Hari Seldon’u Aşan Bir Tehlike: Vakıf ve İmparatorluk

Isaac Asimov adlı dehanın evvela bilimkurgu akabinde ise tüm dünya yazınına armağan ettiği Vakıf serisinin ikinci kitabı hakkında konuşmaya geldim. İlk kitapta daha ziyada hikaye biçimindeanlatılan olay örgüsü bu ciltle birlikte bütünlük yakalıyor ve Hari Seldon’un insanlığı kurtarma, refaha ulaştırma planları çok daha rahat takip edilebilir hale geliyor.

Önceki yazılarımda sanırım bahsetmiştim; kronolojik sıra her türlü okuma ve izleme olayının şahsen en makul takip etme ya da konuya dahil olma yöntemidir. Olayların sırası istediği şekilde gitsin. İster ilk yazılan/basılan kitap hikayenin en sonunu isterse de asıl konudan alakasız bir yeri anlatıyor olsun. Şahsi fikrim asıl dikkate alınması gerekenin yazarın bunları ne zaman ve neler düşünerek yazmış olduğu yönünde. Zira hikayenin ortaya çıkışını yakalamak, yazarın üretirken neleri hesaba kattığına kafa yorarak okumak en uygun yöntem oluyor. Star Wars izleme ve Dune okuma sırası örneklerini vermek mümkün.Daha evvel bahsetmediysemde şimdi yazmış oldum. Konuyu dağıtma riski yüksek bir giriş oldu. Konuya dalıyorum.

Ciddiye Alınan bir Vakıf

Kitabın ilk sayfaları direkt olarak buna işaret ediyor. Galaksinin yönetimini elinde bulunduran ve gittikçe daha fazla çöküşe sürüklenen Galaktik İmparatorluk Vakıf’a olası bir tehlike gözüyle bakmaya başlıyor. Kuruluş amacı gereği insanlığın sahip olduğu tüm bilgi ve teknolojiyi bünyesinde barındıran Vakıf, dini yönünü de kullanarak galakside hakimiyetini ve otoritesini kuvvetlendirmeye devam ediyor. Asıl önemli farkı teknoloji -özellikle askeri alanda- yakalamış durumda olan bir kuruluş. Öyle ki diğer gezegenlerde nükleer gücün bu denli pratik ve aynı şekilde şahsi kullanım için esnetildiği görülmüş şey değil. Bunun ancak sihir ya da büyüyle mümkün olduğu düşünülür. Ancak bu ilerlemenin yani Vakıf’ın büyümesinin imparatorluk için görülmemiş bir tehlike olduğunu fark eden birisi harekete geçmeye karar verir.

Isaac Asimov

Bu dediğimiz ilk kitapta okuduklarımızdan yaklaşık üç yüz yıl sonrası. İmparatorluk ordusunun en yetkin generallerinden, cesur ve görevine bağlılığı ile tanınan Bel Riose emrindeki savaş gemileri ile Terminus gezegenin kapısına dayanır. Öncesinde edindiği bilgiler sağolsun düşmanını tanır ya da tanıdığını düşünür. Çünkü işler hiç beklemediği bir şekilde gelişir. Zira Vakıf devamlılığını doğrudan Hari Seldon’un psikotarih biliminden alır.

Öngörü Her Şeydir

Hari Seldon zihnindeki planları harekete geçirirken olması muhtemel her şeyi hesaplarına dahil eder. İnsanlığın başına gelebilecek her türlü felakette bu hesaplarda yerini alır. Ölümü, onun Vakıf için bir şeyler yapmasına engel değildir. İşe yararlılığını insan toplumlarının hareket etme biçimlerinden alan psikotarih onun sayesinde Vakıf’ı hiç bir zaman yüz üstü bırakmaz. Ta ki  Katır’a kadar.

İnsanlar söz konusu olduğunda adeta saat gibi çalışan bu bilim dalı “insan” faktörü aşıldığında işlevselliğini yitirir. Katır tam da böyle birisi olarak ortaya çıkar. Galakside şimdiye kadar var olmuş en büyük tehlike olarak gözünü Vakıf topraklarına diker. İnsanlık çaresizlik içinde kurtuluşu aramaya koyulur…

Daha fazla konuyu anlatmak spoiler olacağından burada duruyorum. Okuyunca ne demek istediğimi anlayacaksınız.

Aslolan Vakıf’tır

Vakıf oluşumu, organizasyonu ya da devletini ve ortaya çıkışı olan psikotarihin dayanaklarını daha iyi anlamak açısından ikinci kitapta bir çok anektod verilmiş. Özellikle imparatorluk generali Bel Riose’un yer aldığı sahnelerde anlatıcı olan tanrı farklı karakterlerin ağzından psikotarihi ve işleyişini dırsat buldukça okura aktarıyor. Hikayenin temellerinin anlaşılması için bu durumun değil bir iki kitap serinin tümüne yayılması dahi olanaklar dahilinde. Zira sıfırdan yaratılan bir evren, yönetim modeli/modelleri ile karşı karşıyayız. Bildiklerimizin kurguyu kavramak için yeterli olmayacağı aşikar. Asimiov’un kendi modeli için psikotarihi kullandığını görüyoruz. Nasıl ki Dune serisinde Frank Herbert melanj ya da Ann Lackie kitaplarındaki gibi askeri teknoloji ana etmense burada da psikotarih kilit nokta. Burada da bilgi ve öngörü bu bilim dalı ile adeta evreni ayakta tutuyor.

Bu durumu bilimin ışığında toplumlar için gelecek inşaa etmek olarak görüyorum. Derdim toplumsal mesaj vermek değil ancak insanlık olarak bunu, hepimizi ama hepimizi kapsayan bir imparatorluğun çöküşünden sonra refaha ulaşmak için kullanıyor oluşumu dikkat çekici. Nasıl ki o imparatorluk yine bilim ile kuruldu kurtuluşu yine pozitif bilim kaynaklı. Dikkati çeken şeyse sonunun cehalete ve her alanda yozlaşmaya meyleden yönetim erkleri sebebi ile olması…

Kimse Mükemmel Değildir

Oldu şimdi böyle bir başlık dediğimi duyuyorum. Ama istediğimde böyle bir başlıktı. Bu kitabın kırılma noktası mükemmel yönetim diye bir şeyin olamayacağına -bir önceki paragrafa devam niteliğinde- yaptığı vurgudan ileri geliyor. Bu şu demek; Vakıf ilminin sınırları aşıldığı anda insanlık için umut kalmamış olacak. Nitekim öyle de oluyor.

Psikotarih için sık sık bir nevi toplum bilimi, insanların bir araya gelerek oluşturdukları kalabalıkların, toplulukların olası hareketlerini veri olarak kullanıyor demiştik. Tek tek bireyleri dikkate almasının pratikte mümkün olmayışı -tüm imparatorluk nüfusunun tahmin edilmesi olası değil- ve mantıksız oluşu en bütük etken. Bu nedenle anahatları, yaşayış biçimleri bilinen topluluklar hesaplanıp olası geleceklere dair fikir vermekte kullanılıyor. Bu durumda bir kişi tüm sistemin işleyişine müdehale edecek karakteri sergilemesi beklenir ki Vakıf kırmızı alarm versin. Bu kişinin Katır olduğunu okuyoruz. Hesaplamalara dahil edilemeyecek kapasitede olması onu Seldon Krizleri kapsamının dışına taşıyor. Yazar burada kendi yarattığı evrenin zayıf noktasına saldırıyor. Okuru olabilecek en sıkıntılı pozisyona kendisi götürerek dikkati bu noktaya çekiyor. Çözümüde akabinde altın tepside önümüze sunuyor.

Uzaya gönderilen Tesla’nın içinde Asimov’un kitapları olduğunu biliyor muydunuz?

İkinci Vakıf… İlk kitapta adı iki ya da üç kez geçen, nerede olduğu dahi bilinmeyen bir diğer Seldon meyvesi. Hakkında sıfır bilgi ve yüzde yüz gizem olam oluşumun asıl ana karakter olduğunu hissediyoruz. Devam kitabının adının bile direkt aynı olduğu organizasyon Asimov evreninin ne derece geniş olduğunu göstergesi. Galaktik boyutta cereyan eden iktidar mücadelesinde yeni bir aktör. Okuyup göreceğiz.

Vakıf ve İmparatorluk’dan Başka Diğer Şeyler

Böyle bir kitapta karakterlerden bahsetmek gibi bir planım yoktu. Zira eserin ana karakteri hala Hari Seldon. Kurgunun kendisi ve planları üzerinden devam ettiği bilimadamımız işleyişe öldükten sonra bile müdehale ediyor. Ancak Katır işleri bir hayli tersine çevirdi. Okuduğumuz kitaplarda -ya da izlediğimiz filmlerde- kötü adamlar genelde en çok sevilen, empati kurulan tiplemeler oluyor. Kaplan Kaplan’daki Gully Foyle’u hatırlamayan var mı. Ya da Ejderha Mızrağı dediğim zaman akıllara ilk gelen isim olan Raistlin Majere. İşi makinelere dökecek olursak da HAL 9000. Bu liste uzar gider.

Vakıf serisinde de karşımıza Katır adında kim olduğu bilinmeyen ancak tüm insanlık için tehdit olmayı başarmış birisi çıkıyor. Tek bildiğimiz onun normal bir insan olmadığı, savaşmasına dahi gerek kalmadan kitlelere diz çöktürebildiği. Ana hatları itibari ile oldukça zeki ve işini kaba kuvvete en son ihtiyaç duyacak şekilde hallettiğini görüyoruz. Okuyunca bu söylediklerimin tam karşılığı ve daha fazlası olduğunu göreceğiniz adamımız bu seride şimdilik yer alan en ciddi tehlike olmuş durumda.

İthaki Yayınları Vakıf serisini ikinci defa yayınlıyor ve ilk seferkinden çok daha güzel bir baskı ile piyasaya sürdüklerini söylemek isterim. Hem boyut hem görüntü hemde çeviri noktasında bu sürüm gayet başarılı olmuş.

Asimov dehasının armağanı ve şimdiye kadar yazılmış en iyi bilimkurgu serilerinden birisi Vakıf ve İnparatorluk ile ikinci istasyona gelmiş durumda. Devamında işlerin daha da ilgi çekici olacağını söylemekten mutluluk duyarım…

Bu yazı, "İthaki Kütüphanesi" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar