Arcturus’a Yolculuk: Gerçeği Ararken Ne Kadar Uzağa Gidebilirsin?
-
Zülfikar Yamaç
- Kitap
- 7 Aralık 2016
Daha önce bir benzerini okumadığım bir kitap için bir şeyler yazacağım ama nasıl yazacağım işte o hala aklımı kurcalıyor. Bilimkurgu başlığı altında okuduğum diğer bütün kitaplardan çok farklı bir kitap oldu Arcturus’a Yolculuk benim için. Öyle bir kitap ki; Salt bilimkurgu türü içerisinde değerlendirmenin kitabın barındırdığı kurguya ters düşeceği, haksızlık olacağı kanısındayım. Sebebini elimden geldiğince yazmaya çalışacağım. Ancak kitabı okumadan tam olarak neyle karşılaşacağınızı bilmeniz pek mümkün değil.
Yazar David Linsay tarafından 1920 yılında kaleme alınan kitap ilk yayınlandığında -Birinci Dünya Savaşı’nın üzerinden yaklaşık iki sene sonrası- sadece 600 kopya satmış. İngiliz fantastik yazının en bilinen kalemleri J.R.R. Tolkien, C.S. Lewis, Lord Dunsany gibi isimlerle aynı dönemde yaşamış ve kitaplar yazmış olan Lindsay’in en büyük şanssızlığı belki de çağdaşlarıydı. Söz konusu türün/türlerin en sevilen yazarları olunca David Lindsay ve kitapları gölgede kaldı diyebiliriz. Ancak Arcturus’a Yolculuk bahsettiğim gölgeleri aşıp gelen en güçlü ışığı oldu yazarın.
Tarif Edilemez Bir Arayış
Birçok kez örneğiyle karşılaştığımız bir şekilde başlıyor kitap. Yapılacak olan bir yolculuk için bir araya gelen bir grup, hazırlıklar yapılıyor ve yolculuk başlıyor. Bu sefer yolculuğun kahramanları ise Krag, Nightspore ve Maskull adında üç erkek. Ancak söz konusu yolculuk pek de yakın mesafeli değil. Gezegenler arası bir seyahatten söz ediyoruz burada. Rotaları Dünyadan sadece bir parıltı şeklinde görülen Arcturus adlı yıldızın Tormance adındaki gezegenine doğru. Amaçları ise hayatın, evrenin anlamını bulmak için.
Surtur, Shaping ya da Crystalman adlarıyla anılan yaratıcı, sahip, her şeyin efendisi olarak tanımlayabileceğimiz varlığı bulmak için çıkılan yolculuk Maskull için hiç de beklediği gibi başlamıyor. Beraber yola çıktıkları Krag ve Nightspore’dan ayrı düşmüş, yalnız başına açar gözlerini Tormance adlı gezegende. Hepsi bununla kalsa iyi. Vücudundaki beklenmedik değişimlerle neye uğradığını şaşırır. Alnında ve kalbine yakın bir bölgede yeni uzuvları vardır. Yeni geldiği gezegeni algılayış biçimine yeni bir boyut kazandırır bu uzuvlar. Değişiklik sadece fiziksel olarak kalmaz. Tormance, Maskull’un daha önce benzerini dahi tecrübe etmediği duygu ve düşünceleri tetikler. Yola çıkış amacına ulaşmak için arayışına başlar. Ancak uğradığı her yerde yeni yandaşlar edinir. Her birinden farklı dersler alır ve her biriyle ayrı acılar yaşar.
Arayışına devam ettikçe, gerçeğin ve doğrunun ne olduğu ile ilgili daha fazla soru kafasını karıştırmaya başlar. Farklı insanlar tanır, farklı inançları gözlemler. Yolculuğu boyunca yaşadığı farklı kavrayışlara kapı açan organ evrimleri ile Maskull, yoluna durmadan devam eder. Ta ki; hakikatin kendisine ulaşana dek…