Gariplikler Karnavalı’nda Bir Garip Dedektif Grubu – Doctor Who: Siluet
-
Gülçin Akturan
- Kitap
- 15 Ekim 2015
Doktor’un kendine has kıyafetinin hiç göze batmayacağı bir dönemde, Viktorya Dönemi Londra’sında, Doktor ve arkadaşlarıyla sizi merak içinde bırakacak bir cinayet serisinin peşine düşmeye ne dersiniz? Cevabınız “Evet!” ise o zaman Justin Richards’ın kaleminden çıkan şahane bir Doctor Who hikayesi olan Siluet’i hemen okumaya başlamalısınız.
Madam Vastra’nın bir tanıdığı olan Marlowe Hapworth, Madam Vastra’ya acil bir durumu haber vermek üzere mektup yazarken öldürülmüştür. Olayı tuhaf yapan ise odanın içeriden kilitli olması ve başka bir girişinin olmamasıdır. Aynı günler içinde huysuz -ya da ırkına göre gayet huylu mu demeliydim- Sontaran Strax’ın içki arkadaşı olan dövüşçü Rick Bellamy bir sokakta ölü bulunur. Hayli güçlü ve yapılı biri olan Rick’in cesedinde bir tuhaflık vardır. Boş bir kabuğa dönüşmüş olan Rick’in vücudundan sanki hayatıyla birlikte etleri de çekilmiştir. Madam Vastra, biricik arkadaşı Jenny’nin de yardımıyla Marlowe Hapworth’ün ölümünü araştırırken, Strax da tek arkadaşı olan Rick’in ölümünden sorumlu olanların peşine düşmüştür. Tam bu zamanlarda Clara ile gidecek yer üzerine mutabakata varmaya çalışan Doktor ise Londra üzerinde bir enerji sıçraması varlığını tespit eder. Clara’nın Kral Arthur’u görme isteğini bir kenara atan Doktor, TARDIS’in zaman ve mekan rotasını 19. yüzyıl sonu Londra’ya ayarlar. Birbirlerinden bağımsız şekilde ipuçlarının peşine düşen kahramanlarımızın hepsinin yolu, şehirde bulunan Gariplikler Karnavalı’nda kesişir.
- yüzyılın sonlarına doğru Viktorya Dönemi İngilteresi; hava oldukça soğuk ve sisli. Şehrin insanları her ne kadar kapalı havalara alışık olsa da havadaki sisi zihinlerine ulaşmadan atmanın yollarını aramıyor değiller. Bu iç karartıcı havadan kurtulmanın yollarından biri de şehirdeki Buz Panayırı ve onun biraz ötesindeki Gariplikler Karnavalı. Buz Panayırı’nda eğlenen ve hoşça vakit geçiren insanlar, günlerini biraz daha ilginç bir hatırayla tamamlamak için Gariplikler Karnavalı’na geçmektedir. Gariplikler Karnavalı’nda pek çok tuhaf şeyin yanında demirleri eliyle bükebilen güçlü bir genç, geleceğinizi küresinden gören bir kadın ve kağıtlara adeta can vermiş olan bir gölge oynatıcısı kız da vardır. Tüm gösterileri belirgin bir hoşnutsuzlukla takip eden Doktor’u bir tek gölge oyunu çadırındaki kız, yani Siluet etkileyebilmiştir. Siluet’in gösterisi sırasında kullandığı kuklaların ne ipleri vardır ne de onları nasıl bu denli canlı bir biçimde hareket ettirdiği bellidir. Diğer taraftan Doktor, Marlowe Hapworth’ün uğradığı en son gösterinin de Siluet’e ait olduğunu ve bu gösteri sonrasında telaşla evine döndüğünü öğrenmiştir.
Araştırmalarını Gariplikler Karnavalı ve Siluet etrafında yoğunlaştıran kahramanlarımız ipuçlarını toplamaya çalışırken kendilerini yanlarında oldukça rahat hissedecekleri arkadaşlarla da tanışırlar. Bir şekilde güvendikleri bu arkadaşları da onları zengin fabrikatör Orestes Milton’a yönlendirmektedir. Adeta her taşın altından çıkan Bay Milton’ın şehrin sessiz bölgesinde yer alan, sessiz fabrikasında neler döndüğünü anlamak yine Doktor ve arkadaşlarına kalmıştır.
Kitaba başladığım anda yine bitirmeden bırakamayacağımı ilk sayfaları geride bırakırken anlamıştım aslında. Doctor Who seven biri olmamın ötesinde, polisiye tarzında romanları da seviyor olmam nedeniyle kitabı bir oturuşta bitirdim. Bunda tabi ki yazarın güzel kurgusunun da etkisi var; bölümler peş peşe ilerlerken, kahramanların edindiği küçük bir bilgi kırıntısının sonucunun nereye bağlanacağını görmeden uyumamaya karar verdim ve bir baktım ki son sayfaya gelmişim. Betimlemeler o kadar güzel ki, kitabı bitirdiğimde güzel bir Doctor Who bölümü izlemişim hissini yaşadım. Özellikle benim gibi sezon başlamış olsa dahi hepsini bitince bir anda izleyenlerdenseniz spoilerdan uzak yaşamaya çalıştığınız şu günlerde Siluet küçük bir liman görevi görebilir. Doktor ve Clara’nın atışmaları ve çok sevdiğim karakterlerden biri olan Strax’ın kendi dünyasını bizimkine uydurmaya çalışması kitapta en eğlendiğim kısımlardı.
İthaki Yayınları’nın Türkçeye kazandırdığı Siluet, havaların soğumaya başladığı şu günlerde akşam yorgunluğunuzu alıp sizi Viktorya Dönemi Londrasına seyahate çıkaracak bir kitap. 12. Doktor’u bir de cinayet çözmeye çalışırken görmek nasıl diye merak ediyorsanuz Siluet’i hemen temin etmelisiniz. Şimdiden iyi okumalar diliyorum!