4.  Isaac Avimov – Güç Duygusu

Robotik Bilimin mimarı, adını duymayan Bilim Kurgu okuru yoktur. Asimov, bilimkurgunun altın çağının vazgeçilmez ismidir. Güç Duygusu ise onun bilim adamı kimliğine büründüğü robotik/matematiksel öyküsüdür. Bunları ben değil öykü öncesi yazılan metin söylüyor ve evet hepsi doğru. Güç Duygusu yine distopik bir gelecekte savaş halindeki bir dünyanın matematik olmadan yaşayışını anlatıyor. Daha doğrusu matematiği insanlar değil robotlar ve makineler kullanıyor. Toplama, çıkarma, çarpma ve bölme gibi basit işlemler de buna dahil.

Asimov yarattığı bu gelecekte işlem yapabilen bir insanı ele alıyor. Adam dört işlem yapabiliyor. Kendisine yöneltilen ”İki basamaklı işlemleri nasıl yaptın, nasıl elde kalan aldın” sorularınaysa ”Öyle olması gerekiyordu” diyor. Matematiğin karmakarışık bu dünyasında işlemleri sadece robotların yaptığı, en küçük toplama işlemini yapabilen bir insanın bile tanrılaştırıldığı bu farklı gelecek tasviri alt metninde barındırdığı askeri temalarla da göz dolduruyor. Günüzde vazgeçemediğimiz akıllı telefonlar ve bizler için her şeyi hesaplayan uygulamarı da düşündüğümüzde bu geleceğe pekte uzak değiliz gibi. Bu eserinde izlenmeye değer bir kısa filmi olduğunu belirteyim.

5. Stanislaw Lem – Maske

Daha önce Aden adlı kitabını incelediğim Stanislaw Lem’in Maske adlı eseri kitap içerisindeki en uzun ve en karmaşık öykü. Yazarın Solaris adlı kitabındaki gibi felsefi yönlere yakın ama Bilim Kurgudan biraz uzak olan bu öyküde bir doğum ve varoluş hikayesine şahit oluyoruz. Tarihin geçmiş bir zaman diliminde farklı farklı mekanlarda geçen bu öyküde Barok ve Orta Çağ esintileri bolca var. Yazarın ”Ben” diye tanımladığı ana karakter farklı cinsiyetler ve türlere bürünürken deneyim edebileceğiniz en çılgın öyküyü okuyorsunuz. Karmakarışık, doğum içinden doğum tasvirleriyle süslü öykü kafanızı bulandırdığı gibi sizlere kendini hayran bırakacak. Sizlere tavsiyem ise öyküyü okuduktan sonra kısa filmini izlemeniz. Bahsettiğim karmaşıklık ve çılgınlığı çok daha iyi anlayacaksınız.

6. Kurt Vonnegut JR. – Harrison Bergeron

Yıl 2081, herkes eşit. Vonnegut sizlere ütopya/distopya karışımı bir Bilim Kurgu sunuyor. Uzak bir gelecekte tüm insanlık eşit. Herkes aynı. Güzellik çirkinlik kavramı yok. Güzel sesli insanlar yok, vücutları güzel kadınlar yok. Varsa bile onlara müdahale ediliyor. Kimse kimseden üstün değil. Hiç kimse aykırı düşünemiyor ve hiç kimse ekstra hayallere dalıp gidemiyor.

Hikayemizdeki dünya biraz acımasız ama aynı zamanda eşitliğin tavan yaptığı bir nevi diktalar sistemi. Eğer zekiyseniz bu bir haksızlık olarak görülüyor. Zeki insanlar çok iyi düşünemeyen insanlara göre daha iyi olduğu için zekiler kafalarına bir aygıt takıyor. Düşündükleri her an kafalarının içinde rahatsız edici sesler çıkaran bir aygıt. Eğer güzelseniz bir maske takıyorsunuz çünkü diğer insanlardan güzel olmakta haksızlık. Eğer vücudunuz çok güzelse berbat kıyafetler ve vücudunuzu saran tuhaf metaller giyiyorsunuz. Bir karı koca arasındaki diyaloglar arasında gelişen bu kısa öykü sizlere oldukça acımasız bir gelecek sunuyor. Ayrıca  öykünün 2081 adlı bir kısa filmi de var. Diğer öyküler için verdiğim kısa filmlerden çok daha profesyonel olduğunu da ekleyeyim.

7. Robert A. Heinlen – Dünyanın Yeşil Tepeleri

Uzay yollarının kör şarkıcısı Rhysling’in öyküsüdür bu, ama resmi öyküsü değil. Tüm dünya Rhysling şarkısını söyler. Bir marş niteliğinde olan bu şarkıyla beraber öykünün temelleri de başlamış olur. Kitap içinde uzayda geçen tek öykü olan Dünyanın Yeşil Tepeleri, uzay yolculuğu ve astronot görevlerine askerlik ve vatanseverlik gözüyle bakıyor. Uzay yolcuğu teması bu öyküde bir kahramanlık destanı. Kaptanlar, askerler, ay seferleri, uzay gemileri ve içindeki şarkısıyla tam anlamıyla milli duyguları besleyen bu öykü kitabın en zayıf halkalarından olsa da oldukça keyifli bir okuma deneyimi. Üstelik olayın kahramanlık ve askerlik düzeyindeki hayal etme düzeyi de şahane.

Korkunun Bütün Sesleri her Bilim Kurgu hayranının kütüphanesinde bulunması gereken bir eser. Türün dehalarından okuyabileceğiniz özenle seçilmiş bu öyküler bilim kurgu tanımınızı sadece uzay ve galaktik savaşlar olmaktan çıkarak, işin felsefi ve eleştirel yönüne bakmanızı sağlayacak.