Metal Aksamlı Bir Muamma: Buick 8

Gerek tek başına çıktığı yolculukta yaşadığı tuhaf kaza, gerekse onu ölümden döndüren bu ciddi trafik kazası King’i biraz daha farklı şeyler düşünmeye itmiş ve tekrar yazmaya karar verdiği zaman da Buick 8’e kaldığı yerden devam etmiş. Olayın geçtiği Batı Pennsylvania’yı değiştirip Maine yapmamış ve kurgusal bir kasaba (Statler) oluşturmuş. Pennsylvania Eyalet Polisi ve Pennsylvania eyaleti gibi pek de iyi bilmediği bir teşkilât ve mekân hakkında yazmak onu biraz zorlasa da, bu konuda ısrarcı davranmış ve teşkilâtta görevli bir polis memuruna taslağında bazı düzenlemeler yaptırmış, diğer polis memurlarıyla da biraz zaman geçirmiş. Böylece ortaya, karakter işlenişinin ve hikâyenin birkaç karakter ağzından geri dönüşlerle anlatıldığı harika bir roman çıkmış.

Geçirdiği büyük kaza sonrası King

Geçirdiği büyük kaza sonrası King

Hikâye, Pennsylvania Polis Teşkilâtı’na bağlı Ekip D polis memurlarından Curtis Wilcox’un geçirdiği trafik kazası sonrası, on sekiz yaşındaki oğlu Ned’in babasının anısını yaşatmak için çalıştığı yere gidip gelmesiyle ve arkadaşlarıyla vakit geçirmeye başlamasıyla gelişiyor. Okulda başarılı bir öğrenci ve başarılı bir sporcu olan Ned, babasının ölümüyle yıkılmış ama üniversite hayallerinden vazgeçmemiştir. İyi bir üniversiteden kabul gördüğü yaz, harçlığını çıkarmak için çalışması gerekir ve babasının yakın arkadaşı Çavuş Sandy Dearborn ona Ekip D’de ufak bir iş ayarlar. Ned iletişim birimindeki işleyişi çok çabuk öğrenir ve birçok şeye yardım etmeye, adeta babasının yerini doldurmaya başlar. Ta ki ekip binasının yanındaki otoparkta bulunan barakalar, özellikle de B barakasında duran büyüleyici güzellikteki Buick Roadmaster hakkında sorular sormaya başlayana dek. Bunun üzerine Sandy ve babasının diğer mesai arkadaşları ona seneler önce olanları anlatmaya başlarlar: Seneler önce, Ned doğmadan çok önce bir gün, devasa bir Buick Roadmaster, içinde aklı on karış havada olan, daha o yaşında bile alkolizmin sınırlarında gezen ve seneler sonra bu zaafı nedeniyle Ned’in babasının ölümüne neden olacak olan bir gencin durduğu, Statler kasabasındaki bir benzinciye gelir. Arabanın içinden siyah giysili, tuhaf ve gizemli bir adam çıkar ve dışarı çıkan gence sadece “Yağı tamam!” dedikten sonra – tıpkı King’in yaptığı gibi – istasyonun arka tarafına doğru giderek gözden kaybolur. Adamın yalnızca tuvalete gittiğini düşünen genç, uzun bir süre ses çıkmayınca endişelenir ve adamın ortadan kaybolduğunu fark eder. Hemen aşağıda akan derede, ileride gördüğü siyah bir nesne onu kuşkulandırır ve polise haber verir. Polis olay yerine vardığında, kısa sürede bunun siyah bir poşet olduğu anlaşılır ve kimse siyahlı adamı bulamaz.

buick-8-4

İşte hikâyenin asıl korkunç tarafı da bundan sonra başlar. Gizemli adam ardında devasa bir Buick Roadmaster bırakmıştır. Arabanın şeytani güzelliği bir yana, herkese tuhaf gelen bazı özellikleri de vardır. Bir kere, ne lastiklerinde ne de herhangi bir yerinde tek bir toz bile yoktur. Direksiyonu, hiçbir insanın anatomik yapısının uygun olamayacağı kadar büyüktür. Ve arabaya binip bir göz atmaya cesaret eden Curtis Wilcox’un keşfettiği daha tuhaf şeyler de vardır. Örneğin arabanın içinde tuhaf bir titreşim, bir tür mırıltı hissetmesi gibi. Örneğin arabanın hiçbir şekilde üzerinde toz ya da taş toprak tutmaması gibi. Örneğin arabanın tüm iç aksamının adeta bir “dekor” olması, işlevsiz olması gibi.

Bu devasa arabayı ciddi anlamda merak eden ekip, onu bir şekilde yan taraflarındaki barakaya çektirir. Bu konuda hiçbir rapor yazmazlar, sadece aracı inceletirler ve sonrasında B barakasında saklamaya başlarlar. Ancak devasa Buick’in onlara büyük sürprizleri vardır.

Buick 8, ilk çıktığı zamanlarda satın alıp nedense uzun yıllar beklettiğim bir kitaptı. Sanki Christine’den sonra benzer bir konu okumak istememiş ya da onun anısının başka bir şeylerle karışmasını istememiştim. Ama Buick 8 ve Christine birbirlerinden çok farklılar ve ben kesinlikle Buick 8’in King’in en iyi anlatıma sahip romanlarından biri olduğunun garantisini verebilirim. Sanırım benim için kitaba dair en güzel şey, insanın bilinmeze karşı duyduğu onca saplantılı arzuya ve bilinmezi deşmek, sürekli cevaplar aramak istemesine karşın aslında kendi varoluşunun da bir muamma oluşuna dair verilen – hadi ders niteliğinde diyelim – kısımdı. Bilemiyorum, belki bu kısım benim giriş kısmında biraz uzatarak da olsa vermeye çalıştığım düşüncelerimle tam bir uyum halinde olduğu için Buick 8 benim için özel.

Ve insanın kendisi de bir muamma olduğu için, “Buick’ler her yerde…”

O halde siz de fazla bekletmeyin ve Buick 8’i okuyun. Okumuşsanız bir kez daha okuyun, zaten bu yazı size bir şeyleri hatırlatmışsa mutlaka eliniz bir kez daha gidecektir kitaba.

Keyifli okumalar.

Yorumlar