Mezarlık Kitabı: Mezarlıkta “Hayat” Bir Başka

“Ne zamandır okuyayım şunu.” dediğim bir kitap değildi Mezarlık kitabı adındaki Neil Gaiman kitabı. Esasen başka bir kitaba başlayacakken, elimi bu kitaba uzanırken yakaladım. İyi de olmuş açıkçası. Bunun yerine hangi kitabı okuyacaktım, onu şu anda hatırlamıyor olsam da; Nobody Owens’ın hikayesi hala aklımda.

Jack denen adam’ın sağ elinde kemik saplı bıçağı, kanlar içerisindeydi. En çok da bu halini seviyordu onun. Canını aldığı üç kişiden sonra, doğal bir kırmızı ile kaplanan çeliğin yapması gereken son bir görevi daha vardı. Ailenin dördüncü ve son üyesi olan, tamamen savunmasız bir bebeğin işini bitirmek. Bundan sonra “Jack denen adam” kendisine verilen görevi layıkıyla yerine getirmiş olacaktı. Nihai hedefinin bulunduğu odada ufacık bir sorunlar karşılaştı; bebek olması gereken yerde, yani odasındaki parmaklıkları olan bir beşikte (kendi başına çıkması imkansız olanlardan) değildi. Biraz değil, baya baya şansın yardımıyla ufaklık, kendi başına özgürlüğüne kavuşup ve soluğu kullanılmayan bir mezarlıkta almıştı.

Ufaklığın mezarlığın girişine ulaştığı o anda “şans eseri” orada olan, kim bilir ne zaman ölmüş (kitabı okuyanlar bilir) bir karı koca tarafından bulunur. Bebeğin öldürülen anne ve babası, kendilerinden çok önce ölen çiftten bebeklerine sahip çıkmalarını ister. Sisli bir gecedir. Jack denen adam bebeğin peşine düşer ve mezarlığa kadar da doğru iz üzerinde yoluna devam eder. Ancak mezarlığın sakinleri bebeğe ulaşmasına mani olurlar, bu kendilerine hiç de tekin gelmeyen adamın. Gecenin bir vakti, bebek arayan siyahlar içindeki bir adama güvenmek için çok sağlam sebepler gerekir açıkçası. Ardından kim olduğu bilinmeyen bebek, bir şekilde mezarlıkta koruma altına alınır ve Mezarlık Özgürlüğü ile birlikte oranın bir parçası haline gelir.

mezarlikKitabi1

Nobody Owens. Hayatını mezarlıkta, o mekanın bir parçası olarak çok uzun zaman önce ölmüş, yeni ailesi ve koruyucusu Silas’ın da aralarında bulunduğu mezarlık sakinleriyle birlikte geçirir. Aralarında bin yıl önce öleni de vardır, yaşadığı kasaba halkı tarafından yaşamına son verilen cadısı da. Kendisine verilen Mezarlık Özgürlüğü sayesinde, oradaki herhangi bir ölüden farksız bir hayat yaşayan Efendi Owens -mezarlıktaki neredeyse her ruh bu şekilde sesleniyor kendisine, bir çeşit saygı duyuyorlar bu canlı çocuğa- mezarlık sakinlerinden başta görünmezlik olmak üzere, canlı insanların yapamaması gereken bir çok şey öğrenir. Mezarlık sakinleri dışında bir tane de kanlı canlı arkadaş edinmeyi başarır Owens, fakat bir takım istenmeyen olaylar bu arkadaşlığın son bulmasına neden olur. Onun evi mezarlık, dostları ölülerdir.

Koruyucusu Silas ile sohbet etmeyi, mezarlığın en yüksek noktasına çıkıp -konumu itibar ile şehrin birçok yerine hakim- kendisi dışındaki insanların hayatlarının akışını izlemeyi seven Owens, zamanla insanlarla iletişime girme, onlarla beraber aynı ortamda bulunma isteği duyar. Gittikçe artan bu isteğinden Silas’a bahseder. Ortak bir kararla okula başlar.

Sadece orada olduğunda Bod Owens (Nobody’nin Bod’u) adında birisi var dediğiniz ama ortamı terk ettiği anda, sanki hiç var olmamış gibi hafızanızdan silinen bir öğrenci olmak şartı; okul hayatının devamlılığının en önemli noktasını oluşturuyor. Bir süre bunu gayet iyi başarır, yok gibidir. Ancak karıştığı bazı olaylar sonucunda, sahip olduğu hafızalarda anlık mesken etme ve sonra yok olma özelliğinin aksine, kimsenin aklından çıkmayacak bir isme dönüşür ve haliyle okul macerası da böylece son bulur.

neilGaiman

Yıllar geçer, Owens büyür ve Jack denen adam hala görevini yerine getirememiştir. Yıllar önce becerip de öldüremediği, elinden kaçırdığı çocuğu hala öldürmesi gerekmektedir. Ama elinde hiç bir ipucu yoktur. Zaman Jack denen adamın aleyhine işlerken, Bod tüm bunlardan habersiz, yıllar evvel monotonluk kazanan mezarlık hayatına devam etmektedir.

Yazının başında demiştik Hugo ödülü almış (2009 yılında) diye (aslından dememiştik, şimdi söyledik). O sene başka hangi kitaplar aday gösterildi bilmiyorum ama iyi ki Mezarlık Kitabı adındaki kitap almış ödülü. Hikayesiyle, karakterleriyle (“Jack denen adam” nedir arkadaş?) keyifli bir kitap kaleme almış Neil Gaiman. Kitap içerisinde yer alan birbirinden güzel çizimlerin sahibi Dave McKean abiye de ellerine sağlık diyorum. İthaki Yayınları etiketi ile biraz kitapçı dolaşarak (biraz hava alın, iyi gelir) rahatlıkla edinebileceğiniz kitabı bence okuyun, Nobody adında bir karakter tanımış olursunuz.

Bu yazı, "İthaki Kütüphanesi" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar