Perg’de Son Macera: Tanrıların Alfabesi

Sona Geldik 

Korkak ve Canavar ile başlamıştık seriye ve son kitaba geldiğimizde Perg’e güzel bir şekilde veda edildiğini söyleyebilirim. Bütün bir seri boyunca kurgu gayet güzel ve anlaşılır bir şekilde devam etmeyi başardı. Akıcılığını neredeyse hiç kaybetmedi. Temponun düştüğüne de zaten pek fazla şahit olmadık. Yazarın da aynı şekilde keyif aldığını anlıyoruz. Zira dört kitaplık bir seriyi finale ulaştırmak için okuyucuyu geçtim, yazarın da aynı tadı alması, aynı heyecanı duyması elzem. Bu noktada Barış Müstecaplıoğlu işinin hakkını vermeyi başarmış. Kitaplarda adı geçen karakterlerin hepsine hakkının teslim edildiği, gelişen olayların—bir dereceye kadar—makul bir biçimde çözüme ulaştırıldığı bir final oldu. “Nereden nereye” dedim kitap bittikten sonra. Korkak ve canavarın dostluğundan ortaya çıkan destan hakkınca bir sona ulaşmış oldu. Leofold adına çok sevindim mesela.

Biraz duygusal devam etmek istiyorum. Serideki kitaplar içerisinde pek fazla savaş sahnesi ile karşılaşmıyoruz. Olsa olsa teke tek, ya da birkaç kişiden oluşan gruplar arasında combat’ler var sadece. Ancak son kitap bu noktada gönlümü alıyor. Ortaya çıkan savaş tam da sevdiğim türden oldu diyebilirim. Sayısız kahramanlıkların yaşandığı, düşmana bile saygısını eksik etmeyen onurlu savaşçıların sahne aldığı dişe diş, kana kan bir savaştı, ki okuması çok zevkliydi. Fantastik edebiyat söz konusu olduğunda eğer bir savaş sahnesi olacaksa önemli olan bir-iki husus var benim için. Ne ya da neler uğruna olduğu, kimler arasında olacağı, kullanılacak stratejiler nelerdir. Bu saydıklarım olmazsa olmazlar. Ancak bunlara ek olarak, okuyucuyu içine alacak kahramanlık hikayelerinin yer almadığı savaş yarım kalır. Madem ki kılıcımız kalkanımızı kuşandık, birbirimizin gözünün içine baka baka dövüşüyoruz, o zaman ortaya sıradışı hikayeler elbette çıkacak. Keşke biraz daha uzun olsaydı dediğim bir bölümdü, güzeldi, duygulanmadım diyemem…

tanrilarin-alfabesi-1

Kitapların hepsine aynı heyecanla başladım ve okudukça iştahım iyice kabardı. Son kitabı da aynı şevkle okudum ve rafa kaldırdım, bir destan daha sona erdi. Bu noktada belirtmek istediğim bir-iki şey var. Kitap içerisinde gerçekleşen bazı olaylar gereğinden fazla hızlı nihayete ulaştı. Beklediğim bir-iki hadise, beklemediğim bir hızlı çözüme kavuşturuldu. Kilitlerin birer birer çözüldüğü bir kitap elimizdeki ve sanırım biraz daha uzun olabilirdi. Uzunluktan kastım olayların daha geniş, daha aydınlatıcı bir anlatımla çözümlenmesi yönünde. Zira serinin en kısa kitabı olduğunu da belirtmekte fayda var.

Biterken 

Edebiyat dünyamızda benzerine sıklıkla rastlamadığımız türlerden birisi fantastik edebiyat. Tıpkı bilimkurgu ve tuhaf kurgu gibi. Bu türlere ait kitap yayımlamanın zor olduğu ülkemizde Barış Müstecaplıoğlu, Korkak ve Canavar ile birlikte fantastik kurgu kategorisinde bir ilke imza atmayı başarıyor. Üretkenliği su götürmez bir gerçek olan yazarın hayalgücünün eseri olan kitap, türün bizdeki gelişimi için önemli bir mihenk taşı. Bununla birlikte türün tüm dünyada en beğenilen yazarlarını ülkemize getiren İthaki Yayınları, yazarın Perg Efsaneleri serisini yeni baskıları ile okuyucuya sunuyor. Kapaklardaki illüstrasyonlar çok iyi.

Bu yazı, "İthaki Kütüphanesi" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar