Bir Serinin Daha Sonu Mu: Kanla Yaşıyoruz

Yeni bir yazıya geçmeden evvel son dönemde iyice patlak veren seri kitap furyası hakkında birkaç şey yazmak istiyorum. Mutlaka daha önce yazmıştım; söz konusu seri eserlerin büyük çoğunluğu film hakları satın alınsın, multimedya olarak boy göstersin diye yazılıyor olduğunu. Hal böyle olunca yüksek aksiyon, olmamış kurgularla dolu sayfalar ortaya çıkıyor.

Bu yazıda ele alacağım kitap da seri kitap lakin az evvel saydıklarıma dahil olmadığını düşündüğüm bir yapım. Glen Duncan bolca aksiyonun içine ilgi çekici bir mit, bir efsane ve okumaya değer bir kurgu dahil etmiş. Son Kurtadam serisinin son kitabı olan Kanla Yaşıyoruz ilgi çekici olmanın yanında keyifle okunacak bir kitap.

Amma Yaşamış

Bir önceki kitap Talulla’nın Yükselişi kurt kadın Talulla’nın çocuklarının kurtarılması ile mutlu sona ulaşmıştı. Kitap tabi ki bu şekilde nihayete ermemişti. Son sahnede yaşayan en yaşlı vampir Remshi ile bir diyaloğa girmişler ve tekrar görüşeceğiz şeklinde ayrılmışlardı. Bu kitapta da söz konusu buluşmayı okuyoruz.

Affedersiniz ama boru değil adam yirmi bin yıl yaşında. 20.000 yıl. Medeniyetlerin kurulması ve yıkılmasına, binlerce savaşa, kağıt üstünde barışa, ayaklanmaya, bilip bilmediğimizi bütün sanat akımlarına şahit olduğunuz bir ömür düşünün. Artık sizi şaşırtacak başka bir şey kalmadığını düşünürsünüz haliyle. İşin aslı hayat yirmi bin sene bile geçse atacak bir kazık mutlaka buluyor. Remshi içinde aynen böyle oluyor. Binlerce yıl sonra gördüğü bir rüya hayatının seyrini bir hayli değiştirir. Şöyle düşünün; söz konusu ömrü hayatında aşık olduğu tek kadını reenkarne olmuş bir biçimde “rüyalarında” görmeye başlar. Bu da yetmezmiş gibi ortada bir de kehanet vardır. Denilir ki Remshi kurt kadın ile birleşince gerçek güce ulaşacak, yaşam amacı tamamlanmış olacak. Bilin bakalım sözü geçen kurt kadın kim. Tabi ki. Taalulla Demetriou.

Yazar Glen Duncan

Hedefi için harekete geçmeye hazırlandığı sırada işin içine olmadık “sorumluluklar” girer. Gerçek aşkı ile müdahale etmekten başka şansı olmayan sorumlulukları arasında kalır. Hayat bunca yıl yaşamana bakmıyor, acımasızlık yapmak için bekliyor.

İlacını Bulmuşlar

Dünyanın başka bir yerinde ise Talulla, ikizleri ve türdeşi dostları ile tatil keyfi yaparken bilin bakalım ne olur. Bela kapılarının dibinde belirir. Her şey gayet yolunda giderken aldıkları bir mesaj hepsinin “şimdi ne yapacağız lan” sorusu ile baş başa bırakır. Camiada sözü geçen bir vampirden gelen mesajda lanetten, kurtadam olma durumundan kurtuluş için ilaç bulduğu bilgisi yer alır. Ya gerçekse sorusu ile yok lan kesin tuzaktır şüphesi arasında gider gelir Talulla. Araları hiç iyi olmayan bu iki farklı yaratık güruhunun böyle bir konuda iş birliği sağlamaları kulağa tabi ki mantıklı gelmiyor. Ama eğer gerçekse? En büyük zayıf noktası, çocukları için bir umut ışığı olabilir mi?

Bu kadar sorun yetmiyormuş gibi işin içine bir de Militi Christi adında dindar fanatiklerden oluşan bir örgüt de dahil oluyor. Amaçları “tanrının inayeti ile” dünyadaki tüm ucubelerin kökünü kazımak olan bu gurup ortalığı iyice karıştırdığı kesin.

Bir yanda hayatının amacına ulaşmak isteyen ihtiyar bir vampir. Diğer tarafta çocukları için her şeyi yapabilecek bir kurt kadın. Dünyanın farklı coğrafyalarına sıçrayan bu mitolojik macera nasıl sona erecek…

Kurtadamlıkta Marka

En azından benim için ve sanıyorum kitapları okuyan diğer okuyucular için. Zira literatürde daha sağlam bir kurtadam kimliği bulunmuyor. Bu açıdan yazar en baştan beri yapmak istediği şeyi bir nebze de olsa başarmış görünüyor.

