Enginlik Serisi’ne Giriş – Leviathan Uyanıyor
-
Umut Çomak
- Kitap
- 26 Şubat 2016
Gözümde eksi olarak kalan bir diye şeyse yazarların duygu aktarırken yaşadığı zorluk. Duygu vermek bence bir kitapta olan en önemli şeydir. Karakteri, tipten öteye alır. Bir karakter yazarın kafasında tam değilse karakterin yaşadığı olayların getireceği duygular onda eksik kalır. İşte ben tam olarak bunu fark ettim. Kitapta genel olarak bir duygu eksikliği vardı. Yaşanılan o kadar trajedik olayda sadece ufak -gerçekten çok ufak- geçişlerin dışında o yaşanılan duruma gösterilen duygu epey azdı. Üzdün beni James S.A. Corey. Sanırım James S.A. Corey Enginlik serisinin her kitabında tasarladıkları gelecekten bir kısmı daha detaylı anlatmaya çalışıyor. Örneğin ilk kitap olan Leviathan Uyanıyor’da Kuşak hakkında çok daha fazla bilgiye sahip olurken, Mars ve Dünya hakkında gerek politik gerek sosyolojik açıdan bilgi yetersizliği var. Serinin ikinci kitabı olan Caliban’ın Savaşı’nın ilk sayfalarındaysa Mars hakkında hiç bilmediğimiz bilgilere de rastlıyoruz. Belki üçüncü kitapta da Dünya hakkında bilgiler edineceğiz.
Kitabın kurgusunı beğendiğimi söyleyebilirim. Özellikle kitabı yarıladıktan sonra heyecanlandığımı da belirteyim ama kitapta hoşuma giden diğer bir şeyse bol bol gönderme var. Gerek İncil’e gerek Don Kişot’a. Evet Don Kişot! Holden’ın kaptanlık yapıtığı geminin adı aynı zamanda Don Kişot’un da eşeğinin adı olan Rocinante.
Yukarıda da değindiğim gibi, kitap iki karakter arasında gidip geliyor. Bu iki karakteri ayrı ayrı incelemek daha doğru olur diye düşündüm.
Holden
Holden kitabın kilit karakteri konumunda. Holden’ın başından geçen her şey sadece çevresini değil, tüm güneş sistemini etkileyen bir karma içerisinde. Tabii Holden’ın aldığı kararlar da bu karmayı etkileyen en önemli faktörlerden bir tanesi. Ancak Holden çok düşünmeyen bir arkadaşımız, kitap boyunca duygularına yenik düşüyor ve cefasını da tüm güneş sistemi çekiyor. Ancak karakterin bu kadar duygusal olması bende yaratılan bir izlenim. Holden’ın fikirleri veya duyguları kitapta epey eksik bırakılmış. Adam kimi sevdi, nasıl sevdi veya neden nefret etti gibi birçok şeyi kitapta anlayamadım. Belki de o kısımları ben kaçırmışımdır. Azıcık minnet duy be adam!
Miller
Miller kitap boyunca ben en sevdiğim karakter. Gerek davranışları, cümleleri… Holden’da göremediğim o mantıksal davranışı Miller’da defalarca gördüm. Hatta kitabın sonuna doğru Miller daha da oturaklı ve düşünceli bir adam haline geliyor. Duygu deseniz duygu, duruş deseniz duruş.
Bir de Dizisi Var
Şu sıralar çoğunlukla gördüğümüz “iyi olan her şeyin dizisini yapalım” akımına Enginlik serisi de katılmış. Ancak yeni çıkan birçok uyarlamadan çok daha iyi olduğunu da söylemeliyim. Özellikle yukarıda değindiğim duygu ve karakterlerdeki eksiklikleri dizide göremiyoruz. Oyuncular hem kitapta işlenilenle aynı, hem de eksik kalan birçok noktayı kapatmışlar. Özellikle Holden’ın o eksik duyguları dizide tabir doğruysa cuk demiş oturmuş. Miller deseniz hayalimde canlanan Miller ile aynı neredeyse. Tabii bu da taktir edilesi bir şey. Dizi ile gözüme çarpan bir iki değişiklik var. Özellikle Erginlik serisinin ikinci kitabı olan Caliban’ın Savaşı’nda karşımıza çıkan bir karakter, dizinin ilk bölümünde karşımıza çıkıyor. Diziyle kitap kurgu olarak aynı ilerlese de (beni şaşırtan bazı değişiklikler de var) her zaman olduğu gibi dizide birçok güzel ayrıntı atlanılmış. Serinin ikinci kitabı olan Caliban’ın Savaşı’nın başlangıcını da diziye nasıl uyduracaklarını da merak ediyorum, keza birinci sezon, ilk kitabın yarısında bitmiş. Bitmiş diyorum, çünkü diziden sadece 3 bölüm izledim. Tüm seriyi okumadan da izlemeyeceğim sanırım.
Sizler de “diziyi hele bir izleyelim, kitabı okuruz” diyorsanız, yapmayın. İlk kitabı okuyun. Dizi ilk bölümünden gelecek kitaplara spoiler verme potansiyeline sahip gibi gözüktü bana. Eğer uzayda geçen hikayeleri seviyorsanız; Enginlik Serisi sizin için aranan kan olabilir.