Gizem İçinde Gizem ve Bir de Sherlock: Dörtlerin İmzası

Ünlü dahi dedektifimiz Sherlock Holmes ve becerikli yardımcısı Dr. John Watson’ın orijinal maceralarını incelemeye devam ediyoruz! İlk Sehrlock hikayesi olan Kızıl Dosya’dan sonra ilginç öyküsü ve tabii ki muhteşem kurgusuyla sıra  Sir Arthur Conan Doyle’un 1890 yılında kaleme aldığı Dörtlerin İmzası’nda!

221B numaralı meşhur kapıyı bu kez çalan kişi babası 10 yıl önce ortadan kaybolmuş olan Mary Morstan’dır. 10 yıl önce ardında hiçbir iz bırakmadan kaybolan babasının ardından isimsiz paketlerde çok değerli inciler alan Bayan Morstan’ı Sherlock Holmes’e getirense kimden geldiğini bilmediği bir nottur. Bu not Bayan Morstan’ın bir haksızlığa uğradığını ve adaletin yerini bulması gerektiğini söylemektedir. Sherlock Holmes ve Dr. John Watson’la birlikte notun davet ettiği yere gitmesiyle 10 yıl önceki kaybın arkasındaki sır perdesinin aralanacağı düşüncesi, peşpeşe gelişen olaylar ve yeni bir gizem dalgasıyla iyice karmaşık bir hal alır.

Sir Arthur Conan Doyle

Sir Arthur Conan Doyle

Sherlock Holmes, 10 yıl önce yaşanmış ve ipuçlarının çoktan ortadan kalkmış olduğu bir vakanın bile peşine düşüşüyle neden Sherlock Holmes olduğunu kanıtlamış oluyor. Gizemli notun onları ulaştırdığı, Bayan Morstan’ın babasının Bombay Piyade Taburu’ndan dostu olan Binbaşı Sholto’nun oğlu, Bayan Morstan’ın hiç haberinin olmadığı bir hazineden ve babalarının arasındaki dostluğun hikayesinden bahsetmektedir. Ancak bu hikayede bile belli eksiklikler ve anlaşılamayan bazı noktalar vardır. Bu bilinmezlikler üzerine gidebilecek en yetkin isim olan Sherlock Holmes, bir anda ortaya çıkan olaylar dizisiyle birlikte kendini vakanın göbeğinde elinde birbirinden bağımsız gibi duran ipuçlarıyla bulur.

Sherlock’un bu öyküsünde Kızıl Dosya’dakinin aksine daha yüksek bir tempo ve olaylar arasında daha ilginç bir bağlantı bulunuyor. Sir Arthur Conan Doyle’un eserlerinde mevcut olan zamanlar arası geçişler ve geri dönüşler bu öyküde ayrıca önemli bir yer tutuyor. Nihayetinde 10 yıl önce ortadan kaybolan bir komutan ve onun kızından bile gizli olan geçmişi söz konusu olunca geri dönüşler kaçınılmaz oluyor.

dortlerin-imzasi

Dörtlerin İmzası’nda asıl dikkat çekici noktalardan biri de Kızıl Dosya’dakinin aksine Sherlock’un insanlaştırılması. “Bu da ne demek? Sherlock zaten insan!” diye düşünebilrsiniz ancak Kızıl Dosya’da Sherlock’un karakteri oluşturulurken yaratılan “makine gibi işleyen bir beyin ve ona sahip olan histen uzak vücut” bileşimi bu kitapta yerini insani yönü biraz daha gelişmiş ve hatta hatalar yapabilen bir ademoğluna bırakıyor. Bu yönüyle de Sherlock severlerin karakterin orijinal yaratım sürecindeki gelişimini gözlemleme imkanı vermesi nedeniyle mutlaka okuması gerektiğini düşündüğüm bir kitap.

Tamam ana kahramanımız Sherlock olabilir ama bir de Sherlock’un eli kolu olan Dr. John Watson var. Dörtlerin İmzası ayrıca Dr. John Watson’ın duygusal hayatına ilişkin de çok güzel detaylara sahip. Bayan Mary Morstan ile aralarında olan çekim ve Dr. Watson’ın kendi içindeki çelişkileri takip etmek de en az ana hikaye kadar heyecan verici oluyor.

Yüksek temposu ve gizem içinde bambaşka gizemler taşımasıyla Dörtlerin İmzası bir solukta okunacak güzel bir Sherlock Holmes romanı. Hem soluksuz okunabilecek bir polisiye macera hem de güzel karakter analizleri sunan bir kitap okuma ihtiyacınız varsa bu kitabı mutlaka edinmenizi öneririm.

Bu yazı, "İthaki Kütüphanesi" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar