Yılbaşı Özel: Avrupa’daki Dişi Noel Figürleri

“31 Aralık’tan sonra yeni yılın heyecanı kalmıyor!” diye üzülenlerden misiniz? Ya da her yerde Noel Baba figürü görmek size çok mu banal geliyor? Derdinize derman olmaya geldim! İşte değişik kültürlerdeki Noel cadıları, daha doğrusu, Noel Anneler!

La Befana

Bir numaralı Noel Anne’miz, İtalya’dan. Befana, süpürgeyle gökyüzünde yolculuk eden bir kocakarıdır. Yani bugün bildiğimiz klasik “cadı” görüntüsü kendisinden çıkmıştır. Siyah pelerini kurumla kaplıdır, çünkü evlere bacadan girer. Noel’de çocukların çorap astıklarını bilirsiniz. İşte Befana, iyi çocukların çoraplarına şeker, yaramaz çocukların çoraplarına kömür, sarımsak ve soğan bırakır. Yani kötü çocuklar kış vakti ısınsın ve yararlı sebzelerden yesin, iyi olanlarsa genç yaşta damar tıkanıklığından ölsün gibi bir amacı var herhalde, bilemedim. Ev yapımı kek, kurabiye ve özellikle karamela getirir. Tabii, o devirde çikolata yok. Şaka bir yana, diyeceksiniz ki bu kadının Noel Baba’dan ne farkı var? Şöyle: Befana Noel gecesi değil, Epifani Gecesi’nde gelir. Peki nedir bu Epifani Gecesi?

Epifani Bayramı (Ortodokslarda Teofani) 12. Gece Ziyafeti olarak bilinir, 6 Ocak’ta kutlanır. İsa’nın doğumundan sonraki 12. gecede yapılan bir bayramdır. Böyle bir şeyden haberiniz olmayabilir, çünkü popüler kültürde Noel kutlaması Kasım’ın son Pazar gününde başlar, dört hafta devam eder. Bu döneme “Advent” denir, Noel zamanı çeşitli sitelerde “Advent Calendar” terimini mutlaka görmüşsünüzdür. Sokaklar donanır, ağaçlar süslenir. Noel’den sonra yılbaşı gelir ve tatil biter. Oysa gerçek on iki gece, tam Noel gününde başlar, 6 Ocak’ta biter. Değişik kültürlerde bu 19 Ocak’a kadar gider.

Peki, 12. gece neden bu kadar önemli? Çünkü inanışa göre, İsa 12 günlükken, Üç Büyücü (ya da Müneccim, Kahin, Yıldızbilimci dendiği de olur) tarafından ziyaret edilmiştir. Bunlar Üç Kral (Biblical Magi) diye de bilinir; adları Gaspar, Melkior ve Baltazar’dır. Gaspar, Hintli bir bilgedir, Melkior Pers, Balthazar ile Babil’den gelmiştir. Yani her biri, o dönemin en zengin ülkelerini temsil eder. Aslında Kitabı Mukaddes’te Üç Kral’ın adları yazmaz. Bildiğim kadarıyla Maguşlar diye geçiyorlar. Peki, kim bunlar, neden üç kişiler? Az sabredin.

Peki Befana Kimin Nesi?

Efsaneye göre, Befana kendi halinde yaşlı bir kadındır. Bütün günlerini ev işi yaparak geçirir, yaşadığı şehirde en güzel ev onunkidir. Üç Büyücü onu ziyaret eder, çünkü doğuda yükselen yıldızı görmüş, İsa’nın doğacağını anlamışlardır.  Yaşlı kadına mucize bebeği nerede bulabileceklerini sorarlar. Befana, çok sevdiği evini temizlemekle meşgul olduğu için onları başından savar. Ama sonra pişman olur ve bebek İsa’yı kendisi aramaya başlar. Amacı bebeği ve annesini güzel yiyeceklerle besleyerek, ev işlerini yapmaktır. Ama onları asla bulamaz. Hala da aramaktadır, bu yüzden 6 Ocak gecesi çocuklu her eve girer. Çıkınındaki güzel yiyecekleri uslu çocuklara bırakır. Ancak hediyeleri bırakırken görülmeyi sevmez. Meraklı bir velet onu gözetlerse, bastonunu kafasına indiriverir. Büyüklerin, gece sürekli dolaşan Befana yesin diye yemek masasının üstünde bir kadeh şarap ve bir miktar yiyecek bırakmaları adettendir.

Başka bir versiyon ise, Befana’nın kendi bebeğini kaybettiğini, İsa’yı kendi çocuğu sanarak aradığını anlatır. İsa’yı hala bulamadığı için üzülmez, çünkü bilir ki, her iyi yürekli çocuk bir parça İsa’dır. Tabii bu bol mesaj kaygılı Hristiyanlık miti, son yüzyılda ticarete de dökülmüştür.

