Efsane Macera Tüneli Serisi – Kendi Maceranı Kendin Seç Kitapları!
90’larda çocuk olanlar, özellikle de kitap okumaya meraklı olanlar Macera Tüneli serisini mutlaka hatırlayacaktır. Bu seriler, bana çok ciddi bir korku ve bilimkurgu (ve tür olarak da fantastik) sevgisi aşılamış, hatta yetişkinlikte okuduğum çoğu kitap için beklentilerimi çok ciddi bir şekilde yükseltmiştir. Açıkça söyleyeyim, kitap okumayı hep sevmişimdir ancak bu kitaplar olmasa bu gün Türkçe’ye çevrilmiş hemen hemen tüm bilimkurgu kitapları okumuş biri olmayabilirdim. Macera Tüneli, hem kurgu ve okuma hem de karar verme ile spontane düşünme konusunda bana çok şey katmıştır.
Şahane hikayelere sahip olmasının yanı sıra, bu kitapların en bilindik özelliği şüphesiz ki atmosferine çok katkı yapan “sayfa ve hikaye seçme” olayıydı. Yani okuduğunuz sayfanın sonunda, girdiğin zaman çıkamama şansın olan bir mağaranın önünde dururken kitap sana soruyordu:
“Mağaranın içlerine doğru ilerlemek ve kayıp arkadaşlarını aramaya devam etmek istiyorsan sayfa 49’a geç.
Eğer dışarı çıkıp yardım aramak istiyorsan sayfa 17’den devam et.
Hiçbir şey yapmayıp, bulunduğun yerden arkadaşlarına sesleneceksen yan sayfayı oku.”
Muhtemelen fark etmişsinizdir, bu sistem en basit haliyle rol yapma oyunlarının (masaüstü ya da bilgisayar fark etmez) çok temel bir hali gibiydi. Bu seçeceğin sayfalarla ilerler, her kitap için yirmi civarı farklı sona ulaşırdın. Bu sonlarda korkunç yaratıklara yem olur, kayıp medeniyetleri bulur, servet kazanarak ailenin yanına döner hatta bazen insan olmaktan ve Dünya’dan bile uzaklaşabilirdin.
Yanlış anlamayın, Macera Tüneli “çocuk kitaplarından oluşan” bir seridir. Buna şüphe yok, ancak hikayelerinde bir Doctor Who ayarında bilimkurguyu, American Horror Story tadında korkuyu ve X-Files türünde gizemi bulabilirsiniz. Ve şu an her yaştan okuyucu için halen ciddi bir okuma sunmaktadır. Ülkemizde ancak ikinci el satışlarını bulabilir ya da internetten orjinal hallerini (tüm seri 185 kitap, gerçek bir hazine) bulabilirsiniz. Kitapların kapakları bile ayrı bir güzelken, içindeki arada bulunan siyah beyaz çizimler dahi atmosferini çok iyi bir şekilde destekliyor.
En son sitemizde de tanıtımı olan, izleyici için seçeneklere sahip olan Black Mirror: Bandersnatch bölümünün de esinlendiği hikaye anlatma türünün temeli işte bu seri ve benzeri kitaplardır.
Ben, merak edenler için bu harika seriyi kısa kısa tanıtmak istedim.
1 – Tibet’in Gizli Hazinesi
Tibet’li rahiplerin, doğa üstü güçlere ulaştığı düşünülen kayıp bir vadiyi arıyorsunuz. Bu hikaye bir yandan fantastik öğeleri barındırırken, bir yandan da büyük bir kısmıyla yasa dışı örgütlere karşı ajan hikayesi gibi geçiyor. Tibet atmosferinin o mistik havası, insan oğlunun kaybettiği söylenen zihinsel yetilere ve aydınlanmaya ulaşmasını konu alan bu kitap serinin ortalama kitaplarından biri. Fakat bu serinin ortalama kitaplarının bile çok iyi bir okuma ve kaliteli bilimkurgu ya da mistisizm sunduğu gerçeğini de hatırlamak gerekiyor.
2 – Uzay Şeytanı
Biraz Star Trek, biraz Flash Gordon. Yüzlerce ırkın olduğu, teröristler, düşman gezegenler, bilinmeyen teknolojiler ve yaratıklarla dolu bir Galaksi’de düzeni sağlamakla görevli askerlerden birisiniz. Safi bilimkurgu ve aksiyonla dolu bir hikaye. Kitap boyunca ip uçlarını takip ederek olaylara müdahale ediyor, korkulan terörist Uzay Şeytanı’nın kimliğini, yerini, güçlerini öğrenmeye çalışıyorsunuz. Tüm bir sistemi bu teröristten kurtarabileceğiniz gibi atomlarınıza ayrılma ya da kurbanlarından biri olma riskleriniz de var.
3 – Ufo’nun Tutsakları
İşte serinin, çok klas ve atmosferik kitaplarından biri. Uçakla seyahat ederken, oldukça gelişmiş ve insanlardan bir o kadar farklı bir ırka ait uzay gemisi tarafından kaçırılıyorsunuz. Bu yaratıklar üzerinde hakimiyet kurup gemiyi ele geçirmeniz ve uzay cennetini bulma şansınız olduğu gibi, anlaşılmaz ve ürpertici teknolojilerle dolu devasa geminin içinde vücudunuzun ya da zaman algınızın kontrolünü kaybedebilirsiniz. Sizin gibi kaçırılmış olan diğer ırklara ait tuhaf yaratıklardan bahsetmiyorum bile. Sonları arasında milyonlarca yıl uyutulmak ve yabacı bir ırkın hayvanat bahçesine konulmak gibi seçenekler de var. Bazı sonlarda gemiden kurtulmayı başarıp Dünya’ya dönmek gibi seçenekler bile sonrasında geminin ve evrenin sırlarından uzak kaldığınız için üzücü olabiliyor. Ayrıca kitabın içinde geminin planları bile var. Oldukça ürkütücü olabilen net bir bilim kurgu hikayesi.
4 – Uzay Dışında Yolculuk
Bana göre serinin en unutulmaz kitaplarının başında geliyor. Gerçeklikler arasında kapı açabilen bir profesörün deneyine şahit oluyor ve maceraya dalıyorsunuz. Kitabın içinden çıkıp bizim gerçekliğimize geçiş yapabildiğiniz gibi (dördüncü duvarı yıkmak) zaman ve mekandan soyutlanarak evrenin ötesine ulaşabiliyorsunuz. Kitabın yazarı Edward Packard’la bile tanışabildiğiniz hikayenin, esasında çocuklar için fazlası ile derin bir bilimkurgu olduğu kesin. Buna rağmen çocukken fazlası ile sevdiğim kitaplardan biriydi. Kitaptaki ihtimaller arasında, paralel bir gerçeklikten gelen kopyanızla tanışabiliyor ya da başka gerçekliklerde kısılı kalabiliyorsunuz. Bir önceki kitap gibi, çok zekice düşünülmüş, serinin en iyi kitaplarından biridir.
5 – Bay Thrombey’i Kim Öldürdü?
Diğer çoğu kitabın aksine, fantastik öğeler içermiyor. Tehdit edildikten sonra öldürülen ünlü bir milyarderin sır dolu hikayesine dalıyorsunuz. Heyecanlı kovalamacalar içeren, tam bir dedektiflik hikayesi. Serinin geneline göre, başarılı olan sonlara ulaşması daha zor bir kitap. Ama zaten iyi bir dedektif olmak için dikkatli ve detaycı olmak gerekmez mi?
6 – Dikilitaşların Esrarı
Ünlü Stonehenge Dikilitaşları’nı bilirsiniz. Bu hikayede, bölgeye giden bir araştırma ekibindesiniz. Tam oradayken taşlar havada hareket etmeye başlıyor ve arkadaşlarınızdan biri de onlara dokunarak kayboluyor. Serinin tamamı gibi iyi bir atmosferi olsa da, Zaman Tüneli ve Zaman Tüneline Dönüş ile benzerlikler taşıyor. Ayrıca çoğunun aksine bilimkurgu yönü zayıf ve çok daha mistik bir havaya sahip. Bu yüzden serinin zayıf kitaplarından olduğunu düşünüyorum.
7 – Öldüren Gölge
İşte bu tam bir Dean Koontz hikayesi. Üzerinde deneyler yapılan bir Rus ajanı kaçıp serbest olarak takılmaya başlıyor. Dünya Güvenlik Örgütü’nün bir ajanı olarak siz de peşinden gidiyorsunuz. Tabi adamın peşindekiler sırf siz değilsiniz, başka örgütler de değişik güçleri olan bu adamı kendileri için istiyorlar. Az bilim kurgu öğeleri içeren, hızlı bir casusluk hikayesi. Benim nazarımda, Bay Thrombey’den bir adım öndedir. Lakin pek de çocuk kitabı değildir zira büyük gazinolar, papyonlu kötü adamlar, ciddi casus referansları ile daha bir yetişkin havası vardır.
8 – Lanetli Şato
Bilimkurgu olmayan hikayelerin en harika olanlarından biri. Kitabın ismi sizi yanıltmasın, tahmin ettiğinizin aksine sadece bir şatoda geçmiyor. İskoçya’nın koyu, yağmurlu havasında, size miras kalan şatonun gizemlerinin peşinde koşuşturuyorsunuz. Aile lanetleri, periler ve kadim varlıklar, şatoyu kendisi için isteyen uzaktan kuzenler arasında oldukça ilgi çekici bir hikaye. Çok ağır olmasa da fantastik öğeler ve ciddi bir atmosfer vaat ediyor. Bazı sonlarının çok vasat olduğunu hatırlarım zira önemli bir fantastik bir olay beklerken ailenizin bir çeşit söylemine ulaşıp “eeee” diyebiliyorsunuz. Fakat kitap, geneline bakılınca oldukça iyi. Serinin pek çok kitabı gibi komple alınıp dizi haline getirilebilir ve Castle Rock türü bir hikayeye hatta daha iyisine dönüşebilir.
9 – Yeraltı Krallığı
Birden çok türü içinde barındıran, serinin çok sağlam kitaplarından biri. Dünya’nın kabuğunun altında büyük bir boşluk olduğu, orada apayrı bir coğrafya ve farklı işleyen kurallar olduğu yönündeki, başka kitap ve filmlerde de işlenen Hollow Earth isimli teoriye dayanıyor. Hoş, kitapları ilk okuduğum dönemde bundan haberim yoktu yetişkinken böyle bir teorinin ve hatta inananları olduğunu öğrendim. Teoriye ve kitaptaki hikayeye göre Dünya’nın merkezinde küçük bir kara delik var. Fakat o coğrafya ise bazı taşların ışıldaması ile aydınlanıyor. Bu kara delik, olması gereken sıcaklığı da azaltıyor. Bu Yeraltı Krallığı’nda, az gelişmiş maymunumsu kabileler, farklı evrim ağacından gelmiş yaratıklar, keşfedilmemiş güzellikler bulunurken ve bir yandan bilimsel araştırma grubuna ait olmanın getirdiği sorumluluğu okuyucuya sunuyor. Çok keyifli bir kitaptır.
10 – Tehlikeler Evi
Dedektif türüne ait gibi başlarken, oldukça fantastik ya da uç bilimkurguya bir anda çevirebilen oldukça değişik bir kitap. Garip bir eve dalıveriyorsunuz ve hikayelerin sonu telepatik güçlü maymunlara, uzaylılara ya da gerçekliği değiştirebilen iskeletlere kadar uzanabiliyor. Ben bu kitabı, serinin geri kalanına göre biraz tutarsız buluyorum. İlerleyişinize göre, birbiri ile hiç bağı olmayan tamamen farklı temalara ait sonlara ulaşabiliyorsunuz. Yine de bu sonlar oldukça ilgi çekici olabiliyor ve sabit bir ana hikaye yerine pek çok uçta dolaşan tamamen farklı bir kitap arıyorsanız içlerinde en çok Tehlikeler Evi’ni sevebilirsiniz.
11 – Zaman Tüneli
Serinin en ünlü ve ilgi çeken kitaplarından biri. Tatilinizi geçirdiğiniz bölgede bir mağaraya giriyor ve dışarıya çıkarken farklı çağlara ulaşıyorsunuz. Bu sonlar dönemsel olabildiği gibi, Titanik’in batışı gibi önemli tarihsel anlara da açılıyor olabilir. Bu yüzden oldukça şaşırtıcı olabilir. Serinin iyi kitaplarından biri ancak çoğunlukla geçmişe götürüyor, bu yüzden daha farklı gelecek senaryoları sunan ikinci kitabını (altta) devamını daha çok beğeniyorum.
12 – Zaman Tüneline Dönüş
Aynı kitabın devamı niteliğinde ancak çok daha sağlam bilimkurgu sonlar ve hikayeler sunuyor. Örneğin, zaman çizgisinin bir kaç dakika dışına kaymak ve zaman algınızın Dünya’nın geri kalanına göre daha çarpık ilerlemesi bir kitapta gördüğüm en değişik konseptlerden birisi. Zamanı anlık algılıyorsunuz fakat sizin tepkileriniz, karşıdakilere gecikmeli olarak gidiyor! Tek başına ulaşılan bu alternatif kısım için bile okumaya değer. Bunun dışında milyonlarca yıl sonra, radyoaktif çöplüğe dönmüş Dünya’nın rehabilite edilmesi gibi enteresan hikayelere sürüklenebiliyorsunuz. Bana göre, insanın kurgusal ufkunu genişleten ve kafa açan, serinin en iyi kitaplarından biri.
13 – Deniz Altında Macera
Göreviniz, efsanevi Atlantis. Bulmak ayrı bir hikaye, bulduktan sonra içine girmek ya da girebilirseniz çıkmak ayrı bir hikaye. Bilimkurgu fantazi türünde öğeler olmasına rağmen, sıklıkla denizlerdeki bilinen tehlikeleri (girdaplar, köpekbalıkları, fırtınalar vs..) içeriyor. Serinin sağlam kitaplarından birisidir.
14 – Kara Şato’nun Esrarı
Lanetli Şato, genelde binanın içinde geçmiyordu. Bu kitap ise tam bir kapalı mekan hikayesi. İçine girdiğiniz terk edilmiş gibi duran şatodan çıkmak çok güç. Bir yandan da sizinle birlikte giren kuzenlerinizi aradığınız için iyice zorlaşıyor. Oldukça ürkütücü olabilen, sağlam bir fantastik kurgu. Yoğun bir atmosfere sahip kitabın sonlarında, çok ciddi lanetlere tutularak aynı anı tekrar tekrar yaşamak, fare boyutuna küçülmek gibi korkutucu seçenekler var. Neil Gaiman’ın Coraline’i gibi, çocuk kitabı olmasına rağmen rahatsız edici olabiliyor. Yağmurlu havada battaniye altına girip ya da camın önünde okunacak türde bir kitap. Tüm sonlara ulaştığınızda bile keşke 500 sayfa olsaydı demekten kendiniz alamıyorsunuz.
15 – Dünya Tehlikede
Süper zeka bir karakter olan kardeşinizle beraber, dedektiflik yaptığınız bir hikaye. Dünya’daki petrol bir anda yok oluyor ve siz de iki genç dedektif olarak bu sırrı araştırıyorsunuz. Sebebi terörizm ve şirketler olabileceği gibi Dünya dışı sonlara da açılabiliyor. Kitaplarının çoğunu Edward Packard ya da R.A. Montgomery yazıyor fakat ben şahsen Montgomery’nin kitaplarının ana hikayeden bağımsız ilerlediğini düşünüyorum. Bu yüzden daha esnek olsa da hikayeleri biraz daha dağınık olabiliyor ve net bir tema belli olmuyor. Bu yüzden hangi taşın altından ne çıkacağını bilemiyorsunuz. Bu yüzden, bu kitap da çok eğlenceli olmasına rağmen favorilerimden değil. Ayrıca neden süper zeki kardeşimiz oluyor yahu, belki ben süper zeki olmak istiyorum?
16 – Süper Bilgisayar
Kazandığınız bir yarışma sonucunda, size deneysel bir yapay zekaya sahip bilgisayar gönderiyorlar. Ancak bu bilgisayar oldukça hızlı öğreniyor ve size çok enteresan seçenekler sunmaya başlıyor. Eğer bu seçenekleri takip ederseniz çok ünlü, çok zengin ya da güçlü olabiliyorsunuz. Doğal olarak, bu olaylar suçluların ve bilgisayarı üreten şirketin de dikkatini çekebiliyor. Eğlenceli bir bilimkurgu üslubuna sahip. Bazı çok enteresan sonları da içinde barındırıyor. Günümüz için bakarsanız, çok popüler olmaya başlayan yapay zeka için oldukça keyifli bir kurgu olduğunu, kendisinden beklenen kötü ve iyi sonları barındırdığını fark ediyorsunuz.
17 – İpek Kralı Kayboldu
Kaybolan çok zengin ve güçlü bir iş adamını arayan dedektifsiniz. Onu arayan diğer dedektiflerin, gazetecilerin vs kaybolması da hikayenin gizem duygusu ile tehlikesini arttırıyor. Serinin diğer dedektif hikayeleri gibi, Dünya’nın dört bir ucunda tehlikeli çeteler, suçlular, dostane polisler ve ajanlarla koşuşturup duruyorsunuz. Serinin zayıf bir kitabı oluğunu kabul etmek gerekiyor. Fakat fantastik öğeler olmadığı için ayrı bir tat olarak görülebilir.
18 – Uzay Kartalı
Temelde Uzay Şeytanı’na çok benziyor. Ancak bunda, oradaki gibi bir ana hikaye yok. Kendi gemisi olan bir uzay filosu komutanı olarak, civardaki olası tehlikeleri gözlemleyip ona göre bir şeyler yapıyorsunuz. Çoğu hikayenin aksine bir ana hikayesi olmaması bu kez ilgi çekici. Açık dünya rol yapma oyunları gibi, ilginizi çeken şeylere yöneliyorsunuz. Zaten kitabın orijinal ismi Space Patrol (Uzay Devriyesi). Eğlencelik, ilgi çekici sonuçlara ulaşan bir bilimkurgu. Hikaye belirgin bir tehlike içermese de serinin geneline göre, ortalamanın çok üzerinde kötü son var haberiniz olsun. Sadece bir avuç sonra ölmüyorsunuz ya da başınıza bir şey gelmiyor. Eh, uzay tehlikeli bir yer dostum!
19 – Denizde Tehlike
Okyanus açıklarında görüldüğü söylenen dinozorumsu varlık Arkazor’un peşindeki bir araştırma ekibindesiniz. Ana hikaye bu olsa da, bir kez denize açıldıktan sonra fırtınalar, depremlerle deniz tabanından yükselen adalar, bir kayalığa vurmuş teknede mahsur kalmak ve gerçekten Arkazor’u bulmak gibi ilgi çekici seçenekler var. Bir ana hikaye peşinde gitse de, başınıza gelenlere göre ana hikayenin değişip tamamen hayatta kalma türüne döndüğü, serinin sağlam kitaplarından biri. Saf bir aksiyon ve hayatta kalma mücadelesi içeriyor. Arkazor’un kurgu oluşunu ayrı tutarsanız herhangi bir fantastik ya da bilim kurgu öğe içermiyor.
20 – Piramitteki Sır
Bilindik türde, gizemler ile sarılmış bir piramit hikayesi. Ucu uzaylılara da, kadim medeniyetlere de, tarihi karakterlere de dayanıyor. Serinin en iyilerinden biri olmasa da başka Mısır temalı hikaye olmadığı için, bu türe ilgi duyanlar için alternatifsiz.
Son Söz
Macera Tüneli, bir dönemin çocuk kitaplarına damga vurmuş çok önemli bir seridir. ABD’de 1979 ve 1998 yılları arasında yayınlanan ilk seri tamı tamına 185 farklı kitaptan oluşuyordu. Ayrıca sonradan, daha ufak çocuklar için hazırlanan ve daha az “kötü son” içeren, daha hafif kitaplardan oluşan 52 kitaplık bir başka seri daha hazırlanmıştı.
Türkiye’de, aynı zamanda psikolog ve yazar olan Tuncel Altınköprü nezaretinde 20 seçmece kitabı ile Ders Kitapları Anonim Şirketi tarafından 1989 ve 1992 yılları arasında yayınlanmıştır. Daha sonraki dönemde, serinin bazı devam kitapları farklı yayın evlerinden çıkmış ve benzeri “tercihe dayalı” çocuk hikayeleri de yayınlanmış olsa da bu serideki sağlam yazım ve atmosfere ulaşamıyorlar.
Bu yüzden, hem bahsettiğimiz türlere meraklı her yaştan okura hem de çocuk sahibi olanlara şiddetle öneriyoruz.
Not: Bu yazı eski ve başka bir sitede yayınlamış olan yazımın, yeniden elden geçirilmiş ve genişletilmiş halidir.