Ökkeş Serisi – Sınıf Ayrımı Gölgesinde Bir Çocuk Klasiği
2 – Ökkeş Kurt Avında
Bu kitabın ismi yanıltıcı olabilir. Hikayenin büyük bir kısmı evde geçmektedir ve Ökkeş’in esas amacı kurt avlamak değil, sadece kasabaya kadar gidip gelmektir.
Babası hastadır, kasabaya gidecek metanetten yoksundur, nenesi yaşlıdır. Erzak ve öteberi almak için kasabaya gitmek gerekir ancak köy yerinde pek seçenek yoktur. Ökkeş’in tek başına kasabaya kadar sağ salim gidip dönmesi gerekmektedir. Bunun üzerine babası, eline tüfeği verip Ökkeş’i yollamak ister. Ancak Ökkeş, yolda karşısına çıkabilecek tehlikeli bir hayvan olan kurtun ne olduğunu bir türlü anlamadığı gibi tüfekten ve çıkaracağı gürültüden de ölesiye korkmaktadır.
Bu yüzden, hikayenin büyük kısmı evde bir çeşit Karagöz/Hacivat atışması gibi geçer. Babası ne söylese Ökkeş sözcükleri yanlış anlar (öyle değil Karagöz’üm yine yanlış anladın) ve adamı krizlere sokar. Kitabın ikinci yarısında babası mecbur kalıp kasabaya iner, bu kez de Ökkeş evde kalır. Anasız büyüyen bir çocuk olarak evdeki bazı işlere bakmak zorunda kalacaktır.
Bu kitapta da hem babası hem de Ökkeş, halen serinin devamındaki karakterlerine tam oturmamıştır. Ökkeş çok fazla konuşan, neredeyse hiç düşünmeyen bir parodi ögesiyken babası da bu ögenin karşısındaki aklı selimi temsil eder.
Fakat kitabın esas alt metni, köyde yaşayan karakterlerin zaruret karşısında mahsur kalışı ve çaresizliğidir. Bu çaresizlik, yarım akıllı bir çocuğu eline tüfek verip yola düşürecek kadar büyüktür.
3 – Ökkeş Balık Avında
İşte serinin esas oğlan kitabı. Karakterlerin yerli yerine oturduğu, hikayenin belirgin tehlike ve atmosfer içerdiği, bir o kadar da keyifli ve eğlenceli bir hikayede Ökkeş’in köyünü daha iyi tanırız.
Babası ve nenesi ile yaşadıkları köy, aynı zamanda denize kıyısı olan bir yerdir. Babasının da küçük bir sandalı vardır, zaman zaman balığa çıkar ve yakaladıklarının bir kısmını satar, bir kısmını da kendileri yerler.
Nihayet bir gün balığa giderken yanına Ökkeş’i de alır. Balığa gidene kadar başlarından geçenler ve Ökkeş’in sabırsızlığı aşırı keyiflidir. Fakat balığa gittikten sonra olaylar değişir, hava bir anda bozar ve baba oğul kendilerini çok tehlikeli bir fırtınadan zar zor kurtarırlar. Fırtınada kendilerini attıkları adanın adı “Yılan Adası”dır.
Babası bu ismi söyledikten sonra artık her şey için geç kalmıştır. Ökkeş artık adadaki her şeyi yılan sanmaktadır. Kitabın oldukça ürkütücü fırtına atmosferi, Yılan Adası’na düşmeleri ile perçinlenirken, adadaki bu atmosfere rağmen Ökkeş okuyucuyu defalarca güldürmeyi becerir.
Bu hikayede serinin temel alt metinleri olmamakla birlikte, çocuk okuyucuların gereksiz korkuları ile yüzleşmelerini (ki bu korkular hem denizdeki fırtına hem de yılanlar gibi önemli çocuk korkularını içerir) hem de tehlike karşısında nasıl davranacaklarını göstermesi açısından önemlidir.