Nereden aklıma geldi okumak bilmiyorum, rafta duruyordu öylece. Elime aldım biraz bakındım, merak ettim. Okumaya başladım. “Raftan almasaydım da olurmuş” dediğim bir okuma seansı oldu. Ama yine de emek harcanıp yazılmış bir kitap ve hakkında da biz de bir şeyler yazalım.

Alexandra Bracken hanım kitabımızın yazarı ve genç bir hanımefendi. Dilimize sadece Karanlık Zihinler (The Darkest Minds) kitabı çevrilmiş. Bir distopya olarak kalem aldığı Karanlık Zihinler adlı kitabını Parodi Yayınları dilimize (orijinal kapakla) taşımış, iyi de yapmışlar diyorum ve bu faslı burada bitiriyorum zira asıl mevzu aşağıda.

Alexandra Bracken

Tarihin ne zaman olduğunun belirtilmediği bir zaman diliminde Amerika Birleşik Devletleri’nde geçiyor hikaye. Yeni ortaya çıkan bir salgının ülkedeki ilkokul yaşındaki çocuklarda görülmesi, bunun üzerine bu çocuklarda -süper kahramanlarda rastlanan- bir takım özelliklerin saptanmasına sebep olur. Normal insan standartlarının ötesinde gelişen bu yetenekler ülkenin her anlamda seyrini etkilemektedir. Devlet olarak alınan karar gereği bu yaştaki İdiyografik Adolesan Akut Nörodejenerasyon (İAAN; nasıl hastalık ismi bu?) hastası çocuklar yaşadıkları eyaletlerdeki belirlenen rehabilitasyon kamplarında “tedavi” altına alınır. Bunlardan biriside on yaşında alıkonulan Ruby.

Hastalığın ilk ortaya çıktığı dönemde ailesinden koparılan Ruby, Thurmond’daki bir rehabilitasyon merkezine sevk edilir. Yetenek türüne kırmızı, turuncu, sarı, mavi, yeşil diye renk renk ayrılan (en tehlikeli olanlar kırmızı ve turuncu) çocukların tutulduğu merkezde yeşil olarak (en zararsız tür) markalanır ve kendisi ile aynı renkteki hem cinsleri ile tedavi olup, serbest bırakılacağı günü bekler. Bu arada bu renkle güç seviyelerinin belirlenmesi olayını bilgisayar oyunu tutkunları, özellikle de MMO oyuncuları iyi bilir. Gel zaman git zaman altı sene boyunca hiçbir şey değişmez ve tekrar serbest kalacağına dair umutlarının kalmadığı bir zamanda ummadık bir yerden bir yardım eli uzanır. Tutulduğu merkezin revirinde görevli Doktor Begbie, Ruby’ye kaçış biletini verir.

Hayatında bir daha karşısına çıkmayacağını bildiği bu fırsatı kaçırmayan Ruby, altı yıl süren esaretini sona erdirecek plandaki yerini alır. Kendisini dışarıda, gerçek dünyada, tel örgülerinin dışında bulduğunda aslında sorunların bitmekten çok uzak olduğunu kavrar. Şimdi sırada kimin dost kimin düşman olduğunu bilmediği insanlarla, kendisi gibi hastalıklı (ya da özellikli) insanlar vardır. Kendisi ile ilgili gerçekten ve kendisinden kaçmaya çalışan Ruby nereye kadar bunu başarabilecektir.

Arka kapağında yapılan çok güzel bir distopya olduğuna dair yorumun pek de yerinde olmadığı ile başlayıp son zamanlarda türüne sıklıkla rastladığımız bir türe ait olduğunu söyleyerek devam etmek istiyorum (ne uzun cümle oldu). Hani şu ergen yaşta içinde yaşadığı toplumun sorunlarıyla baş etmek zorunda kalan genç kahraman portrelerinin çizildiği kitaplardan. Çeviri ile ilgili bir sıkıntı gözüme çarpmadı diyebilirim. Sorun kurguda. Çocukların sahip olduğu hastalığın tüm ülkeyi kaosa sürüklemesi ve bu ülkenin Amerika olması pek de olmamış. Okunur mu? Tabi ki. Türü seven (özellikle) bir çok genç arkadaşımız var, onlara güzel bir alternatif olacaktır.