Korkularla Beslenen Bir Karnaval Geliyor Bu Yana
-
Özge Nur Küskün
- Kitap
- 3 Temmuz 2016
“Başparmaklarımın karıncalandığına bakılırsa, uğursuz bir şey geliyor bu yana.”
Yaklaşan bir fırtına öncesi havada hissedilen o tuhaf, elektrik yüklü yoğunluk gibi, yaklaşan kötülüğün de insanı huzursuz eden bir tarafı olmalı. Birçok korku/bilimkurgu/fantastik edebiyat yazarı usta kalem, bu hissi tarif etme konusunda harikulade işler çıkarmış ve yaklaşan felakete dair neredeyse şairane denebilecek bir zemin hazırlamayı, okuru daha asıl olay tokat gibi yüzlerine çarpmadan önce etkilemeyi başarmıştır.
Something Wicked This Way Comes (Uğursuz Bir Şey Geliyor Bu Yana) bu anlamda korku edebiyatının en önemli ve en ilham verici eserlerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Ray Bradbury’nin, okuyucuyu tesiri altına alan kurgusal diyarlar yaratmadaki, bu diyarları gerek gerçek hayattan gerekse dini/mitolojik kaynaklardan esinlenerek hayat verdiği ustalıkla yaratılmış karakterlerle doldurmadaki başarısı, kendinden sonra gelen diğer yazarları, görsel sanatları ve hatta popüler kültürü ziyadesiyle etkilemiştir. Neil Gaiman ve Stephen King, kendi üsluplarını oluştururken Bradbury’den ilham aldıklarını her fırsatta dile getiren iki ünlü yazardır. Özellikle söz konusu eserin, Gaiman’ın American Gods, King’in ise The Dead Zone, It, Needful Things ve Revival gibi kitapların kaleme alınmasına vesile olduğu düşünüldüğünde, Bradbury’nin, sırf bu eserleri daha iyi yorumlayabilmek için bile okunması gereken bir yazar olduğu düşünülebilir.
Roman, son derece huzursuz edici bir güz öğleden sonrasında, kasvetli bir havada başlıyor. Ekim’in 23’ünde, on dördüncü doğum günlerini kutlamalarına az bir süre kalmış iki çocukluk arkadaşı, William “Will” Halloway ve Jim Nightshade, yıldırımsavar satıcısı bir adamla karşılaşırlar. Adam onlara büyük bir fırtınanın yaklaşmakta olduğunu söyler. Aynı gün içinde kasabanın berberi ve Will Holloway’in babası Charles Holloway de havada tuhaf bir şeyler olduğunu sezinlerler. Çok geçmeden, çocuklar ve Charles Holloway, kasabaya bir karnavalın geleceğini öğrenirler. Çocuklar, buldukları el ilanlarıyla karnavalı düşündükçe heyecanlanırlar ancak genel anlamda hayatı, varoluşunu, durumunu, geçkince yaşını sıklıkla sorgulayan bir adam olan ve kasaba kütüphanesinde çalışan Charles Holloway’in içinde tuhaf bir his vardır.
Sabırsızlık ve merak duygularına yenik düşen çocuklar, sabah karşı saat üçte kalkıp karnaval alanına giderler ve tuhaf bir biçimde kurulan çadırları görüp heyecanla eve dönerler. Ertesi gün karnavala gittiklerinde, öğretmenleri Bayan Foley’yi Aynalar Labirenti denen tuhaf yerden kurtarmak zorunda kalırlar ve hatta Jim de bu labirentten arkadaşı Will sayesinde kurtulur. Bir süre sonra, çalışmadığı iddia edilen bir atlıkarıncanın yanında, devasa bir adam ve bir de vücudu dövmelerle kaplı bir adamla tanışırlar. İsminin Bay Dark olduğunu söyleyen Resimli Adam özellikle, tutkularını açığa vurmaya eğilimli Jim’le ilgilenir ve onlara ertesi gün gelmesini söyler. Resimli Adam ve yanındaki Bay Cooger’dan çekinen çocuklar hemen oradan ayrılmak isterler ama bunun yerine bir köşeye saklanarak olan biteni izlerler. Ve gördükleri onlara adeta küçük dilini yutturacak niteliktedir: Çünkü atlıkarıncaya binip geriye doğru dönmeye başlayan Bay Cooger, yere on iki yaşında bir çocuk olarak inmiştir.