Befana efsanesinin aslen Urbania’dan çıktığına inanılsa da, son yüzyıllarda ulusal bir kahraman haline gelmesinin arkasında Roma vardır. “Aaa burada böyle bir inanç var, hadi suyunu sıkalım,” temalı kutlamalar, bugün İtalya’nın her yerine yayılmıştır. Urbania’da 2-6 Ocak arası “Befana Evi” kurulur, çocuklar Befana’ya mektup yazarak  ne hediye istediklerini söylerler. 6 Ocak’ta yapılan kutlamalarda yüzlerce kişi Befana kılığına girerek dans eder, çocuklara hediyeler verirler. Bu kutlamalara 30 ila 50 bin kişi katılır. Eğer 6 Ocak’ta Roma’ya yolunuz düşerse, bir kaç çocuğun çantasına kömür atarak hayallerini söndürebilirsiniz. Zamanınız varsa, Roma’nın en ünlü meydanı Piazza Navona’yı da ziyaret edin, 24 Aralık- 6 Ocak arasında burada kömür şeklinde şeker ve Noel oyuncakları satarak, Befana’nın tüm konseptini yerle bir ediyorlar. Noel pazarının burada kurulması tesadüf değil, eski bir Roma rivayetine dayanıyor. 6 Ocak’ta, geceyarısında Befana’nın burada kendini göstereceğine inanılırmış.

(İngiltere’de bu siyah şekerlerden yemiştim, umarım aynısı değildir, ikram ediyorlarsa mutlaka tadına bakın sonra bana küfretmeyin.) 

Üç Kral Demiştik?

Kutsal kitaplardaki çoğu şey gibi, Üç Bilge kavramı da Hristiyanlık’tan çok daha eskidir. Kısa bir araştırmayla Üç Kral’ın kökünün Zerdüştlükten, eski Mısır’a kadar gittiğini görürsünüz. Bu inancın Orion takımyıldızından çıktığına inanılır. Üç Kral’ın desteklediği kral listesi kalabalıktır. Noel’in kökenini anlatan yazımda, önemli liderlerin güneşle eşleştirildiğini anlatmıştım. Bu da aynı hesap. Deminki efsanede Üç Büyücü’nün “doğudaki parlak yıldızı gördükleri” detayına dikkat ettiniz mi? İşe o yıldız, Sirius’tur. Yaz ekinoksu sırasında, Orion takımyıldızındaki üç yıldız, Sirius ile aynı hizaya gelirler. Bu bağlantıyı ilk Mısırlılar bulmuş ve Mısır’ın kurtarıcısı Osiris’in doğumu için kullanmışlar. Daha sonra gelen inançlar, bu motifi sık sık tekrarlamışlar.

İşin ilginci, araştırırsanız, Befana kutlamalarında üç kişilik gruplar göreceksiniz. “Befane”, ya da üç cadının bir kovanı (coven) oluşturduğu, ya da Tanrıça Hecate’nin üç yüzünü (bakire, anne, kocakarı) temsil ettikleri gibi bir sürü sonuca bağlayabiliriz. Ancak Befana için konuşuyorsak, iki tanrıçaya daha bakmamız gerekir. Evet, Noel tanrıçaları var! Yoksa bilmiyor muydunuz?

Bunlardan ilki Strenua ya da Strenia, Romalılar’ın yeni yıl tanrıçası olarak bilinirdi. Befana’nın adının “Bastrina”dan geldiği iddia edilir, ancak çoğu İtalyan, Yunan kökenli Epifani kelimesinin yanlış telaffuzu olduğuna inanmaktadır. Strenia’ya saygısızlık olmasın, onu Ocak’ı temsil eden çift yüzlü tanrı Ianus’la birlikte başka bir zaman anlatırım. Şimdi, Befana’nın büyük benzerlikler taşıdığı başka bir dişi yılbaşı figürüne geliyoruz.

Ve az sonra bahsedeceğim Perchta’ya ilham kaynağı olmuş bir Alman tanrıçasına geliyoruz.

Perchta (Berchta, Bertha)

Kuzey Almanya ve Avusturya Alpleri’nden çıkmış bir varlık olan Perchta’nın ismi, parlak (beraht, bright) anlamına gelir. Noel’in aslında ışık festivali olduğunu önceki yazılarımda söylemiştim. Perchta on iki gece boyunca görünerek, evleri karanlıkta çıkan canavarlardan korur. Aynı zamanda dokumanın tanrıçasıdır. Şimdi diyeceksiniz ki ne alaka? Alakası şu: Eski zamanlarda, nasıl ip eğirdiklerini hatırlayın. Eğirme makinesinin çarkını düşünün. Noel’in özü, 21 Aralık’tır, yani kış dönümü ekinoksudur. En karanlık geceden sonra, ışığın yükselişini temsil eder. Kış dönümünün sembolü, sonsuz döngüyü anlatan çarktır. O devirde bir bakıyorsunuz, kadınlar toplanıp ip eğiriyorlar, arada da şarkılar söylüyorlar. Sürekli dönen aletin bazı kadınları transa soktuğu da söylenir. Hristiyanlık sonrası ip eğiren kadınları cadılıkla suçlayanlar, eğirme makinesinin kendi kendine döndüğünü iddia edenler çok olmuştur. Mesela Uyuyan Güzel’in ip eğiren kadın yüzünden ölmesi manidardır. Marion Zimmer Bradley’in yazdığı Avalon’un Sisleri’nde de böyle bir ip eğirirken büyü yapma sahneleri vardır.

