İkircikli Bir Ütopya: Mülksüzler
-
Özge Nur Küskün
- Kitap
- 5 Nisan 2015
“Vermediğiniz şeyi alamazsınız, kendinizi vermeniz gerekir. Devrimi satın alamazsınız. Devrimi yapamazsınız. Devrim olabilirsiniz ancak…”
Tau Ceti yıldız sisteminin Anarres gezegeninde Kuzeybatışı bölgesinde doğan fizikçi / isyancı Shevek, kendisine yabancı bir gezegende, kısmen kendisi gibi olan bir topluluk arasında, helikopterlerin gürültüsü eşliğinde bunları söylüyor. “Devrim olabilirsiniz ancak…”
Bilimkurgunun efsane ismi, Amerikalı yazar Ursula Kroeber Le Guin, 1974 yılında yazdığı Mülksüzler (TheDispossessed) adlı eserinde “ikircikli bir ütopyayı” ele alıyor. Roman, gerek yazarının muazzam hayal gücü, antropoloji bilgisi ve keskin zekâsıyla kaleminin gücüne dayanarak ortaya koyduğu en önemli eser olarak, gerekse kapitalizmin en önemli eleştirilerinden biri olarak günümüze dek popülerliğini sürdürmüştür. Mülksüzler, 1975 senesinde en önemli bilimkurgu ödüllerinden olan Hugo ve Nebula ödüllerinin ikisini de alarak başarısını ortaya koymuştur. Özellikle eserin, çoğunluğunu Amerikan muhafazakârlarının oluşturduğu Nebula ödülünü böyle bir eserle almış olması hayli ilginç ve takdire şayandır.
Roman, Anarres ve Urras ismindeki ikiz gezegenleri ve birbirlerinin etrafında dönen, bir anlamda birbirlerinin Ay’ı ve Dünya’sı olan bu ikili sistemin toplumsal yapılarını ve kendilerine Odocu diyen bir grup insanı konu ediniyor. Le Guin, eserlerindeki isimlendirmelerin hepsinde olduğu gibi, Mülksüzler’de de bu ikiz gezegenleri isimlendirirken, bir anlamda sosyal yapılarına dikkat çekmek istemiş. Bahsi geçen dünyalardan birinde anarşist, diğerindeyse kapitalist ve totaliter bir rejim hüküm sürmektedir. Bu bağlamda, dünyalardan anarşist olanı “Anarres”in adı bir yandan anarşiyi çağrıştırmakta, bir yandan da “şeyleri” yani mal ve mülkleri olmayan anlamına gelmektedir (Latince’de res sözcüğü şey, nesne anlamına gelmektedir). Kapitalist ve devletçi bir yapının egemen olduğu “Urras” ise öncelikle ABD ve SSCB’nin İngilizce kısaltmalarından (USA ve USSR) devşirilmiştir ve Ur- ön takısı ise Almanca’da ilk, kaynak, başlangıç anlamlarına gelmektedir. Zira Urras romanda, Anarres’e giden göçmenlerin ana yurdu olan gezegen, ilk dünya olarak geçmektedir.
Romanın “ikircikli bir ütopya” olarak adlandırılmasının en önemli nedeni, roman boyunca kendini gösteren ikiliklerdir. Yazar anarşist ve arşist, iyi ve kötü, etik ve etik olmayan gibi birçok kavramı ve bu kavramın temsilcilerini, yaratmış olduğu ikili sistemde yan yana koyar. Roman ikiz gezegenlerdeki birbirinin zıttı toplumsal yapıları anlatır, ancak bunları birer ütopya olarak idealize etmez. İklimsel ve coğrafi anlamda oldukça elverişsiz bir yapısı olan Anarres gezegeninde yaşam oldukça zordur. Bu gezegene Urras gezegeninden yapılan Göç’le gelen insanlar, kendilerinden kuşaklarca önce yaşamış düşünür Odo’nun felsefesini benimseyerek, anarşist bir düzen içinde intizamlı fakat katı bir yaşam biçimi sürmektedirler. Temel gıda maddeleri, kurak gezegende bolca bulunan Holum bitkisidir ve kendilerine verilen tayınlarla yetinmek, yatakhanelerde ve yemekhanelerde birlikte yaşam sürmek, kendilerine atanan görevleri yapmak kısacası komün yaşam tarzını benimsemek zorundadırlar.