İkizlerin Sınavı: Tüm Dünyanın Kaderi Zamanla Yarışıyor

Üçleme dediğin normal bir şekilde üçünü kitapta sona erer. Zamanda üç yüz yıl kadar gerilere gittiğimiz İkizlerin Zamanı, can alıcı kararların verildiği, birçoklarının canını yitirdiği İkizlerin Savaşı. Şimdi de sıra her şeyin nihayete ereceği, dünya üzerinde ya ölümün kol gezeceği ya da yaşamın devam edeceği İkizlerin Sınavı’nda. Gelmiş geçmiş en kudretli büyücü olmak adına hayatını ortaya koyan Raistlin ve onu durdurmak için ölümü bile göze alan ikizi Caramon’un etrafında zamanın ve mekanın sınırlarının ötesine geçtiğimiz seri bu vesile ile sona eriyor.

Giriş taksimini uzatmak gibi bir niyetim yok ancak şunu da söylemek istiyorum; Efsaneler üçlemesi yani son yazısını yazdığımız bu seri ilk seriden daha çok beğenimi kazandı. İyi dileklerimi en başa yazmak adetim değil ama bu seri için böyle oldu. Neyse, uzatmadan hikayeye geçelim.

Dünyanın Sonu

İlk kitap bizi 300 yıl geriye afetin olduğu zaman götürmüş ve böylece Raistlin’in güç arayışının ulaşabileceği sınırlara -yapabileceklerine- tanık olmuştuk. Devam eden kitapta ise tüm dünyanın sonuna getirebilecek seviyede kritik olayların fitili ateşlenmiş, her şey pamuk ipliğine bağlı bir vaziyette kalmıştı. Zira başarının mutluluk getirmeyeceği yerler vardır…

İkinci kitabın sonunda Caramon ve Tasslehoff yaşadıkları zamana geri dönebilmek için ellerindeki büyülü aleti kullandıklarını okumuştuk. Ancak tam da o sırada bir şeyler hiç olmadığı kadar ters gittiğini görmüştük. Üçüncü kitap tam da buradan sonrasını devralıyor. Aletin çalışması sırasında aktif olan Raistlin’in büyüsü zamanın akışında dengesizliğe sebep olur. Öyle ki ikili her şeyin, bütün dünyanın yok olduğu bir zaman giderler. Dünyanın başına ne geldiğini, tüm bunlara neyin sebep olduğunu öğrenmeye çalışırlarken cevabı çok geçmeden bulurlar. Tüm canlı hayatının yok olduğu, hiç dinmeyecek fırtınaların hüküm sürdüğü, etrafın çürüyen cesetlerle kaplı olduğu bu dünyaya sebep olan şey ise bir çeşit başarı. Aynen öyle. Bütün bir insan ömrü boyunca çalışıp, elde edilen bir ‘başarının’ dünyayı bu hale getireceği kimsenin aklına gelmezdi. Hatta kazananın bile.

Tüm hayatını bunun için harcayan Raistlin’in bile bu kadarını tahmin edemezdi. Bir insan olarak kalkışabileceği en “küstah” harekete girişen büyücü bunda başarılı olacaktır. Ancak bu her şeyin daha iyi olacağı anlamına gelmez. Madalyonun diğer yüzü baktığımızda dünyayı bekleyen tek şey kaos ve ölüm olacaktır. Yanlış bir zaman yolculuğuna çıkan ve nihai gerçeklerle karşılaşan Caramon ve Tas çok geç olmadan harekete geçmek zorundadır. Bulabilecekleri tüm yardıma hayatları pahasına ihtiyacı olan ikilinin gerçek anlamda zamanla yarışmaları gerekir. Zira cehennemdeki savaş her an biraz daha kızışıyor…

Tüm Krynn dünyası daha önce bu çapta bir tehdit ile karşı karşıya kalmamı, zaman hiç bir zaman bu kadar acımasız olmamıştı…

Tanrı Olabilmek Adına

Efsaneler Serisi benim için tam da bu sebeple efsane oldu. Karakterin/karakterlerin hedefi. Gözünü tanrı olmaya dikmiş bir karakter okumak, verdiği hem fiziki hem psikolojik mücadeleye tanık olmak gerçekten çok keyifli oldu. Diğer yandan onu durdurmak için verilen mücadele resmen pasta kremasının üstündeki vişne gibiydi. Daha önceki yazılarda söylemiştim ilk üçlemeden daha çok sevdim bu seriyi. Sebebi de Raistlin’den başkası değil. Bir karakter yaratmak diyorsak son derece başarılı bir iş çıkartılmış.

İlk iki kitaba nazaran daha az hacme sahipti İkizlerin Sınavı. Bu durum olayların -kompoziyon misali serim, düğüm, çözüm olayı- sona ermesinden kaynaklanıyor sanırım. Ama yine de olayların çok hızlı cereyan ettiği hissi var ki olumsuz bir etki bırakıyor. Okur olarak daha detaylı anlatım, daha uzun soluklu bir son beklerdim. Sonuç itibari ile bir seriyi okumayı bitiriyoruz ve kafada ne kadar az soru işareti kalırsa o kadar iyi, yanlış mıyım. Açıkçası diğerleri 400 küsür sayfa iken bu 320 civarındaydı. Misal son savaş ile ilgili kısımlar gayet tatmin edici iken cehennemde olanlar hakkında çok fazla detay verilmemiş. Hatta neredeyse hiç bilgi yoktu denebilir. Raistlin ve Crysani’nın başına gelenler, verdikleri mücadele, aralarında geçen diyaloglar vs. yetersizdi.

İlk iki kitapta Raistlin, Caramon ve Tas dışında neredeyse başka Mızrak Kahramanı görememiştik. Bu da mantıklıydı zira zamanda yolculuk yapacaklar belliydi. Ha kimisi kaçaktı o ayrı mesele. İkizlerin Sınavı’nda da durum çok fazla değişmiyor. Hem mekan hemde hikaye açısından olaylar başladığı gibi bu üç karakter etrafında -Crysania da var burada dahil lakin Mızrak Savaşlarına katılan üçlüden bahsediyorum- geliştiği gibi son buluyor. Doğru bir karar olmuş. Okuyucunun seriyi başladığı ve alıştığı tempo ile bitirmesi açısından mantıklı. Diğer yandan serideki tüm okuma seansları boyunca psikolojisine alıştığımız karakterlerin yanına ekleme yapmak sağlıksız olurdu. Konsantrasyon anlamında pek de işlevsel durmuyor. Onu geçtim hikayenin geçtiği mekan başka türlü olmasına da izin vermezdi doğrusu. Başladığı kişilerle bitmiş seri, uygun olan buydu.

İkizlerin Sınavı ile seri Nasıl Gidiyor?

Daha öncede bahsetmiştik, bu seri boyunca karakterler arasında geçen diyaloglar, yaşanan olaylar hikayenin kendisi kadar önemli. Hikaye kadar nasıl yaşandığına da dikkat etmek lazım değil mi. Özellikle Majere kardeşler arasında yaşananlar hayatlarının gidişatını belirleyecek nitelikte. Yaşamı boyunca Raistlin’in etrafında olmuş, onu koruyup kollamış olan Caramon için tabiri caizse kendi ayakları üzerinde durabilme sınavı oldu yaşananlar. Bir nevi bağımsızlığını ilan etmek içindi tüm yaptıkları. Diğer yandan baktığımız zaman kara büyücü içinde hayata ve etrafındaki insanlara olan nefretinin ve güç arzusunun doruğa çıktığı anlar görüyoruz. Bir tanrı kolay yetişmiyor dercesine. Başından geçenler kadar büyüktür hikayen. Bak güzel söz oldu bu.

Bu daha ikinci üçleme, toplamda da altıncı kitap. Ejderha Mızrağı serisi bize daha yığınla kitap vaat ediyor. Her birisi birbirinden başarılı kurgulara okurun iştahını kabartıyor. En iyilerinin altında ise genellikle Margaret Weis ve Tracy Hickman imzasının yer alacağını düşünüyorum. Ortak yazarlık yapma öyle her baba yiğidin harcı değildir. Çalışma arkadaşınla uyum sağlayacaksın, hikaye de payına düşenle yetinip tempoyu düşürmeyeceksin. Zor işler bunlar. Bu başarılı ortaklık içinse denilebilecek tek şey ellerinize ve hayal gücünüze sağlık.

Fantazya ve benzeri türlerin ülkemizdeki en başarılı yayıncısı İthaki Yayınları’nın ellerinden çıkan İkizlerin Sınavı hem heyecan yüklü hemde dramatik anların okuru içine çektiği başarılı bir üçüncü, bir son olmuş. Tecrübeli çevirmenlerin ve özverili bir çalışmanın eseri adeta. Okuru ile buluşacağı anı bekleyen kitap iyi kitapçıların raflarında sizleri bekliyor. Meraklısına duyurulur: bunların devamı yolda…

Bu yazı, "İthaki Kütüphanesi" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar