Pan’ın Labirenti : Masallardan Gelen Sembolizm

Adamotu

Pek çoğunuz bu bitkiyi Harry Potter’dan biliyorsunuz. Faun,  Pale Man ile karşılaşmasının öncesinde Ofelia’nın görevleri yapmadığını fark eder ve onu sorgular. Ofelia, annesinin hasta olduğunu söyler. Bunun üzerine Faun ona bir adamotu kökü verir; söylediğine göre bu küçük, insan olmaya özenen bir bitkidir. Ofelia’nın onu bir çanak süte yatırarak günde iki damla kanla beslemesi gerekmektedir (Şu anda aklıma gelen bir şey, bitkinin halis inek ya da keçi sütüne yatırıldığı, bizim pastörize sütlerle bu iş yürümezdi). Ofelia, parmağını keserek kendi kanıyla onu besler, yani annesine can verir.

Adamotu yani Mandrake kökü, özellikle Eski Mısır’dan beri insanların kendisine mumlar yaktığı, adaklar adadığı bir bitkidir. Köklerinin iki kollu ve iki bacaklı haliyle insana benzemesi, aynı zamanda vücudu uyuşturan, hatta geçici deliliğe sebep olan tehlikeli bir besin olması onu gizemli kılmıştır. Pek çok kültürde önemli bir okültik simgedir. Mısırlılar bu bitkiyi suya yatırarak elde ettikleri sıvıyı içmenin ölümsüzlük vereceğini düşünürlerdi. Sarı meyvelerinin doğurganlığı artırdığına inanılır. İyon halkına Mandıragor ismiyle geçen bitki, aşk ve şehvet tanrıçası olan Aphrodite’nin bu coğrafyalarda Mandragonitis diye anılmasına neden olmuştur. Adamotu İncil’de de geçer ve yiyen kadının bu sayede sağlıklı bir oğlan doğurduğu rivayet edilir. Roma zamanında askerlerin, çarmıha gerilen mahkumlara adamotu köklerinden yapılan uyuşturan bir içkinin verirlerdi. Bunu içince hareketsiz kalan mahkum öldü sanılarak çarmıhtan indirilirdi. Bazıları mezara verirken kendine gelmiş ve dirildikleri sanılarak çeşitli efsanelerin kaynağı olmuşlardır.

panslabyrinth_13

İki damla kanın özel bir anlamı olup olmadığını bilmiyorum, ama üç damla çoğu masalda kişinin ruhunu vermesi anlamına gelir. Bu bakımdan, Faun’un iyi niyetinden şüphe etmeyiz, sonuçta Prenses Moanna’nın görevlerini zamanında bitirmesi onun açısından da çok önemlidir, o da krallığının dışında yaşamaya mahkum bir bekçidir. Ancak insan faktörü her zaman bakidir. Carmen için periler tam bir saçmalıktır ve bunlara inanan kızı bir an önce büyümelidir. Carmen, adamotunu ateşe attığında kendi ölüm fermanını imzalamıştır; bence sembolize ettiği şey çocuklarının hayallerini yok ederek yine bindiği dalı kesen ebeveyndir. Carmen’in bu tepkisinin altında adamotunu bularak olay çıkaran Vidal’ın rolü de büyüktür tabii. Carmen, ilk erkek çocuğunu kendi hayatını vererek dünyaya getirecektir.

İlk Doğan Erkek Çocuğun Kanı

Geldik Ofelia’nın en zor görevine, benim için de özetlemek öyle olacak, çünkü ilk doğan erkek çocuğun neredeyse her kültürde özel bir yeri var; özellikle de kutsal kitaplarda. Arattığınız zaman neredeyse hepsinden ayetler ve mealler çıkıyor. Bunun tabii ilk erkek çocuğun genelde mirası alacağına inanılmasıyla ilgisi olabilir, semavi dinlerin henüz girmediği çok tanrılı kültürlerde de vardı bu. Semavi dinlerin de eski kültürlerden pek çok sembol aldığını düşünürsek, güneşin erkeği temsil ettiğini ve hayatın temeli olduğunu düşünürsek ilk doğan erkek çocuğun aileyi kutsadığı düşünülebilir. Aynı zamanda, ebeveynlerin en iyi özelliklerini taşıdıklarına da inanılır. İlk oğulun eğitimine her zaman özen gösterilir ve babanın işi her neyse, devralması beklenir.

Annesinin ölümünden sonra, Ofelia çok üzgündür. Bu sırada Faun tekrar karşısına çıkar ve görevlerini tamamlamasına izin vereceğini söyler. Ama açıkça belirtir ki, küçük kızın onun söyleyeceği her şeye kesinlikle itaat etmesi gerekmektedir. Carmen’i kaybettikten sonra onu bu dünyada tutan hiçbir şey kalmayan Ofelia sevinçle kabul eder; sen misin bir periye söz veren. Ofelia’nın erkek kardeşini alarak harabelere gelmesi gerekmektedir. Labirente gittiğinde, Faun ağzından baklayı çıkarır;  iki ülkenin arasındaki kapı ancak kanla açılabilecektir. Ofelia’nın, erkek kardeşini feda etmesi gerekmektedir. Ofelia kabul etmez. Faun ona çok kızar. Bu esnada gelen Vidal, Ofelia’ya ateş eder. Ofelia düştüğünde taş, ihtiyacı olan kanı küçük kızdan alır, erkek kardeşinden değil. Ofelia en büyük fedakarlığı yapmış, arzusu için hayatını vermiştir. Şimdi kendini feda etmek dedim ya, bunu ille “Oooo Hristiyanlık göndermesi!” diye İncil’e bağlamamak gerekiyor. Bu fedakarlık ve diriliş ilişkisi de İncil’den çok daha eski kavramlar. Hayata karşı hayat, ya da hayata karşı yeniden doğuş.

Kan ve ışık birleşir...

Kan ve dişi ışık birleşir…

O sırada yetişen gerillalar, Vidal’in icabına bakar. Vidal, hikaye boyunca hep kendini sabote etmiştir. Eğer doktoru öldürmeseydi, karısı hayatta olabilecekti. Eğer kadın diye aşağı görmeseydi, Mercedes’in ihanetini daha önce anlayabilecekti. Eğer Mercedes’i yakalamanın hırsıyla peşinden en iyi adamlarını ormana göndermeseydi, gerilla baskınıyla ölmeyeceklerdi. Vidal, Ofelia’yı öldürerek hiçbir şey kazanmaz. Mercedes’in sözleriyle de yok oluşu tamamlanır; “Oğlun seni asla bilmeyecek ve hiç hatırlamayacak!”  

Yorumlar