Her Şeyin Başlangıcında Ne Vardı Merak Edenlere: Kahramanın Sonsuz Yolculuğu

Her türden edebi anlatı içerisinde okuduğumuz, tanıştığımız, karşılaştığımız kahraman/kahramanların nereden ve hangi zamandan ilham alındığı söz konusu okumalarda akıllara takılan bir soru olarak hep var oldu. En azından sürekli birbirinden alıntılanmıș gibi duran karakterlerin kökenini merak etmişimdir. Sürekli bir diğerini çağrıştıran, benzeyen ve benzemeyen onlarca karakterin hikayesinin esasen çok çok eskilere dayandığı elbet tahmin edilebilir. Ancak ne kadar eskiye ve nereye dayanıyor? Bu yazıda buna cevap olabilecek bir kitaptan bahsedeceğim. Kahramanın Sonsuz Yolculuğu…

İsmi bile ilgi çekici diyebileceğiniz kitabın bir de içini görseniz. Nasıl bir kitap olduğuyla ilgili okumadan bir fikir sahibi olmanızı sağamak için yazardan biraz bahsetmek istiyorum. Akademik çalışmalarını mit ve mitlerin kültürler üzerindeki etkileri üzerinde yoğunlaştıran yazarın konuşacağımız kitabı bu alanda bir klasik olarak lanse ediliyor. Zira yayınlanmış onca kitabının merkezinde psikanaliz ve toplumsal etkilenmenin söz konusu mitler üzerindeki etkilerini ele almış. Ölümünden sonra kurulan vakıf yarım kalan notları, makaleleri üzerinde çalışmalarına devam ediyor. Bundandır ki Joseph Campbell adı geçince saygı duruşuna geçesim gelir.

Giriş bölümünü böylece bitirip içerikten bahsetmeye başlıyorum.

Rüya Gibi, Ciddiyim

Kitabın Monomit adlı ilk bölümüne yazar, mit ve rüya kavramlarını ele alarak, karşılaştırarak başlıyor. İki terimin aslında birbirinin aynısı olduğu ve birbirini beslediğini söz ediyor. Rüya, kişinin ruhsal durumunu analiz etmek için psikanalizin başvurduğu temel yöntemlerden bir tanesi. Kişinin bilincinin arka odalarında neler olduğunu, yaşanmış olayların nasıl yansımalar ile zihinde yer aldığını, sebep-sonuç ilişkilerini tahlil edebilmek için rüya kaçınılmaz olarak ele alınması gereken bir alan.

Psikanaliz denince akla gelen yegane isimlerden Freud ve Jung’un rüya yorumları ve tahlilleri üzerinden hareket ediyor yazarımız. Mit kavramının aslında kişiselden çıkıp topluma yayılan bir rüya olduğunu, yüklenen yorum ve anlamların bilinçaltında bu şekilde yansımalara sebep olduğunu ele alıyor. Yalnız burada toplumun aynı rüyayı görmesinden bahsediyoruz. Olayları yorumlama konusunda ellerinde olan tek şey hayal güçleri ve korkuları olan kitleler ve toplumlar var elimizde. Joseph Campbell, rüya kişiselleşmiş mit, mit kişiselleşmiş rüyadır diyerek çok güzel bir çıkarım yapıyor. Okuduğumuz eserlerde bahsedilen tanrı, ilahi güçler, kıyamet senaryoları vs. toplumların barındırdığı ve paylaştığı çeşitli “rüyalardan” besleniyor. Tolkien’in yarattığı evrenin İskandinav mitolojisinden beslendiğini biliyoruz. Nasıl ki yeni dönem fantazya yazını kendisine Orta Dünyayı ilham alıyorsa bununda bir öncülü mutlaka olacaktı.

Yazar Joseph Campbell

Bölümün devamında ele alınan Minotaurus örneğine yazarın bakış açısından burada yer vermek istiyorum. Söz konusu mit içerisinde kahraman düşmanı olan canavarı öldürerek erdemini ve cesaretini ortaya koyar. Ancak aslında miti yaratan erdem değil, yapılan erdemsizlikten başkası değil. Canavarı canavar yapan ve kahramanın doğmasına zemin hazırlayan Girit kraliçesi Pasiphae’den başkası değildir. Bu genelde görmezden geldiğimiz ya da dikkate almak istemediğimiz kısım oluyor. Herkes kahramanı görmeye çalışıyorum, esas oğlan/kız kimse onun tarafında olmak istiyor. Okur olarak kazananın yanında olmak makul geliyor kulağa. Ama madalyonun diğer yüzü daha değerli.

Yolculuk Var

Kitabın özellikle fantazya edebiyatı okumayı sevenler tarafından ekstra bir özenle okunması gerektiğini düşündüğüm ikinci bölümü Kahramanın Macerası adlı bölümde sıra. Kitabı okuyan herkes Bilbo Baggins’in cücelere nasılda isteksizce katıldığını, herhangi bir yolculuğun aklından bile geçmediğini bilir. Kimyasına ters olan bu eylem içinde kendini bulan kahramanımız, macerasını tamamlar ve evine döner. Yolculuk nasıl başladı, neler oldu vs. bunun tahlili için Kahramanın Sonsuz Yolculuğu biçilmiş kaftan.

Konu edilen maceranın aşamaları, kimlerle karşılaşılıp hangi tempoda geçtiği gibi yığınla aşama mitolojik dipnotlar eşliğinde ele alınıyor. Örneğin Herkül’ün On İki Görevi ne gerekçe ile başladı ve nasıl devam etti. Mitolojiyi psikanaliz penceresinden ele alan bir yazarın olayların gelişme şeklinde bilinç dışının ne kadar etken olduğu Herkül’ün görevini çok daha iyi anlamamızı sağlıyor. Bununla beraber aşama aşama gelişen macera olgusunda belli başlı kimliklerden söz ediyor yazar. Misal baştan çıkarıcı olarak kadın kimliği için aklıma gelen ilk isim Ejderha Mızrağı serisinden Kitiara geliyor. Tanis’in arkadaşlarına ihanet etmesi için onu ayarttığını ve olayların istenmeyen yönde gelişmesi için elinden geleni yaptığını okumuştuk.

George Lucas’ın Campbell’den çok etkilendiği birçok defa belirtilir.

Bölüm bu ve benzer belli başlı bir kaç başlık altında kahramanın doğuşundan yolculuğunun bitişine kadarki adımları tek tek ele alıyor. Dikkatle okunması için ikinci kez uyarıyorum.

Zira bu bölüm kitabın iskeletini oluşturuyor. Maceraya gidiş gibi dönüş de ele alınıyor ve akabinde kahramanın evrimleşme sürecine geçiyor yazar. Farklı mevki ve kimlikler halinde görüyoruz kahramanızımızı. Tanrı olarak da yeniden doğabildiği gibi bir aziz olduğunu da görüyoruz. Yönetici, kral olabildiğini  -Yüzüklerin Efendisi serisi Aragorn misal- okuduğumuz kahramanın yolculuğu kendisi için sonlu olabilir. Ancak dünyadaki tüm mitler ve toplumsal yapılar ne kadar farklı olursa olsun, hepimiz için sonsuz olacağı kesin…

Sona Gelirken

Joseph Campbell kesinlikle ama kesinlikle okunmadan geçilmeyecek bir yazar. İster psikanaliz incelemesi olarak okuyun ister edebiyat alanında çalışmalar yapıyor olun isterseniz de keyif amaçlı okuyun. Yazarın bu eseri, her okuyucuya bir şeyler vermeyi vaat ediyor. Benim için bir başucu kitabı olma statüsünü çoktan kazandı ki bence ben onu kazanarak kendime bir iyilik yapmış oldum. Genellikle kurgu okumaları yaptığımdan açıkçası ele aldığı konular ve vardığı sonuçlar benim için altın değerinde.

Elimden geldiği kadar daha fazla okumak ve daha iyi eleştirebilmek için çaba göstermeye çalışıyorum. Okuduklarım hakkında daha sağlıklı yorumlarda bulunabilmek asıl amacım. Ve Kahramanın Sonsuz Yolculuğu benim için sürekli sayfalarını karıştıracağım bir eser, orası kesin.

Baskı problemi bulunan hatta direk olarak neredeyse bulunamaz kategorisine giren kitabı tekrar basıp piyasada var olmasını sağlayan İthaki Yayınları açıkçası altın vuruş yaptı resmen. Sadece kurgu kitap basmadıklarının altını da böylece güzelce çizmiş oldular. Cidden, özellikle beyaz kapakla özdeşleştirdikleri kuram kitapları serisi oldukça başarılı.

Son olarak bitirirken konuştuğumuz konuda faydalı olacak bir başka kitap adı vermek isterim. Otto Rank’ın kaleme aldığı Kahramanın Doğuş Miti kitabı kesinlikle kahraman okumaları yapmak isteyenler için ikinci bir alternatif olacaktır.

Bu yazı, "İthaki Kütüphanesi" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar