Rakamlar Oyunu: Futbol Hakkında Bildiğiniz Her Şey Neden Yanlıştır? ya da Futbolun Matematiği

Bir İngiliz düşünün: Bütün İngilizler gibi hayatının bir kısmında futbol oynamış, şansına da kalecilik denk gelmiş. Sonradan futbolda çok ilerleyemeyeceğini fark edince efendi gibi üniversiteyi bitirip ekmeğini eline almış. Bu Chris Andersen. Rakamlar Oyunu en çok onun eseri olacak.

Bir tane de Amerikalı düşünün şimdi. Bu da futbolu hiç bilmiyor, öyle ki futbola “sakkır” falan diyor, öyle bilmiyor. Bu arkadaş da eski beysbol oyuncusu. Sonradan o da üniversite okumuş, ama o oyunun mekanik ya da taktiksel yanını değil bilişsel yanını incelemiş bir abi. Bu da David Sally. Bilmemenin yaratıcılığıyla ilham verecek.

Şimdi bir tane daha İngiliz düşünelim, ama tip olarak Anadolu insanı tipinde. Bu İngiliz ise üniversiteye gitmemiş, ama profesyonel futbolcu olmuş. Hatta 2011’de Beşiktaş’ın Stoke City’i 3-1 yendiği maçta da oynamış, aynı zamanda bir mancınık. Çok uzun, çok isabetli taç atışları kullanabiliyor kendisi. Bu atışlar, takımın taktikleri arasında önemli yer tutuyor. Kitabın temelini de bir uzun taçla atacak, bilmeden de olsa.

Kameralarımızı bir bara çeviriyoruz, barda 1. İngiliz ile Amerikalı maç izliyorlar, 2. İngiliz ise uzun taç atıyor. Amerikalı, 1. İngiliz’e neden böyle bir atış seçtiklerini sorduktan sonrası, elimizde tuttuğumuz kitaba kadar uzanan bir yolculuk. Rakamlar Oyunu (Yazı boyunca bu ismi kullanacağım), ayaktopunda olan, olmuş ve olabilecek olan şeyleri rakamlar, istatistikler ve analizlerle inceleyen bir kitap. Benimle gelin.

Bir taç atışı var kitaplar yazdırır.

Üç Korner Bir Penaltı (mı Gerçekten?)

Öncelikle, bu kitap bir akademik araştırma aynı zamanda. Bu durum kitabın dilini ağırlaştırmamış, okumayı zorlaştırmamış, ki çok takdir ettim yazarların bu konudaki becerisini. Yer yer komik bile olmuş kitap, oldukça rahat okunuyor. Sinema üzerine, müzik üzerine, görece eğlenceli olabilecek konular üzerine olan makaleleri okurken bazen kendimi vurasım geliyor aşırı ciddiyet ve ağdalı dil yüzünden, o yüzden başta biraz gözüm korkmuştu. Sizin korkmasın. (Aşırı kasvetli ya da ağdalı yazınca daha çok bilgi vermiyor, bilginin alımını zorlaştırıyorsunuz, yapmayın.)

Buralarda bir yerlerde, yine İthaki Yayınları’ndan çıkmış olan Futbol Taktikleri Tarihi var. Apayrı yazarlar tarafından yazılmış olan bu kitaplar birbirini muhteşem şekilde tamamlıyor. Birileri gidip Catenaccio’yu bulmuş, piramit en sonunda ters döndürülmüş vs kısmını Futbol Taktikleri Tarihi’nde okuduk, burada da yapılan değişiliklerin beklenen sonuçları verip vermediğini veriler ışığında görüyoruz. Fakat bu kitap basit bir tarihi hikayelerin sağlamasını yapma işlevinden fazlasına sahip, verilerle ne yapabileceğimizi ve verilerin bize ne anlattığını da kitapta enine boyuna incelemişler.

Bu konuda vermek istediğim en önemli örnek, gol. Kitabın önermesine göre futbolu çekici yapan, gol sayısının çokluğu değil azlığıdır, nadir olması golü önemli kılar ve sistemler geliştikçe de gol daha da nadir bulunan bir şey haline gelir. Geçmişte 20-30 gol olan maçlar özellikle futbol kültürü erken gelişmiş ülkelerde sıkça görülen olaylar arasında, hatta çoğu maç için 4-1, 5-2 falan gibi skorlar günümüzün 2-1’i gibi muamele görmüş. Zaman içerisinde oyunun gelişmesi ve incelendikçe farklı verilerden farklı sonuçlar elde edilmesiyle durum değişmiş. Bunun doğruluğunu görmek için bizim ligimize bakmak yeterli: 60 yıllık lig tarihimizde sadece 13 maçta çift haneli sayıda gol atılabilmiş, kendi başına çift haneli skor üretebilen tek takımsa Beşiktaş olmuş. (10-0, Adana Demirspor maçı)

Ne işe Yarıyor ki Bu Kadar Sayı? Rakamlar Oyunu mu Gerçekten?

Moneyball filmini izleyenleriniz muhakkak olmuştur, ki sayılarla ilgiliyseniz tavsiye ederim. Başrolünde Brad Pitt oynuyordu, Türkçe’ye Kazanma Sanatı adıyla çevrildi. Bu filmin (ve ondan önce gelen kitabının) ilham kaynağı Billy Beane ise istatistik bilimini kullanarak Beysbol oyununun şifrelerini kırmış, bug’ını bulmuş, kimsenin bir şey beklemediği takımdan efsane yaratmıştır. Galiba hala daha Oakland Athletics takımının da genel menajeri. Beysbol gibi futbolun da kodları olduğunu ve bu kodları kırdığını iddia etmiyor kitap, ancak bu konudaki olası çalışmalara da ön ayak olduğu gerçeğini gözardı etmemek gerekiyor. Futbol elbette ki diğer oyunlardan farklı, aynı yöntemler işe yaramıyor. Bu yüzden de kitap, oyunu üç kısımda inceliyor: Maç Öncesi, Sahada ve Yedek Kulübesi ve Takım Kurmak (Maç sonrası diye beklediniz bir an değil mi?) Her alanın ayrı bir önemi var, ve bazı şeyler diğerlerinden biraz daha önemli. Bunların ne olduğu, ne kadar önemli olduğu ise teknik olarak kitabın ana konusu.

Yazarlar; Chris Anderson ve David Sally

Kitabın yapısı itibariyle şöyle oldu böyle gitti diye hikaye paylaşamıyorum, hikaye siz futbolu ne kadar biliyorsanız o aslında. Ender gelişen Osasuna atakları size bir anlam ifade ediyor mu? Belki de o atakların neden ender geliştiğini ve topun neden hiç Osasuna’da olmadığını merak ediyorsanız bu kitap sizi aydınlatacaktır. Barcelona neden gerçek bir forvet almayıp sahte dokuz ile oynamaktadır? Sebepleri burada açıklanıyor. Teknik olarak futbol oyunlarına ilgi duyan herkes, bu kitabın yazarlarıyla aynı şekilde düşünüyor, sadece aynı sofistikelikte değil. “Oyunda Salah akıyor olm,” lar, efendim “Kanka FM’de bak X var ucuza Wonderkid”ler aslında aynı mantığın sonucu: Elimizde veriler var, oyun içinde bu verileri görüp ona göre hareket ediyoruz. On yaşındayken Tsigalko almaya çalışan çocukların biraz daha büyüyünce keyifle okuyabilecekleri bir kitap Rakamlar Oyunu.

Artık 90 Artılara Geldik…

Son olarak da İthaki’nin kitapta yapmış olduğu işi ele alıp konuyu kapatayım. Türkçe Baskıya Önsöz olsun, Türk futbolunda büyük emekleri olan ve istatistik biliminin bu alanda kullanımının öncüleri ve hamileri arasında yer alan Önder Özen’in yazdığı sunuş olsun hem eğlenceliler, hem de bir nevi sizi kitaba hazırlıyorlar. Ayrıca Egemen Özkan’ın çevirisini oldukça beğendim, şakaları en bozmadan çevirebileceği haliyle çevirmiş, ancak daha önemlisi futbol kültürünü göz önüne alarak çeviri yapmış. Yabancının 4-4-2 diamond dediği şeyi 4-4-2 elmas diye çevirirseniz yanlış olur muydu? Hayır. Hatta pek çok futbol oyununda da çevirisi öyle oluyor, ancak onun bizdeki karşılığı baklavalı 4-4-2. Bu tarz ufak nüanslar benim için önemliydi, istediğimi aldım.

Sonuç olarak, Rakamlar Oyunu sadece bir futbol istatistikleri kitabı, ama sadece o kadarını görmek isterseniz öyle. Bir orta saha oyuncusunun pas isabeti ve pas verimliliğinin ölçümüyle bir deponun dağıtım hacmi ve verimliliğinin ölçümü arasında aslında çok da bir fark yok. Değişik bir alanda biraz içgörü biraz da genel kültür için, çokça da bazı şeylerin veriler ve istatistikle nasıl değişebileceğini anlamak için okunabilecek keyifli bir eser. Herkese iyi okumalar diliyorum.

PS: Bu kitabı okumak size bahiste çılgın oranlı garanti kuponlar yapma şansı ya da garantisi vermez. Öyle olsa bu kitabın piyasaya çıkmasına izin verilmezdi.

Bu yazı, "İthaki Kütüphanesi" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar