Nors Mitolojisi’nde Yaşam ve Ölüm
Nors mitolojisi, son zamanlarda popüler film kültüründe önemli bir yere sahip. Tahmin edebileceğiniz gibi bu sadece Marvel’ın Thor’undan oluşmuyor. The 13th Warrior, Valhalla Rising, Beowulf, Erik the Viking, Ring of the Nibelungs, 1066, Outlander gibi daha bir çok filmden bahsedebiliriz. Malum bir de son zamanların en ünlüsü Vikings var, onu es geçersek ayıp olur.
Bunlardan bazıları Nors mitlerini iyi bir şekilde kullanamasa da, bizi merak ettirmekten geri kalmıyorlar. Peki ben neden mi bu kadar merak ediyorum? Çünkü aslında o gördüğümüz yüzeysel savaş filmlerinden binlerce kat daha fazlasına sahip Nors mitolojisi. Yaşam, ölüm, kozmos, madde, genesis (yaratılış) gibi konuları kendi kültürlerine göre şekillendiriyorlar ve bu dünya üzerindeki yüzlerce çeşit yaradılış mitolojisinden sadece bir tanesi. Kim bilir, belki de tüm bunlar gerçektir diyorsunuz bir anlığına. Ama yine de çok demeyin bunu, bilim diye bir şeyin varlığını kanıksamamakta fayda var. Çok ayrıntılarına girersek engin denizlerinde kaybolacağımız Nors mitolojisinin genel olarak ne anlatmaya çalıştığını aktarmak istiyorum ve sizin de benim gibi ufacık da olsa ilgileneceğinize eminim.
Kozmos Orijini
Mitolojide diyor ki “Topraktan, gökyüzünden, yeşil renge sahip şeylerden önce sadece Ginnungagap’ın korkunç uçurumları vardı. Bu derin sessizliğe sahip kaos, ateş elementinin evi olan Muspelheim ve buz elementinin evi Niflheim arasında bulunuyordu. Niflheim’in devasa buzları ve Muspelheim’in dev ateş dalgaları, Ginnungagap’ta buluşana kadar birbirlerine karşı süzülüyorlardı. Bu buluşmada ateş, buzu eritti ve bunlar Ymir’in, ilk tanrısal devlerin üzerine yağdı. Ymir, bir hermafroditti (hem kadın hem erkek üreme organına sahip canlı) ve her terlediğinde daha fazla dev doğuyordu.”
“Buzlar eridikçe, buzların arasından bir inek olan Audhumbla ortaya çıkar. Ymir’i sütüyle besler ve kendisi de buzdaki tuzdan beslenir. Buzdaki tuzu yedikçe bu kez de ortaya Buri, yani Tanrı kabilesi olan Aesir’in ilk Tanrısı. Buri’nin Borr adında bir oğlu olur ve Bestla ile evlenir. Bestla, bir dev olan Bolthorn’un kızıdır. Borr ve Bestla’nın yarı Tanrı, yarı dev Odin (Ahanda geldi), Vili ve Ve adında çocukları olur. Odin, Aesir Tanrılarının soyunun lideri olur.”
“Odin ve kardeşleri Ymir’i öldürür ve onun ölü bedeninden dünyayı inşa ederler. Okyanusları Ymir’in kanından, toprağı Ymir’in derisinden, bitki örtüsünü saçlarından, bulutları beyninden ve gökyüzünü kafatasından yaparlar. Dört cüce ise dört yönden sorumlu olur (Doğu, Batı, Kuzey, Güney).”
“Tanrılar yeryüzünde ilk kadın ve erkek olan Ask ve Embla’yı iki ağaç gövdesinden yarattılar ve yaşadıkları yer olan Midgard’ın çevresini, onları devlerden koruması için çitlerle çevirdiler.”
Yaşam Ölümden Gelir
Az önce de alıntıladığım gibi Odin ve kardeşleri Ymir’i öldürüp ölü bedeninden yeni yaşamlar yaratıyorlar. Yani yaşam ölümden beslenerek büyüyor. Nors miti tamamen yaşam alma ve yaşam verme üzerine kuruluyor ve yaşamın en basit temel kurallarını bunlar oluşturuyor. Nihilistlerin tam aksi olarak yaşam, yoktan var olmuyor ve sürekli bir döngü içerisinde devam ediyor. Ayrıca Ymir’in ölümünde olduğu gibi önce kaos olması gerekiyor ve sonunda kaostan yaşam üretiliyor. İlk başta varolan ve derin sessiz uçurumlar adı verilen Ginnungagap’tan da daha sonra yaşam ortaya çıkıyor. Ama bir anda yine yoktan var olmuyor. Herşeyden sonra Ymir’in soyu, devler kosmosu Ginnungagap’ın kaotik hiçliğine sürüklemeye çalışıyorlar. Bu kaosa Ragnarok deniliyor. Ragnarok, her yerde savaş ve ölümün olduğu bir çeşit kıyamet anlamına geliyor. Skoll güneşi , Hati ayı yutacak; Jormungand ve Fenrir serbest kalacak; Thor, Jormungand’ı, Jormungand da Thor’u öldürecek; Heimdall ve Loki dövüşecek ve birbirini öldürecekler; Fenrir, Odin’i öldürecek ve tüm bu ölümler ve yokoluşların ardından nefret ve keder kaybolacak, geriye kalan herkes de mutlu bir şekilde yaşamını sürdürecek deniliyor.