Çocukça Bilimkurgu: Kepler62
-
Zülfikar Yamaç
- Kitap
- 12 Mayıs 2018
Okuduğum kitapların geneli kurgu ve bunların çoğu da hayal gücüne dayanan eserler. Özellikle bilimkurgu ve fantastik yazına meyleden okuma seanslarımda bazen çocukça şeyler de yapıyorum. Hayal etmenin en eğlenceli ve en masum olduğu yaşlar için kitaplar okumak ve bunlar hakkında yazmak ciddi anlamda keyifli oluyor. Bu yazıda yer alacak olan Kepler62 bir çok şeyi içinde barındırmayı başarmış başarılı bir kitaptı.
Efendim bu yazı dizisinde fantastik eserlere yer ayırıyorduk. Lakin bu defa birde bilimkurgu kitabı olsun dedim. Bunu özellikle yazıyorum çünkü mağaza içerisinde karşılaştığım bir durumdan söz edeceğim. Fantazya ve macera türünün aksine bilimkurgu kitaplarının yalnızca büyükler için olduğu düşünülüyor. Öyle ki çocuklar için ya kafa karıştırıcı ya da gereksiz görülüyor, bu birçok müşteri diyaloğu sonucu ulaşılan bir tespit. Ailelerin ya da şöyle söyleyelim; bilimkurgu türü hakkında fikri olmayan ailelerin çocuklarını “korumak” adına verdikleri bir refleks olduğunu düşünüyorum. Ancak bilimkurgu diğer çocuk anlatılarında olduğu gibi genç ve hayal kurmayı seven her çocuk ve genç arkadaşın tanışması gereken bir tür. Amma yazdım, hemen konuya geçiyorum.
Garip Bir Gelecek
Hikayemiz dediğim gibi garip bir gelecekte geçiyor. Dünyanın ders kitaplarında görmeye alışık olduğumuz halini kaybettiği, binaların devasa uzunluklara ulaştığı, doğanın masal haline geldiği bir gelecek. Distopik bir ortam var elimizde. Sadece doğa ve gelişen teknoloji ile değil. Mesela büyüklerin çok fazla ortalarda görünmediği bir atmosfer söz konusu ve devlet çocukları mutlu etmek için her şeyi yapmaya hazır.
Ari ve küçük erkek kardeşi Joni söz konusu ortamda, gökdelenlerden birinde anneleri ile birlikte yaşıyorlar. Gerçi çoğu zaman yalnız kalıyorlar zira evin geçiminden sorumlu anne sürekli çalışıyor. Haliyle biraz sorunlu bir yaşam sürüyorlar. İki kardeşin hayatları genelde sıradan, tekdüze geçiyor. Tek heyecan duydukları şey Kepler adlı video oyunu. Kendi yaşıtları gibi onların da son zamanların en popüler oyunu olan Kepler rüyalarına girer. Zira oyunun teknik detayları çok iyi olmakla beraber onu asıl ilgi çekici yapan şey teknolojisi değil. Anlatılanlara göre aşırı zor olan bu oyunu tamamlamayı başaranlar bir çeşit davetiye kazanıyor. E tür bir davetten bahsedildiği bilinmiyor. Oyunun tamamı gizemini korumaya devam ediyor.
Ta ki bir gün Joni elinde oyunla çıkıp gelene kadar. Nereden, nasıl bulduğu soruları pas geçiliyor ve kardeşler konsolun başına oturuyor. Saatlerce süren çabanın sonunda ise…
Sanal Gerçeklik, Gerçek Ödül
Kitabın buradan sonraki kısmı ciddi anlamda görülmeye değer. Çünkü Kepler62 bir çocuk kitabında görmeyi beklemediğim derinlikte bir atmosfere sahip. Çocuk kitabı diyerek yaftalamak ya da basit olmak zorunda olduğuna dikkat çekmek gibi bir derdim yok. Lakin eserin distopya olarak kategorize edilebilecek yapısı, anlatım biçimi gerçekten etkileyici. Ortalıkta yetişkinlerin görünmediğini söylemiştim. Bunu şu şekilde çözmüşler; çocuklara aşırı hızlı bir şekilde yetişkinlere eş değer eğitimlere tabi tutarak. Çocuk bedenine sahip doktorlar görmek mümkün ve içi hala çocuk masumiyeti ile dolu. Şartlanma ve kalıba sokma dediğimiz şey işte tam olarak böyle bir şey.
Son zamanlarda kullanımımıza sunulan teknolojinin en çok dikkat gören kısmını sanal gerçeklik materyalleri oluşturuyor. Bunun gözlüğünü, kamerasını hatta kişiye özel stüdyo veri kullanım alanlarını her geçen gün farklı marka ve modellerle görmek mümkün. Mevcut yaşama daha farklı gözle bakmak mı yoksa dijital eğlence deneyimini daha farklı bir boyuta taşımak mı diyelim. Ne dersek diyelim, gelişiyor ve ilgi çekiyor. Kitapta adı geçen oyunda bu teknolojiye kendi bünyesinde yer veriyor. Kardeşlerin oyun esnasında bundan bahsettikleri, direk olarak deneyimledikleri dikkatlerden kaçmıyor. Az önce bahsettiğimiz atmosfer meselesine geri dönünce olağan bir durum olarak karşılıyoruz. Ne de olsa insanoğlu eğlence anlayışı için daha fazla hipnozu göze almayı çok da dert etmiyor. Telefon, tablet derken iş nerelere varıyor.
Çizimler Çok İyi
Esere dair teknik ayrıntılara girerek devam ediyorum. Evvela ülkemizde kuşe kağıt olarak basıldığını görüyoruz. Kesinlikle memnun olduğum bir durum. Zira barındırdığı çizimlere baktığım zaman kesinlikle alıştığımız saman kağıt ile olmaması gereken bir kitap. Çizimler demişken; özellikle karakter çizimlerine bayıldım. Ari başlı başına tam karakterine uygun olmuş. Hırpani, sorun çıkarma potansiyeli olan ama aynı zamanda korumacı abi tipi. Keza diğer karakterlerde çizimlerde hayat bulmuş. Mekan çizimleri de yine atmosfere uygun olarak canlı, yer yer soğuk ve kaba taslak biçimlerde ele alınmış. Kitabın çizgi roman olma potansiyeline sahip hikayesi bu çizgilerle bu alanda da başarılı olabilecek düzeyde.
Timo Parvela ve Bjoen Sortland’ın yazdığı ve Pasi Pitkanen’in çizimleri ile eşlik ettiği Kepler62, aslında her şey bilimkurgu okuru için güzel bir alternatif. Özellikle evreni, atmosferi ile büyükleri tavlamaya hazır. Can Yayınları etiketi ile raflarda olan eserin şimdilik iki cildi dilimize kazandırıldı.
Çocukça bilim ve kurgularda görüşmek üzere benden bu kadar…