Bir Steampunk Polisiyesi – Yaylı Bacak Jack
-
Zülfikar Yamaç
- Kitap
- 3 Haziran 2015
Yakın zaman kadar varlığından bihaber olduğum bir kitapla tanışmam, okumam ve devamı ile ilgili beklentilerimi yazmadan önce; “N’aber? Keyifler nasıl?” diye sorasım geldi. Benim iyi çünkü uzun zamandır (ne kadar zaman olduğunu bilmiyorum) okuduğum en keyifli kitaplardan birini okudum. Kendisi Phillip K. Dick ödüllü bir kitap ve ismi de Yaylı Bacak Jack. Mark Hodder adlı abi yazmış kitabı.
İtiraf ediyorum; bu kitap ile ilgili hiçbir fikrim yoktu. Ta ki ikincisi piyasaya çıkana kadar. Yayıncının sosyal medya hesabında görünce neymiş, ne değilmiş diye bakınırken “Ulan daha önce neredeydim” dedim ve ilk fırsatta aldım, okudum. Konuya geçmeden önce şunu söylemek istiyorum; kitap tam istediğim gibi. Fantazya ve bilim kurgu türlerine ait kitap, iyi kitap bulmak, okumak mümkünken steampunk alt türünü başarı ile icra eden bir eser bulup okumak biraz sıkıntılı. Yaylı Bacak Jack ve bu yüzden tam istediğim gibi, türe çok güzel bir örnek teşkil ediyor. Lafı fazla uzatmadan asıl mevzuya geçeyim en iyisi.
1861 yılı, İngiltere’deyiz. Sanayi Devrimi esintili bir zaman dilimi, steampunk için güzel bir hava var. Sir Richard Francis Burton asıl adamımız. Kendisi Kraliyet Coğrafya Araştırmaları Derneği mi ne işte onun asil üyelerinden bir zât. Bununla beraber Afrika çöllerinden, Arabistan’ın kutsal mekanlarına, Brezilya’dan Hindistan’a kadar dünyanın bir çok yerini gezmiş bir kaşif. Ne var ki; bu güzel kariyer en yakın arkadaşını vurmak gibi bir suçlama nedeniyle gölgelenir.
Kitabın başlangıç noktasını da, bu cinayet suçlaması oluşturuyor. Daha öncesi hakkında pek bir fikrimiz yok. Sir Burton, bu suçlamalardan uzaklaşmak, biraz da kafa dağıtmak amacıyla bir Londra akşamında arkadaşları ile -aralarında kitabın ilerleyen safhalarında önemli rollere imza atacak olan Algernon Swinburne adlı (bitik) şair yer alır- vakit geçirmeye karar verir. Ne olursa o zaman olur. Gecenin köründe evine dönmek üzere yola çıktığı sırada, daha önce benzerini ne gördüğü ne de duyduğu bir yaratığın saldırısına uğrar. Sirk cambazları gibi yaylı bacaklara sahip, beyaz elbiseli, siyah pelerinli, başından ve göğsünden mavi kıvılcımlar saçan yaratık “Bu işten uzak dur Burton!” diye uyarısını yaptıktan sonra, ortalıktan kaybolur. Sir Burton daha ne ile karşı karşıya olduğunu anlayamadan, kendisini hiç olmadığı kadar tehlikeli bir görevin ortasında bulur. Çocukları korkutmak için uydurulan bir masal olduğu düşünülen “Yaylı Bacak Jack” gerçektir ve işin kötüsü bu daha başlangıç.
Şimdi…
Yazının başlarında da bahsettiğim gibi, kitap steampunk ögeleriyle bezeli ki, bunun da gayet güzel işlendiğini görüyoruz. Buharlı atların çektiği at arabaları, sokak temizleyen robot yengeçler, sürekli sisli Londra caddeleri ile her şey yerli yerinde. İş bununla da kalmamış üstelik. Robot teknolojisindeki hızlı gelişmeden biyoloji ve anatomi bilimleri de yazarın hayal gücünden payına düşeni almış. Bununla beraber kitapta yer alan karakterlerin neredeyse hepsi tarih kitaplarında adını gördüğümüz kişiler. Yani kitapta adı geçen kişiler ve kurumlar tamamıyla gerçek, fakat biraz Mark Hodder modifikasyonu geçirmişler. Olay örgüsü olarak ilk safhalarda okumak kolayken, özellikle yarısından sonra bazı bölümlerde karışıyor gibi görünse de, önemli bir engel değil.
Kitap yaklaşık 470 sayfa ve hiçbir sayfasında sıkılmadan okudum. İlk başları hikayeye giriş kısmı olduğundan, biraz yavaş diyebileceğim bir başlangıçta olmamış hem. Çeviri kısmı genel itibari ile başarılı -basit harf hataları da olmayaymış iyiymiş- olmuş. Bunun için 6:45 yayınlarına teşekkür etmek isterim. Beş kitaplık serinin ilk halkası Yaylı Bacak Jack ve ikinci kitabı (Kurmalı Adam) geçtiğimiz günlerde kitapçı raflarındaki yerini aldı.