Hüseyin Rahmi Gürpınar ve Türk Alt Kültürü Üzerindeki Olası Etkileri

Hikayenin bundan sonrası, Muhsine’nin koca köşkü temizlemeye ve geceleri “perilerin” bağırış çağırışlarına alışmaya çalışmasıyla geçer. Özellikle ilk gecenin anlatılışı harikadır; her tarafı gıcırdayan eski konağın çeşitli yerlerinden gelen sesler, koşuşmalar, böğürtüler gerçekten orada olduğunuzu hissettirir. Hüseyin Rahmi’nin en güçlü kullandığı silahı, mekandır. Öyle mekan tasarımını herkes yapamaz. Avrupa’daki bilmem neredeki tepeye konuşlanmış şato değil, babaannenizin evi gibidir, ama içi bilmece doludur. Her sabah olduğunda, Muhsine’yle birlikte rahatlarsınız. Temizlediği odalardan birinde tekerlemeler söyleyen bir kadının sesini duyup dinlediğinde, onunla birlikte heyecanlanırsınız. Muhsine, genç ve onu buradan kurtarmaya söz veren Hasan’la tanıştığında, Hüseyin Rahmi aşık olan bir kadının duygularını öyle ustalıkla anlatır ki, kendinizi kaptırmadan edemezsiniz.

Gulyabani'nin 2010'da Everest Yayınları'ndan çıkan çizgi romanından, çizimler Oğuz Demir'e ait.

Gulyabani’nin 2010’da Everest Yayınları’ndan çıkan çizgi romanından, çizimler Oğuz Demir’e ait.

Gulyabani’yi okuyana dek, Türk edebiyatına dair aklımda yer etmiş en korkunç sahne, Çalıkuşu’ndaki Hatice Hanım’ın boş, ahşap okul binasında kendinden geçmiş bir şekilde Esma tesbihi çekmesiydi. Gulyabani’den sonra, bu değişti ve Dirilen İskelet’i de okumamdan sonra, benim için Türk korku yazını denince akla gelen favori isim, Hüseyin Rahmi oldu.

Peki Gulyabani neden bir korku romanı olarak algılanmamıştır? Çünkü doğa üstü varlıklar yoktur. Karakterler, doğa üstü canavarlar tarafından trajik şekilde öldürülmezler. Tersine, insanın en büyük düşmanının insan ve hurafelerle dolu kafalar olduğu çok eğlenceli bir biçimde yüzümüze vurulur. Sırf bu toplum eleştirisi yüzünden, sığ görüşlü edebiyat öğretmenlerimiz bu ustalıklı yazılmış hikayeyi, sanki Scooby Doo’nun 1900’lerde tesadüfen yazılmış bir atasıymış gibi   “eğlencelik” olarak değerlendirirler. Oysa her duyguyu ustalıkla verebilen ve okuruna yaşatabilen bir adam olduğu için, bence Hüseyin Rahmi’nin yeteneği dünya çapındadır.

Peki romana adını veren Gulyabani nedir? Aslı Arapça bir sözcük olan Gûl-i Beyabani’dir. Gûl, Arapça’da dişi cin anlamına gelmektedir. İngilizce’deki “ghoul” sözcüğü de bundan türemiştir. İslamiyet’in gelişiyle birlikte Türk ve arap mitolojileri karma karışık olduğu için, genelde çok güzel bir kadın şeklinde tasvir edilen Gûl, Anadolu’ya özgü bir figür olan Ahû Baba’yla birleşmiştir. Romanda da Gulyabani civarı inleterek köşkün bahçesine girdiğinde, ona “Ahû Baba, Tuba baba” diye seslenirler. Peki Ahû Baba nedir? Ne yazık ki bu konuda şimdiye kadar Hüseyin Rahmi’den başka kaynak bulamadım. Ahû Baba, TDK sözlüğünde “sevimli yaşlı adam” diye geçiyor ki, romanda “Kahpeler! Size dersinizi vermeye geldim!” diye bağıran, ya da köşkün hanımefendisine “Sen gerçi kart bir maryasın, (argo, çiğ anlamı dişi koyun diyelim) ama etin düzgün kekiklenirse yenebilir,” diyen Gulyabani’nin pek sevimli olmadığı aşikar.

(Yakın zamanda bu konuyu araştıran yazarlarımızdan Fasih Sayın‘ın fikri, Gulyabani’yi kızdırmamak için Ahû Baba dendiği. Tıpkı perilere”İyi sıhhatte olsunlar,” demeleri gibi.)

Şu sahne külttür işte...

Şu sahne külttür işte… Ama keşke Adile Naşit Ruşen Abla’yı oynuyor olsaydı da, tam olsaydı.

Gulyabani filme de uyarlanmıştır, daha doğrusu, maalesef uyarlanmış gibi yapılmıştır. Ertem Eğilmez’in yönettiği, çocukluğumuza ait güzel günlerde kalmış filmi Süt Kardeşler’i hatırlarsınız. Eski Türk filmlerine laf edersem beni topa tutacak bir kitle olduğunun farkındayım, ama sapla samanı karıştırmamak gerek. Şener Şen, Kemal Sunal, Ayşen Gruda, Adile Naşit gibi oyuncularımızı ben de çok severim, hatta filmi de severim. Ama bu, kötü bir uyarlama olduğu gerçeğini değiştirmez! Üzgünüm ama artık birinin söylemesi gerekiyor: Nice güzel romanımızı, aslıyla alakası olmayan, bir şablondan çıkma senaryolar ve sırf sevilen oyuncuların personasına yüklenen berbat uyarlamalarla heba ettik ve bunların başında Rıfat Ilgaz’ın Hababam Sınıfı gelir. Belki onun hakkında da bir ara yazarım.

Yorumlar