Popüler Kültürde Anne Etkisi – Bölüm 1: Girizgah ve Çizgi Filmler

Düşmana Terk Edilen Kalede Yıllar Sonra Bile İnadına Sabotaj Yapan Vatanperverler

En büyük savaş alanı tabii ki en kitleli iletişim arası olan televizyon ve çocukların ellerinde gezdirdikleri oyuncaklardı. Yukarıda bahsettiğim gibi; bir dönem bu iki alan tamamen birleşmiş ve tek bir dev savaş alanına dönüşmüştü. Hiçbir televizyon yayın kuşağı Cumartesi sabahı çizgi film kuşağı kadar sıkı denetime tabi tutulmamış olabilir. Tam emin değilim, ama olayı yaşayanların anlattıkları anekdotlar o yönde. Hiçbir karakterin asla ölmemesi, karakterin başına roket düşse bile kan çıkmaması, iyilerin her daim kazanması, bozguncuların başının beladan kurtulmaması, evlilik bağı olsa bile karakterler arasında zinhar romantizm olmaması gibi hikaye öğeleri, bu dönemde standart hale getirilmiştir. Doğal olarak bunlar sadece en kör göze parmak usulüyle uygulananlar, yoksa liste sonsuza kadar uzar gider.

Aşağıdaki oyuncak reklamının dolgu maddesi olarak gördüğünüz çizgi dizi, belki de yakın zaman geek tarihinin en uygunsuz çizgi dizisidir.

Abi, hardrock soundtrack eşliğinde “BARBAR BÜYÜCÜ İBLİS İSKELETLER UÇAN MOTORA BİNİP DE SALDIRIYOR!” konseptli oyuncak serisi satmak nedir? Muhafazakar orta sınıf evin kapısından içeri girer mi o? İşin sırrı ilk cümledeki varsayımın yanlış olmasında. Bu çizgi dizi aslında reklam olsun diye değil, çizgi dizi olsun diye düşünüldü. Sonra sponsorluk finansman falan derken oyuncağıyla, yemek kutusuyla tam teşekküllü medya sirkine dönüştü. Haliyle oyuncaklar satmadı, reklam değeri kalmadığı için çizgi dizinin devamı yapılmadı ve hoş bir seda olarak anılardaki yerini aldı (Bağzı stream sitelerinde var. Açın 2-3 bölüm izleyin, neşeniz yerine gelsin). Bunun yapımını organize eden ağabey, bir röportajında sponsorluğunu “Şu an çağın ruhu budur, bence deneyelim” fikri ile bulduğunu anlatmıştı. Yerleşik paradigma olan “Anneler beğenmezse para yapmaz!” düşüncesine karşı gelmeyi denediler ve olmadı. Bu yaratıcı vizyon ile yola çıkıp taviz vermediği için başarısız olan ürün örneğidir.

Ürünlerin çoğu yaratıcı vizyondan ve hikayeden bir miktar feragat edip kendilerini annelerin kalıbına zorla sığdırarak hayatta kaldı. Bunun en meşhur örneği Dungeons & Dragons çizgi dizisidir. Eğer hatırlarsanız kalkanlı melee dövüşçü karakter grubun uyumsuzuydu, her toplu harekette arıza çıkarır ve çıkarttığı arıza yüzünden başına işler gelirdi. Bu aslında çizgi dizilere sonradan eklenen ve anneler nezdinde kabul edilirlik sağlayan bir araçtı. Anne örgütlerinin beklentisi bu cins karakterlerle çocuklara ibret aşılayıp, isyankar ve atarlı hareketlere girmelerine mani olmaktı. He işe yaramadı, manyak olacaklar zaten manyak oldu, efendi adam olacaklar çoluğa çocuğa karıştı, çizgi diziler de piç edildikleriyle kaldılar. Özellikle Dungeons & Dragons çizgi filmi gibi kültürel önemi olan olayları organize eden abiler bu cins dayatmalara çok içerlemişler.

Bir de özellikle anne kriterlerine uygun yapılan işler vardır, neyse ki sayıları azdır. İsimlerini anmaya değmez.

Bu anlayışa en büyük darbeyi doksanlı yıllardaki anime salgını vurmuştur. Japonya da malum, çok saplantılı ve sakat bir topluma sahiptir ama saplantıları ve sakatlıkları Amerikanınkilerle alakasızdır. En baştan dış pazara satmak gibi bir dertleri de olmadığından yaptıkları çizgi filmlerde Amerikanın saplantılarını pek sallamamışlardır. Amerikalılar bol bol sahne kesip yaratıcı dublaj oyunlarıyla sıkıntıyı bertaraf etmeye çalışsalar da mızrak çuvala sığmamış, anime izleyen gençlerin kafası açılmış ve anime sonrası nesillerin kafası hep daha öncekilere göre biraz daha açık olmuştur.

Şu devirde kitle iletişimi internete kaymışken annelerin aktif olarak iletişimi kontrol etme gibi bir lüksü kalmadı, ama on yıllarca süren etkinin yarattığı gelenekler ve görenekler hala daha devam ediyor. Sırf bu gelenek ve göreneklere karşı çıkmak için uydurulmuş davranış kalıpları bile sürdürülüyor. Unutmayın, X kavramına körü körüne ters davranmak yine ona bağlı hareket etmektir. Baskı döneminin bitişinde sonra gelen sapıtma dalgası, en nihayetinde baskının ürünüdür. Her kim özellikle toplum normlarını rencide etmek için iş yapıyorsa emin olun ki içinde taşıdığı yaralı veledin kontrolü altındadır.

Yukarıda bahsi geçen Skeleton Warriors Kickstarter‘ı mesela bunun en saf emaresidir. Aynı devire ait sayısız oyuncak serisi varken neden Skeleton Warriors? Tabii ki o dönemin çocuklarının istediği ve annelerin almadığı oyuncak olduğu için. Milletin hala bodrumda depoda sağda solda orijinal G.I. Joe ve Transformers oyuncakları vardır, nostalji ihtiyacı için bunlar el değiştirebilir. Ama orijinal Skeleton Warriors oyuncakları oyuncakçılarda satılmadıysa itinayla aynı fabrikada geri dönüştürüldürler. O zaman tek çare Kickstarter açıp sıfırdan üretmek.

Aslında tek yazı yazacaktım ama yazdıkça aklıma daha çok konu geldi, bir kısım paragrafları başka yere kopyalayıp yazı dizisine başlamaya karar verdim. İrili ufaklı devam yazılarıyla diğer medya alanlarına da değineceğim. Hatta kalın.

Yorumlar