Kırmızı Üniformalılar – Bilim mi Kurgu mu Derken…

Daha önce John Scalzi’yi ve Yaşlı Adamın Savaşı Serisini tanıtmıştık. Scalzi’nin Stargate Universe üzerinde çalışırken yazdığı Kırmızı Üniformalılar benzer bir cazibeye sahip olsa da, en başından “özgün bir içerik” olmamakla ayrılıyor. Zaten kitabın son sözünde Scalzi’nin de belirttiği gibi; “bu SGU’e gönderme yaptığım bir kitap değil, hatta SGU’in tersine bilimi esas alan bir kurgu bile değil, sadece kurgu yaptım” şeklinde anlatılabilecek bir kitap. Fakat birden çok kez dördüncü duvarı yıkıp geçmesiyle de türdeşlerinden ayrılıyor.

Eğer tek bir cümleyle özetlemek gerekseydi; Kırmızı Üniformalılar için, bir çeşit Star Trek parodisi diyebilirdik. Gözüpek (!) isimli bir araştırma gemisine yeni atanan personeller, bir süre sonra mürettebattan herkesin dış görevlerde öldüklerini fark ederler. Bunun tek istisnası karizmatik kaptan, sert ve soğuk ikinci kaptan, lakayıt rus navigatör ve diğer iki rütbeli karakterdir. Bunlar mutlaka dış gezegen görevlerine gitmekte, ancak defalarca yaralanmalarına rağmen hızlı bir şekilde iyileşmektedirler. Buna rağmen bu görevlere giden diğer tayfalar arasındaki ölüm oranı çok fazla yüksektir.

Bir süre sonra bunu fark eden Dahl ve diğer dört arkadaşı kendilerinin gerçekliğini sorgulamaya başlarlar. Bu sorgulama sırasında gemideki münzevi Jenkins ile tanışmakla başlayarak, diğer tayfaların yarattıkları ölüm oranı algoritmaları ve tüm sorunları kısa sürede çözen gerçek üstü bilgisayar sistemlerini de fark edeceklerdir. Bu araştırma esnasında sadece uzayı değil, zamanı ve gerçekliği de aşıp farklı maceralara gireceklerdir.

Buna rağmen Scalzi’nin dördüncü duvarının ve Dahl’la arkadaşlarının hikayesi, kitabın %70’lerine gelen bir yerde bitiyor. Kitabın kalan kısmı ise isimsiz bir yazarın “tıkanma ve özgün içerik üretememe” hikayesinin sanal ortamdan paylaşma çabalarıyla başlıyor. Sonrasında ise ana hikayenin kısa bir süre dokunduğu gerçeklikteki karakterlerden, bilimkurgudan oldukça ayrılan farklı kişisel öykülerine yer veriliyor.

Açıkçası burada yapılmak istenen, kitabın ilk (ve uzun) kısmında bir çeşit Star Trek parodisi anlatarak, sonraki kısıma okuyucuyu hazırlamak gibi görünüyor. Zira son kısımlarda bazen çok yüklü duygular, bazen de kişilik arayışlarına yer veriliyor. Ayrıca yazarın kendisini eleştirirken ortaya koyduğu performansla, belirgin bir ironi yaratmasına şahit oluyor.

spectre

Bu yüzden Kırmızı Üniformalılar, bu yönüyle okura oldukça benzersiz bir hikaye sunuyor. İlk kısımlarında eğlenceli bir parodi okurken, son kısımlarda yazarın bireysel şovuna tanık oluyorsunuz. Fakat  belirtmek isterim ki; parodiden zevk almak için az da olsa Star Trek izlemiş olmak ve son kısmın hakkını verebilmek için eser miktarda yazarlık yapmış olmak gerekebilir.

Yine bir çeşit kapalı kültüre hitap eden eser olduğunu iddia etmiyorum. Kırmızı Üniformalılar, Türk okurunun, kitaplığında bulundurması gereken bir eser olarak yer alıyor.

İthaki Yayınları’nın Türkçe’ye kazandırdığı bu eseri, her türden bilim kurgu severlere ve yazarlıkla uğraşanlara tavsiye ederim.

Bu yazı, "İthaki Kütüphanesi" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar