Lavuk Evil Paladin’in Hikayesi – Bölüm 2
İzci: Lordum, bugbeara verdiğiniz 20 altını geri getirdim!
Eetanerion: Hah şöyle (demiştim iş tazminatıdır geri alırım diye, insan kaynakları çalışıyor helal olsun!)
Gümüşel: Bir dakika ya! Onu benim adamlarım öldürdü, o para bize ait!
Kızıyorum biraz “Küçülme lan gözümde!” diyorum ama bizimkinin dini imanı para. Bunun babası da böyleydi zaten… Neyse işaret ediyorum, izci parayı bizimkine veriyor. Seviniyor garibim gevrek gevrek gülüyor. Biraz daha sohbet ettikten sonra, “Madem kuşatmaya yardıma geleceğiz benim diğer adamları da bulalım” diyor. Kaçtılarsa hamama kadar yolları var diye düşünüyorum ama işe de yararlar hani. Gidip kaçan adamlarını bulmaya ve gerekeni yapmaya karar veriyoruz.
Kuzenimin Düşmanı, Dostumun Dostudur ya da Öyle Bir şey…
O gece Gümüşel’in kamp yerinde dinlendikten sonra sabah, ayrılıkçıları bulmaya gidiyoruz. Burada ayrılıkçılardan bir kaçı ile Gümüşel arasında bazı konuşmalar oldu. Bizimki afedersiniz biraz hıyar olduğu için kendinden isteneni bir türlü anlamadı. Halbuki yanından ayrılan adamlar, yeni liderleri Tazı’yı öldürürse yeniden katılacaklarını ima etmektedirler.
Gümüşel (kuzenim): Para mı istiyosunuz yani? (Hay paralar götürsün seni!)
Estanerion (ben): Para istemiyorlar lan, gidip Tazı’yı öldürürsen tekrar katılırız demeye getiriyorlar lafı…
G: He iyi ya öldürüp gelelim o zaman.
E: İstediklerini anladım da buna pek sıcak değilim kuzen
G: Niye ki?
E: Benden bir talepte bulunamaz bunlar, kafalarını kesme taraftarıyım.
G: O zaman benden talepte bulunsunlar, sen de bana yardıma gel.
E: Eee, o olur bak…
Güzel güzel anlaşıyoruz, birimiz haydut, diğerimiz kafa kesme meraklısı…
G: Nerede Tazı şimdi?
Konuştuğumuz Haydut: İlerideki köyde kadınlarla birlikte oluyordur bu saatlerde.
G: İyi ya bütün ekibi toplayıp kesip gelelim.
Haydut: Olmaz, grubun sana saygı duyması için ufak bir grupla gitmeniz lazım
G: Peki tamam, öyle gideriz.
Kuzen bir kaç adamını alıyor, bir de ben. O köye doğru gidiyoruz, izcilerim de bizimle gelmek istiyor ancak olmaz diyorum. Hayır zaten XP bölünecek, bana kalsa tek giderim bütün XP’yi toplarım. Bunu yüksek sesle söylemiyorum tabii…
Sapık Kuzenle Köy Yolunda…
O köye gidiyoruz, kuzen hevesli: “Hazır karılarla beraberlerken hazırlıksız yakalanırlar. Bunları bir güzel keseriz, sonra da karıları götürürüz”
Ben: Oğlum senin haydut çeten yok mu? Niye hiç karı görmemiş gibi davranıyorsun böyle?
G: Seviyorum işte! Karışma bana!
Ulan ne pis bir adammışsın sen be! Neyse köye doğru devam ediyoruz, köye girdiğimizde bir kaç kişi koşuşturuyor. Aha Tazı’ya haber vermeye gidiyorlar diyerek dokunmuyoruz. Koşuşturanları izleyerek Tazı’nın alem yaptığı evi, elimizde koymuş gibi buluyoruz.
Racon Değil Kafa Kesmeye Geldik!
Kapıyı kırıp içeriye giriyoruz. Tazı’nın bir kaç adamı orada, çıplaklar ancak silahlarını alıp karşılık vermeye kalkışıyorlar. Ben en öndeyim ama çıplak erkekleri görünce bir tiksinti de gelmedi değil. “DOKANMAYIN LAN BANA” diye uzaktan uzaktan kılıçla hepsini öldürmeye başlıyorum. Yanlışlıkla bana dokunan olursa iyice kinleniyorum. Gümüşel’in haydutları da yanımda, kendisi de en arkadan geliyor.
O sırada yine kendi üzerime thundrous smite büyüsü bastığım için evin içinde her vuruşumda top patlamış gibi GÜM GÜM sesler yankılanıyor. Tazı duyup kaçmasın diye iki adamı dışarıdan pencereleri gözlemeye gönderiyorum. Gümüşel’de kapalı yerdeyiz diye kılıç kalkan çekiyor ancak pek alakası yok. Yan odaya dalıyor ve orada Tazı’yı buluyor.
Başta karışmayayım diyorum ama bakıyorum Tazı bizimkini hacamat edebilir. Dalıyorum içeri, takıyorum emaneti Tazı’ya ölmüyor. İlk defa tek vuruşta indiremediğim bir adam, “Oh!” diyorum “Bundan güzel XP alırım!” ama bunu da yüksek sesle söylenmiyorum tabi ki. DM duyarsa pislik yapıp az XP verir diye düşünüyorum.