Güzellik Sen Nelere Kadirsin-Dorian Gray’in Portresi
-
Zülfikar Yamaç
- Kitap
- 14 Aralık 2016
Kişiyi bağlı olduğu tüm toplumsal kurallar ve hayatında ilke edindiği tüm tecrübe ve bildiklerine sırt çevirme noktasına getirir. Şüphesiz bunda kişinin kibir ve kendini beğenmişlik gibi benlik özellikleri muazzam ölçüde rol oynar. Herkesin kendisine tanrısal bir güzelliğe sahip olduğunu söylüyor olması, örnek gösterilmesi vs. sebebiyle her bireyin içince bir nebzede olsa yaşamını sürdüren egonun hiç olmadığı kadar yükselmesine sebep olur. Muhakkak ki toplumun birey üzerindeki -kötü demek yerine olumsuz diyelim- ölçüsünü tutturamadığı etiketleme tutumu, etkisi kişiyi yanlış istek ve dileklerde bulunmaya yönlendirebilir. Burada da gerçekleşmesi mümkün olmayan bir yolla ‘ye gerçek olsaydı’ sorusunun cevabı verilmiş olur. Bireyin dış görünüş uğrunda neler kaybedebileceğine somut bir örnek Dorian Gray.
Hangi dönemden bahsediyor olursak olalım birçoğumuz ebedi güzellik ve gençliği istedik, istiyoruz. Başta kendisini tanrı ilan eden kral ve kraliçeler var tabi. Ancak anlaşılan sadece Dorian Gray’e verildiği bu armağan. Lakin armağanı verenin tanrı olduğu biraz şüpheli…
En başta da söylediğim üzere daha evvelinde şairlik ve oyun yazarlığı yapmış Oscar Wilde’ın bu tek romanı barındırdığı diyaloglar itibari ile beni benden aldı. Her bir konuşma şairane bir tını ile başlıyor, her bir tartışma buna uygun olan şekilde ateşli ve hararetli geçiyor. Anlatılan kurguya cuk oturmuş anlatımı sayesinde hiçbir bölümünden sıkılmadan aynı heves ve heyecanla okudum diyebilirim.
Klasik bir eser olması münasebetiyle daha evvel birçok yayınevi piyasaya sürdü kitabı. Ancak İthaki Yayınları farkını kitabın başında ve sonunda ortaya koyuyor. G. K. Chesterton’un Bernard Shaw ve Oscar Wilde’ı konu alan sunumu ile başlayan kitap James Gifford’un kesinlikle okunması gerektiğini düşündüğüm sonsözü ile noktalanıyor. Çeviri anlamında da herhangi bir tutarsızlık, kopmanın olmadığı kitabın kapak kısmı da çok şık duruyor ayrıca.