.2 asist ortalamalar ile oynuyor ve adı birden çok kişiye göre mvp tartışmalarında geçiyor. Bunda Denver’ın şu anki galibiyet yüzdesinin de büyük payı var.

Konu oyun görüşü ve pas yeteneği olunca Jokic, yeteneği ve asist ortalaması ile uzunları bırakın elit oyun kurucuların bazılarının bile önüne geçiyor. Ayakları biraz daha hızlanıp, savunmada teknik bilginin yanı sıra fiziksel olarak da caydırıcı olabilirse içlerinde en çok fark yaratan pivot olabilir.

Rudy Gobert

Fiziksel olarak caydırıcı olmak demişken Gobert’ten bahsetmemek olmaz. Geçen senenin en iyi savunma takımı Utah’ın savunmadaki baş aktörü olan Robert, son iki yıldır NBA’in en büyük savunma güçlerinden biri haline geldi. Takımın savunma kurgusunun pivot oyuncudan başlaması, yakın dönemde oyununu yeni nesle adapte edemeyenler için savunmada baş aktörlük yapma zorunluluğu doğuruyor.

Gobert, bu rolü en iyi şekilde üstlenenlerden biri olarak Utah’ın kısıtlı kadroya rağmen iyi yerlerde bulunmasını sağlıyor. Yine de tarihe damga vurmak istiyorsa hücumdaki etkinliğini de mutlaka artırmalı ve sadece tamamlayıcı değil, zaman zaman pozisyon üretici olarak da yer almalı.

Soldan sağa ; Listeye eklenecek kalibreyi kaybettiğini düşündüğüm bir isim olan Deandre Jordan, D.Howard, Gasol, Towns, Cousins ve Embiid.

Diğerleri

Bence Gobert’den bile daha etkin bir defansif potansiyeli olan Hassan Whiteside, istikrarsızlığını ve kişisel uyum sorunlarını aşmak zorunda. Geçen seneyi 17.9 sayı ve 15.5 ribaund ortalamaları ile bitiren ve gerek oyunu gerekse fiziksel gücü ile klasik pivot tanımını iyi karşılan Andre Drummond, modern oyunu en iyi oynayan takımlardan Boston’un canavar kişisel rakamlara ulaşmasa da kritik ve lider parçası olan Al Horford, tam bir tamamlayıcı ve iyi de bir savunmacı olan Clint Cappela’da dikkate değer isimler.

Yakın dönem pivotlarından şahsi favorilerim arasında olan ancak çoğu kişiye göre yüksek bir profil gibi görünmeyen Steven Adams ise dikkatle izlenmesi gereken bir oyuncu. Westbrook gibi oyunu çok fazla domine eden birinin yanında mükemmel bir uyum yakalamayı beceren Adams’ın tek becerisi zor takım arkadaşları ile oynamayı başarmak değil. Tam sahayı koşuyor, iyi bir bitirici ve gerektiğinde post-up’da yapıyor ayrıca inanılmaz seviyede bir fiziksel güce sahip ve motivasyonunu hiç kaybetmiyor. Tüm bu özellikleri ile yakın dönemin en değerli oyuncularından biri haline geliyor.

Bir ek parantez de Marc Gasol’a açmak lazım. Oyunu çok iyi bilen bir Avrupalı uzun olarak Memphis’e inanılmaz katkı yapıyor. Büyük bir süper star olmadan oynayan takımın içinde yavaş ayaklarına rağmen pozisyon bilgisi ile harika bir savunma ve hücum katkısı veriyor.

Yazarın EN’ler Listesi

Büyük adamların ligi domine ettiği dönemler, benim de basketbol oynadığım ya da koçluk yaptığım zamanlara denk geldiği için gidişattan bir bakıma üzgünüm. Fakat diğer yandan kendim de günümüzdeki oyuna uygun bir kısa oyuncu ve o tür oyunu oynatmaya çalışan bir koç olarak basketbolun gelişimini keyifle izliyorum.

Yakın dönem oyuncularının ilk sıraları zorlayamadığını belirtmiştim. Diğer yazılara nazaran en çok zorlandığım liste pivotlara ait olandır ve 1. ile 5.’nin yerini bile çok rahatlıkla değiştirebilirim. O yüzden çok minik farklar ile yapılmış bir liste olduğunu belirtmek isterim.

  1. Kareem Abdul-Jabbar
  2. Wilt Chamberlain
  3. Bill Russell
  4. Shaquille O’neal
  5. Hakeem Olajuwon

Yorumlar ve atış serbest!

Bu yazı, "NBA Efsaneler Kuşağı" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar