Soylent: Kapitalizm Hipsterlara Nasıl Çuvalla Tarhana Sattı?
Önce Zaruri Ön Bilgiyle Girelim
İnsaniyet ilk konserve fabrikası kurulduğundan beri endüstriyel yemek mevzusu üzerine kafa yoruyor. Haliyle bu konu dönüp dolaşıp sanatsal üretimimize de giriyor. Artık iyi yönüyle mi giriyor kötü yönüyle mi giriyor sanatçının insafına kalmış. Sevenler genelde “OH VERİMLİLİK AL BENİ” veya “TEKNOLOJİK GELİŞME” derken, sevmeyenler “AÇ KALACAĞIZ BUNLARA TALİM EDECEĞİZ” veya “PİS ELİTLER LOKMAMIZI SAYIYOR.” diyor
1973 yapımı “Soylent Green” aşırı endüstriyel yemeği bir kıyamet alameti olarak kullanan en mühim örnektir. Bu güzide film insan nüfusunun kontrolsüzce artması sonucu ortaya çıkan yokluk, açlık ve sefaleti tasvir ediyor. New York şehri/eyaletinin nüfus krizi yaşadığı 70’li yılların en acil endişesini çok iyi yansıttığı için Amerikan kültüründe merkezi ve kalıcı bir yer edinmiştir. Filmde aşırı artmış New York nüfusu plakalaştırılmış soylent (soya ve mercimek karışımı) ile beslenmekte, sadece zenginler sebze ve et yiyebilmektedir. Filmdeki olaylar piyasaya yeni sürülen plantktonlu yeşil soylent etrafında dönüyor.
Suya katılıp içmeye yönelik tozlaştırılmış gıda satan bir cin fikirli girişimci, kendi geliştirdiği ürüne marka olsun diye soylenti tescillettiğinden beri nerd/geek halk arasında bu cins fenni ve suni gıdalara topluluk ismi olarak soylent diyoruz.
Gelelim Asıl Meseleye
Bu soylent denen meret, bildiğin vitamin ve mineral dengesi laboratuvar ortamında kontrol edilmiş, insanın günlük besin ihtiyacını tam karşılayacak şekilde ayarlanmış fenni ve suni tarhana. Tam 4 gündür her öğün suya tarhana karıştırıp içiyorum ve kesinlikle pişman değilim. Evet “Ya bu çağda ne gerek var.” diyerek hayatında bir kez markete girip tarhana almamış Alp Bilgin internetten 4 kilo soylent sipariş etti. Ve artık Alp Bilgin günde üç öğün köylü gibi tarhana çorbası içmekten kesinlikle utanmıyor.
Tarhana dediğimiz şey sonuçta kara büyü değil, ilkel bir hazır çorba tarifi. Eğer bir insanın günlük karbonhidrat ihtiyacını tahıl nişastası tozundan, protein ihtiyacını kuru bakliyat tozundan ve vitamin ihtiyacını meyve sebze eklentisinden karşılamaya niyetlenirsem zaten kimyasal kompozisyon olarak büyük oranda köy tarhanası ile eşleşen bişey elde ediyorum. Açık görüşlü ve vizyon sahibi insanlar zaten çook uzun zamandır hem besleyici hem toz besinin hayalini kuruyordu. Ne de olsa bir yandan bütün dünyayı ucuza besleme baskısı, diğer yandan da zamanı kıymetli insanların mutfak işleriyle uğraşmaması her zaman önemli bir motivasyondu. Ha bazı şuursuzlar tabii ki itiraz etti, ediyor ve edecek. Şuursuzun varlığını devam ettirme metodu bu. Ama gerçeği görenler şu aşağıdaki sahneye bakınca “İşte bu ulan ben bunu istiyorum.” dedi.
Doğruyu söylemek gerekirse aradan geçen zaman benden çok şey alıp götürdü, bir noktada omurgadan bilgisayara bağlanma hevesinden bile vazgeçim. E doğal olarak, geleceğin yemeğine olan ilgim zamanla köreldi. 2-3 yıl önce ilk ticari soylent markaları piyasaya sürüldüğünde “Ehe ehe çok iyi lan olsa da yesek.” diyordum. Şimdi denedikten sonra bir daha çok net anladım ki tam olarak ihtiyacım olan şey buymuş, Matrix’teki yemekhane sahnesine bakıp “Evet bu benim dertlerimin çözümüdür.” diyen çocuk haklıymış. Yediğim yemeğin %99’unu sırf zorunluluktan yiyorum. Zorunluluktan yediğim yemeğin alışverişiyle, pişirmesiyle, buzdolabıyla falan neden uğraşıyorum ulan. 2 büyük torba Huel sipariş ettim, bardağa az bir su atıp üstüne tozu döktüm, sonra dayadım el mixerini. 1 dakika uğraşmadan tertemiz sıvı gıda içtim. Evet soylent tam da vadedildiği gibi ne yediğini pek sallamayan meşgul insanlar için ideal çözüm. Vitamin eksikliğinden ölmek, damar tıkanıklığından ölmek, yumurta kırmaya çalışırken beceremeyip utançtan ölmek gibi yazılımcının başına sık gelen dertlere karşı kesin çözüm
Sonuç olarak biri vanilyalı biri düz olmak üzere iki çeşit sipariş etmiş oldum, vanilyalıyı daha açmadım çünkü zamanında vanilyalı protein tozu yemiştim öyle aşırı merak durumu yok. Asıl soylentin yapay tatlandırıcıların arkasına saklamaya çalıştıkları o dillere destan kötü tadını merak ediyordum. Amerika kaynaklı kara propogandaya kesinlikle rağbet etmemek lazım. Soylent, kaynar suyla karıştırıldığında baharatsız tarhana çorbasına dönüşüyor. Ben de olması gerekeni yaptım ve içine baharat bastım. Sonuç tam anlamıyla ortalama tarhana oldu.