Pan’ın Labirenti : Masallardan Gelen Sembolizm
Ofelia karakteri, insan ruhunun yalın bir tezahürüdür. Huzurdan kaçarak mücadeleye girişir, bu esnada kimliğini unutur. Farklı olduğuna dair taşıdığı tek kanıt, omzundaki ay damgasıdır. Hayat karşımıza bir sürü şey çıkarır ve güneş ışığının Ofelia’yı kör etmesi gibi, gözümüz bunlardan başka bir şeyi görmez olur. Ara sıra hatırlar gibi oluruz ve sorarız kendimize, “Burada ne işim var? Ben ne yapıyorum?” Ancak akışa kaptırmaya devam ederiz ve sonunda vücudumuz yorulur. Geriye sadece gerçekleştirilmemiş hayallerimiz kalır.
Tıpkı Ofelia’nın anne rahmindeki kardeşine anlattığı masaldaki gibi. Masalda dağın tepesinde dikenleri ölümcül bir zehirle dolu olduğu için kimsenin koparmaya cesaret edemediği mavi gül, onu alana ölümsüzlüğü vaat eder. Oysa insanlar ondan korkar ve kendi aralarında savaş, acı ve ölümden bahsederler. Verilmiş sonsuz yaşam sözünü kimse hatırlamaz. Bu yüzden gül, kimse sunduğu hediyeyi almadığı için solmaya başlar. Siyasi anlamda bakacak olursak, bu faşist iktidarların karşısında pasif kalan insanların kaybettikleridir. Bireysel anlamda bakacak olursak, bunlar bizim yeteneklerimizdir. Bize dayatılan gerçeklere boyun eğdiğimizde yaşadığımız kırılma ve çürümedir.
Ofelia bu hikayeyi anlatırken babasından kalma saati tamir eden Vidal’ı görmemizin de anlamı vardır. Gerçekleştiremediğimiz hayaller için tek umudumuz, soyumuzu devam ettirmektir. Vidal, hayata şiddetten başka bir katkı sunamadığının, içten içe ne kadar basiretsiz bir adam olduğunun farkındadır. Vidal, Latince hayat demektir. Kalıcı olarak başarabildiği tek şey, bir kadını hamile bırakmaktır. Savaşırken “Onurlu tek ölüm şekli bu, korkmayın!” diyerek kurşunların önüne çekinmeden atılmasının ve tıraş olurken sanki ölmek istiyormuş gibi bıçağı bir andan daha uzun süre boynundaki şahdamarın üzerinde tutmasının nedeni budur.
Burada filmde baskın olan iki yetişkin kadının arasındaki tezatı da incelemek gerekiyor. Ofelia’nın annesi Carmen, kızına peri masalları okuduğu için kızan ve gerçekleri bir an önce kabullenmesini isteyen, ilk kocasını kaybetmiş, kabullenmişliğin ezikliğiyle yoğrulmuş bir kadın. Yüzbaşı’nın evinde hizmetçi olarak çalışan Mercedes ise, Ofelia ona perilerden bahsettiğinde inanmazlık göstermiyor, aksine bir Faun’a güvenmemesini öğütlüyor. O da kendi ailesinden böyle dinlemiş ve buradan çıkarım yapıyoruz ki, Mercedes’in ailesi, Ofelia’nın ailesi gibi peri masallarını küçümsememiş. Filmde gerek Mercedes, gerek gerilla lideri erkek kardeşinin faşizmin karşısında insanlık için mücadele etmesi bu açıdan bize çok şey anlatıyor. Mercedes gerçek dünyayla yeterince içli dışlı olduğu için perilere artık inanmadığını söylese de, kalbi henüz bir çocuğa “Peri masalları saçmalıktır!” diyecek kadar katılaşmamış.
Mercedes dağdaki gerillalara gizli gizli yardım etmektedir. Ofelia tesadüfen bunu öğrenmesine rağmen, onun sırrını saklar. Ona annesinden daha anlayışlı davranan, hatta uyumadan ninni söyleyen bu kadına bağlanmıştır. Mercedes’in söylediği ninni, filmde özellikle labirentin olduğu sahnelerde pek çok defa çalar. Sözleri yoktur, sadece ezgisi vardır. Genç kadın sözleri unutmuştur. Harabelerin yakınında büyüdüğünü ve ninniyi kendi ailesinden duyduğunu düşünürsek, bu ezginin eski krallığa ait olduğunu düşünebiliriz.
Bir de Doktor Ferrerio’nun rolü var tabii. Burada Guillermo del Toro, tamamen tarafsız bir karakter yaratmıştır; doktor ırk, millet ya da siyasi görüş gözetmeden her hastayı iyileştirmeye çalışır. Zamanında İspanya’dan kovulan Mağribi doktorlar gibi mesleğini kutsal görür. O öldürüldüğünde, Carmen’in hayatı için de umut bitmiştir. Bunun tarihteki bir benzeri, Castile’li Kraliçe Isabella’nın dini sebeplerle bütün Müslüman doktorları kovup, tek varisi olan oğlu hastalandığında onu iyileştirecek kimseyi bulamamasıdır. Ayrıca, filmin belki de en güçlü repliği yine bu doktordan çıkar; Vidal’a “Kayıtsız şartsız emirlere uymak, ancak sizin gibi adamların yapabileceği bir şey Yüzbaşı,” der.