Perchta ışıklar içinde güzel bir kadın olarak, ya da bir kocakarı olarak görünürdü. Avrupa masallarında güzel perilere dönüşen yaşlı kadınları hatırlarsınız, işte kökeni budur. Perchta hayvana da dönüşebilirdi, hatta bir ayağı kaz veya kuğu ayağıydı. On iki gecede, özellike Bavyera ve Avusturya civarında ip eğirilen evleri dolaşarak yapılan işleri denetlerdi. Çalışkan çocukların (o dönemlerde çocukların it gibi çalıştırıldığı düşünülürse) ve genç hizmetçilerin ceplerine gümüş para koyardı. İsraftan hoşlanmazdı.  Onun ziyafet gününde balık ve lapa yemeyenlerin karnını keserek saman doldururdu. Işığı temsil eden bir figür niye öyle Karındeşen Jack’e bağlıyor, inanın ben de bilmiyorum. Bir Alman kütüphanesinde filan incelemek gerek.

Yani Perchta, biraz korkutucu bir ablamız. Vahşi Av’la da özdeşleştirilir. (Wild Hunt) Vahşi Av, peri krallıklarından geldiğine inanılan bir grup avcının, en karanlık gecede ortalığı birbirine katarak ilerlemesidir. Aralarında ölülerin de olduğu gruba rastgelen zavallı yolcuların onlara katıldığı söylenir. Vahşi Av, günümüzün popüler oyunlarından Witcher’a da konu olmuştur. Perchta da bu varlıklarla ilişkilendirilir. Hatta Krampus‘la bir arada resmedildiği de olur.

Jacob Grimm, Perchta’nın Holda adlı bir Alman tanrıçasının “kuzeni” olduğunu iddia etmiştir. Holda’nın daha çok bilinen bir adı Frigg’dir, yani Freyja (İkisinin aynı olduğu konusunda bir sürü teori vardır).

Holda

İşte yazımızın en sevecen Noel annesi. Cinderella’ya elbisesini veren periyi, Mavi Peri’yi, Uyuyan Güzel’i koruyan en genç periyi filan herhalde hatırlarsınız. İşte hepsi, Holda’dır. Bunu ben söylemiyorum, ünlü masalcı Jacob Grimm söylüyor. Almanca’da “hold” zarif, arkadaş canlısı gibi bir anlama gelir. Noel’deki yardımseverlik mesajlarını hatırlayın, e tabii hava soğuk, millet donuyor, görebilecekleri her desteğe ihtiyaçları var.

Holda soğukta kalanları korurdu. Ayrıca Perchta gibi o da yün eğirmeye meraklıydı. Bir örekeye (spindle) binerek dolaşırdı. Kendi kendine dönen örekeler, çıkrıklar ve uçan süpürgeler, Holda’nın Avrupa kültürü üzerinde bıraktığı etkidir ve günümüzün klasik cadı figürüne dönüşmüştür. Ancak bunlar popüler kültürde aksettirildiği gibi kötülük yapan, sonra da karikatürize anneanne sesiyle kahkaha atan manyaklar değildi. Holda’nın müridi olan kadınların ruhlarının, geceleri evlerinden çıkarak bulutlar arasında dolaştıklarına, canavarlarla savaştıklarına inanılırdı. Hristiyanlık sonrasında, bu inanışlarla onlardan gelen adetler ölmedi. Noel’de Almanya, Avusturya ve İsviçre’nin bazı bölgelerinde yaşayan insanlar Holda, Perchta ya da başka kılıklara girerek Vahşi Av’ı canlandırırlardı.

Yılbaşıyla özdeşleşmiş daha pek çok figür var, onları da seneye anlatırım. Yeni yılınız kutlu olsun!

 

(Bir not daha, bizim de pek çok böyle yarı dini yarı esprili figürümüz var. Ancak bırakın gelir kapısı yapmayı, ortalara dahi çıkarıldığını hayal edebiliyor musunuz? Birileri saldırır, birileri alınır, gerçek Türklük bu değil diyenler olur. Bugün hala “Yılbaşı kutlaması Noel’dir, Noel dini bir bayramdır, Müslümanlıkta yeri yoktur!” diyenler var. İkisi aynı şey değildir ve Hristiyanlar hem Noel, hem yılbaşı kutlar. Ayrıca İsa’nın doğumunu kutlayan bir bayram, Müslümanlıkta neden yasak olsun? Kur’an’da İsa da peygamber diye geçmez mi? Cahillik başka şey, art niyet başka. Azalarak bittikleri bir yıl olması dileğiyle.)

Yorumlar