Lavuk Evil Paladin’in Hikayesi – Bölüm 2
Lavuk Evil Paladin’in epik hikayesine devam ediyoruz! Eğer önceki bölümü okumadıysanız yazının sonunda linkini bulabilirsiniz!
Ölmek Goblinliğin Fıtratında Var…
En son, adamlarım, goblinler ve diğer haydutlarla birlikte yola devam ediyorduk…
Bir kaç gün sonra kuzenim Gümüşel ve çetesinin olduğu ormana geliyoruz. Bunun adamları herhalde bizi fark etmiş olacak ki, goblinlerimin hepsini okla vurup öldürüyorlar. (esasında goblinleri öldürün diye emir veren kendisi ama meta olmasın neyse). Oklar uçuşunca iki hobgoblin ağır yaralı olarak sağ kalıyor, bugbear ve goblinler ölüyor. “Napalım, bu işin fıtratında var, ölenle ölünmez!” deyip herhangi bir şey yapmıyoruz.
Herkese siper almalarını söylüyorum, kendim ortada kalkanın arkasında bağırıyorum: “KİMSİNİZ? KARŞIMA ÇIKIN!”
Kuzenim de afedersiniz biraz it uğursuzdur. Yardımcılarından birini kendi yerine yolluyor.
Yardımcısı: Ben Gümüşel.
Estanerion: Öyle mi? Soyadın da Kızılöfke o halde değil mi güzel kardeşim?
Y: Öyle tabi..
Gözümü kan bürüyor yine…
E: LAN SEN BENİM AİLEMDEN BİRİ OLDUĞUNU NASIL İDDİA EDERSİN? BEN ADAMI KUŞ BAŞI, KUŞ BAŞI DOĞRAMAZ MIYIM?
Ağaçların arasında onlarca okçu var. Herhalde oyuna başlamadan öleceğim diyorum ama napalım? Paladin oynarken duruma göre esneklik gösterme şansım yok. Çok katı kurallar ve ilkelerim var. Kafa kesmek de bunlardan biri…
Adamın üzerine doğru yürümeye başlıyorum. Yürürken “Thundrous Smite” büyüsü basıyorum kendime, baya bir ek hasar ekliyor saldırılarıma ve vurunca da 300 feete yayılan gök gürültüsü gibi bir ses çıkartıyor. Kuzenin yardımcısının üzerine yürürken kılıcı kalkana vuruyorum, her seferinde gök gürlemesi gibi ses. GÜM DE GÜM… Yardımcının beti benzi atıyor, kaçmaya başlıyor. Ben olsam ben de kaçardım valla!
En Büyük Haydut Bizim Haydut!
Tam peşinden koşacağım, kuzen ağaçların arasından ortaya çıkıyor.
Gümüşel: Sen kimsin?
Estanerion: Tanıyamadın mı la abini bebe?
G: Ailemden misin?
E: Üzerimde koca tabard var görmüyomusun aile sembolünü? Ben kuzenin Estanerion, küçükken seni hep döverdim ya!
G: Aha bildim şimdi, o dayaklar yüzünden okçu oldum ben zaten!
E: Nasıl işler?
G: Valla bildiğin gibi be, itlik uğursuzluk…
E: Heh heh, keranacı seni!
Salya sümük sarılıyoruz birbirimize… Bizi kamp yerine davet ediyor. Oraya gidince çadırına davet ediyor, içeri giriyorum sohbet muhabbet. Adamları arasında para muhabbeti çıkmış, 60-70 tanesi itin tekinin peşine takılıp ayrılmışlar. Bana bunları anlatırken izcilerimden biri içeri giriyor.