İlk iki kitaba nazaran biraz daha düşük viteste okunan bir kitap olduğunu söylemek lazım. Özellikle Remshi’nin olduğu kısımlar da bolca flash back yaptığımız için böyle bir durum ortaya çıkmış. Bunun iki etkisi var. Birincisi; fantastik-korku türlerine dahil edebileceğimiz bir kitap ve bolca aksiyon olmasını bekleriz. Bu kitapta o hıza ulaşamadık. İkincisi ise bu serinin okuyucu ile sürekli etkileşim halinde olmasından kaynaklı pozitif bir yavaşlık söz konusu. Sürekli olarak açıklamalar, psikanaliz alanına giren çözümlemeler, espriler ile geçen bir anlatım söz konusu. Hal böyle olunca kitabın temposu insanı rahatsız etmiyor. Yani okumaya alışkın olduğumuz modern gerilim hikayeleri gibi soluk soluğa (?) kalmıyorsunuz. Hikayeyi anlayabilmek adına her şey var.

Yazarın işini ciddiye alarak yaptığına kesinlikle eminim. Girişte bahsettiğim üçüncü sınıf aksiyon gerilim serilerinin tam aksine bir edebiyat eseri ortaya çıkarırcasına özenli yaklaşıyor. Kurgunun kalitesi çoğu zaman tatmin edici düzeyde seyrediyor. Tabi bazı boşluklarda yok değil. Misal Remshi’nin dünyanın kaderine etki ettiğine yapılan bir gönderme vardı. Hadi canım sende dediğimi hatırlıyorum. Bunun dışında vampir ya da kurtadam serideki neredeyse bütün ucubeler sınırsız maddi kaynağa sahip. Dünya ekonomisi açısından ne kadar tutarlı olduğunu “Ironman olmak kaça patlar” tarzı şeylere kafa yoranlara sesleniyorum. Bir ucube olarak aşırı uzun -ölümsüz demiyorum- ömrünüz boyunca yatırım yapmak konusunda en mantıklı hareket/hareketler ne olurdu?

Biraz da Arzular Konuşsun

Ciddi edebiyat bilgisine sahip bir yazar Glen Duncan. Bütün kitaplarında klasik kitaplara yaptığı göndermeler dikkat çekici. Shakespeare vs. sürekli gönderme yaptığı isimlerden bir tanesi. İçinde daha niceleri var. Üçüncü kitapta da Robert Browning’in Childe Roland Kara Kuleye Geldi adlı şiirine ve yazarın diğer eserlerine bolca yer veriyor. Hatta şiir ete kemiğe bürünüyor. Stephen King’den sonra bir başka gerilim kitabında Browning görmüş olduk böylece.

Gelelim en ‘ilgi çekici’ kısma. Vampir ve kurtadam gibi birçok insanın olmayı hayal ettiği -özellikle ergen bireylerin- türde varlıkları pazarlamanın en etkili yolu cinsellikten geçiyor. Stephenie Meyer’in Alacakaranlık serisi gelsin direk aklınıza. Adamlar ucube değil top modeldi. Ya da Teen Wolf dizisi. Aynı taktik; bol bol kaslı vücut, incecik belli seksi vampir ablalar.

Yazar da bu duruma kayıtsız kalmamış ya da kalamamış, bilmiyorum. Lakin hangisi olursa olsun iyi olmuş. Sonuçta sadece bunlar üzerinden işlediği bir kurgudan bahsetmiyor. İnsanların ilgilerini çekmek için uygulanan bir pazarlama taktiği sadece. İnsanlara istediklerini vermenin bir yolu da bu. Gerçi içeriğinde bol bol kan gördüğümüz bir seri olmasının bu cinsellik noktasında bilimsel dayanakları da var. İşin o kısmı uzun sürer. Sözün özü; doğru pazarlama yaklaşımı ve dozajında cinsel betimleme.

Son Olarak

Vampir mitinin nasıl Dracula’sı varsa kurtadamlık müessesininde Talulla Demetirou’su var demek zor. Ancak bu yapılan işin kötü olduğu anlamına gelmiyor kesinlikle. Keyifli okuması, başarılı kurgusu, dozunda aksiyon içeriği ile Kanla Yaşıyoruz ilk iki kitap gibi başarılı bir eser olarak dikkat çekiyor. İthaki Yayınları sağ olsun başarılı çeviri ile bize sundukları eser yakın zamanda okuduğum en iyi korku gerilim kitabıydı. Bir diğeri ise “saykodeli” konusu ile Biz Gayet İyiyiz adlı kitap.

Bu yazı, "İthaki Kütüphanesi" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar