Bataklık Ülke: Perg Efsanelerinde Üçüncü Perde

Perg üzerinde maceradan maceraya koşan, hayatları bir kılıcın keskin kenarında arafı geçercesine tehlikelerle dolu olan Leofold ve Guorin’in başından geçenler hız kesmeden devam ediyor. Kahramanlarımız bu defa kendilerini Perg’in diğer ucunda, bataklıkların ortasında bulurlar. Ulaştırmaları gereken bir emanet varken tehlike yine yanı başlarında kendini gösterir.

Kadim Güçler’den sonra Perg diyarındaki en güçlü iki isimden biri olan Merderan, yıllardır sahip olduğu emaneti teslim edecek birilerini beklemektedir. Türlü zorluklarla ve tuzaklarla dolu labirentlerin sonunda dostlarımız Merderan’a ulaşmayı başarır ve emanetini, tüm dünyadaki belki de en güçlü eşyayı söylenen kişiye ulaştırmak için Mavi Hunsa’nın engin sularına yelken açarlar. Eski bir dostun yardımı ile yolculukları sorunsuz geçer ve diyarın neredeyse öteki ucunda bulunan, hakkında pek az şey bilinen Fuoli’ye ulaşmayı başarırlar. Üzerinde ne insan ne de prom yerleşimi olan, burfen ırkının ana vatanı olarak bilinen ve tüm yerleşim yerlerine aykırı bir ülkedir burası. Diğer bir adıyla Bataklık Ülke…

İnanç Savaşı… 

Dünyanın geri kalanından neredeyse izole bir biçimde hayatlarını sürdüren burfenler, alışık olmadıkları ziyaretçiler ülkelerine ayak bastığı sırada bir nevi iç savaşın eşiğindedir. Ada halkının büyük çoğunluğunu oluşturan Anegah ve Telinos şehirleri arasında gerilim her geçen gün tırmanmaya devam etmektedir. Ortada bir suikast iddiası vardır ve tanrıların ışığındaki (!) savaş kapıda beklemektedir. Tanrıların ışığında değil de, dinlerin karanlığında demek daha doğru olur. Zira iki şehir de farklı tanrılara inanmakta ve ikisi de—ne garip!—kendi tanrısının gerçek olduğunu iddia etmektedir.

bataklik-ulke-1

Kendilerini bu kargaşanın tam da ortasında bulan Guorin ve beraberindeki dostları doğru olanı yapmak uğruna hayatlarını feda etmeye hazır, burfenlere yardıma koşarlar. Bir yanda teslim edilmesi gereken bir emanet, diğer yanda din uğruna birbirini yok etmeye hazır iki şehir.

İnançlar uğruna verilen savaşın haklılığını tartışmaya gerek yok. Her iki taraf da haksızdır…

İdeolojik Çatışmalar 

Bunu uzun uzun anlatırım arkadaş, tam istediğim şey. Müstecaplıoğlu Perg Efsaneleri’nin üçüncü kitabında aslında çok da yabancı olmadığımız bir konuyu başarılı bir şekilde ele alıyor. Yaşadığımız dünyanın birçok yerinde—ancak çoğunlukla maalesef mensubu olduğumuz Ortadoğu bölgesinde—dini inançlar uğruna verilen mücadeleler, savaş ve benzeri çatışmalar şeklinde kendini göstermeye başladı. Reform Hareketi ile başlayan Hristiyanlık içindeki mezhep çatışmaları 90’lı yılların başıyla birlikte (özellikle 2000’li yıllarda) yerini diğer bir semavi dine, İslamiyet’e bırakmış durumda.

Kişinin kendisinden farklı bir dine inanan bireylere tepki göstermesi bir dereceye kadar anlaşılır bir durum. Tabi bu tepkinin ne maddi ne de manevi zarar verebilecek seviyeye gelmesi mümkün olamayacağı gibi, karşısındaki bireyi tercihleri sebebi ile de küçük görme hakkına sahip olmak söz konusu değildir. Konu olan seçimin/seçimlerin bireylerin kendi kararları kapsamında olduğu ve sadece kendisini—ailesini de değil—ilgilendirdiği akıllardan çıkarılmamalıdır. Buna rağmen yapılan her türlü güç gösterisi ve zor kullanma eylemi bir tarafta mağduriyet oluşturduğu gibi, diğer tarafta da dünya ülkelerinin olumsuz eleştirilerine maruz kalınmasına sebep olacaktır.

Bu yazı, "İthaki Kütüphanesi" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar