Fazla uzatmayacağım, Yıldız Savaşları’nda böyle bir şey görmüyoruz. Yıldız Savaşları bize bir dizi teknomistik öğe sunar ve bunların insan toplumunu nasıl etkilediğini bile dert etmez. Jedi ve Sith gibi iki mistik öğe ortaya atar ve açıklayamadığı şeyleri o tarafa iteler.”

“Ama aynı şeyleri Frank Herbert için de söyleyemez misiniz üstad?” diye bıyık altından gülerek sordu Nesim Bey yeniden.

“Hayır, çünkü Frank Herbert’in Dune’unda mistik olarak addettiğiniz Kwisatz Haderach’ın bile bir açıklaması yapılmaya çalışılır. Bene Gesserit’in genetik programlarının sonucu olan süperinsandır bu. Ha, bu gerçek o evren içinde mistik açıklamalarla, kehanetlerle diğer insanlar tarafından karşılanmaya çalışılabilir. Sonuç olarak hatırlayın Nesim Bey, Paul Atreides demiyor muydu, ‘Ben geleceği görmüyorum, olası ihtimallerden oluşan bir çölde yürüyorum’ diye. Paul belki de Dune evreninin ilk süperbilgisayarıydı, mentatlar şimdi kullandığımız bilgisayarlara denk iken, Kwisatz Haderach en ufak ihtimalleri bile hesaba katarak tahminde bulunabilen bir bilgisayardı. Görüyorsunuz, ortada mistisizm falan yok.”

“E orada da midi-chlorian var?” diye söze karışacak oldu birisi. Süha yüzünü görmese de sesinden Basri Bey olduğunu çıkartmıştı.

“Basri Bey, midi-chlorian üzerinden bu tarz bir açıklama yapabiliyorsanız lütfen buyurun. Ve unutmayın, Disney satın aldıktan sonra canon olarak kabul edilen tek şeyler filmler. Expanded Universe’ten açıklama getirmek yok.“

Sessiz kaldı Basri Bey.

“Son olarak belki de şunu söyleyebilirim, Yıldız Savaşları olsa olsa hafif bir fantastik kurgudur. Çocuklara anlatılan doğaçlama bir masal kadar iç tutarlılığı vardır. Eğlencelidir evet, ama bilimkurgunun veya fantastik kurgunun sorduğu soruları sormaz. Dolayısıyla bu janrlarda adlandırılmak için fazla sığdır. Ama kabul etmek gerekir ki sadece film olmak için tasarlanmış bir evrenden bir derinlik beklemek hatadır, bunu başarmış olan Uzay Yolu bile bir avuç filmden ziyade onyıllara varan diziler sayesinde bunu yapmıştır. Sonuç olarak bir filmin süresi bellidir, anlatabileceğiniz şeyler de bununla sınırlıdır; sizi sınırlandıran bir diğer nokta da film ortamının kendisidir. Dune’un sadece filmini izleyip bu yorumları yapabilir miydim mesela?”

Çayını bitirip, sehpaya koydu Süha. “Evet beyler, ne diyorsunuz? Atılıyor muyum, kalıyor muyum locada?” diyerek ayağa kalktı…