Sanat Dolu Kovalamaca – “Kutsal Mavi”

Ünlü ressamların resimlerine bakarken çoğumuzun aklından aynı düşünceler geçer. “Nasıl böyle çizebilmiş?”, “Acaba ne düşünüyordu?”, “İlhamını nereden almış?” İşte ilham noktasında size bambaşka ve de büyülü bir pencere açan bir kitaptan bahsedeceğim size: Christopher Moore’un “Kutsal Mavi”si. Paris, ünlü ressamlar, zaman yolculuğu, mavi, mavi ve biraz daha mavi. Yazar bize tüm bunların bir arada olduğu harika bir tarihi kurgu romanı sunuyor.

Vincent Van Gogh’un kendisini vurup hayatına son vermesi, yakın sanatçı arkadaşları arasında derin bir üzüntüye neden olur. Van Gogh’un akli dengesinin pek de yerinde olmadığı herkes tarafından kabul edilen bir gerçek olsa da, kendisini vuran bir adamın 2 kilometre yürüyüp doktoruna gitmesi kulağa çok da mantıklı gelmemektedir. Bir de Van Gogh’un mektuplarında bahsedip, insanları uyardığı ‘Boyasatıcısı’ vardır. Paris civarındaki çoğu ressamın karşısına çıkıp katkısız boyalarını öven bu kambur adam da kimin nesidir?

Yazar Christopher Moore

Yazar Christopher Moore

Lucien Lessard babasından kalan aile fırınında annesi ve ablasıyla birlikte çalışırken bir yandan da babasının kendisine aşıladığı ressam olma hayalini kovalamaktadır. Dönemin ünlü empresyonistleriyle arkadaşlık edip, çalışma imkânı bulan Lucien’in hayatı iki senedir ortalarda görünmeyen sevgilisi Juliette’in geri dönmesiyle bambaşka bir boyut kazanır. Juliette nereye gittiğiyle ilgili pek konuşmadığı gibi derin bir resim bilgisiyle donanmış bir şekilde dönmüştür. Lucien sevgilisinin aşırı ısrarına dayanamayarak onun resimlerini yapmaya başlar. Ancak ortada bir tuhaflık vardır. Lucien’in zaman kavramı diğer insanlarınkinden farklı işlemeye başlar. Lucien’in günler boyu tuvali üstünde çalışması fırındaki müşteriler için sadece yarım saat gibidir. Bunun yanında bir de ortaya çıkan hafıza kayıpları her şeyi daha da karmaşık hale getirmektedir.

Lucien’in soylu ve hovarda arkadaşı Henri Toulouse-Lautrec de bu tuhaflığın farkına varınca ikisi birlikte diğer ressamlarla da konuşarak ortak sorunlarını araştırmaya başlar. Nihayetinde tüm kapılar ‘Boyasatıcısı’ ve onun harika mavisine açılır. Bunun üzerine iki sanatçı arkadaş araştırmalarını bu noktada yoğunlaştırırlar. Böylece ‘Boyasatıcısı’ ve Mavi’nin peşinde adeta sanat dolu fantastik bir kovalamaca başlar.

Sanat kısmı tamam da, fantastik olan kısım nerede?” diyenler için hemen açıklayayım. Kahramanımızda ortaya çıkan sorunların hepsi aslında tüm ressamlarda ortaktır. Hepsinin zaman kavramı altüst olmuştur; haftalar boyu sürdüğünü sandıkları kayboluşları diğer insanlar için o kadar sürmemektedir. Öte yandan çizdiklerinden emin oldukları halde bulamadıkları tablolar vardır. Ressamların Boyasatıcısı‘ndan edindikleri mavi boyayla yaptıkları eserlerden oluşan bu kayıp tabloları ne sattıklarını, ne de birine verdiklerini hatırlamamaktadırlar. Boyasatıcısı demişken, sahi bu adam seneler içinde sürekli ressamların karşısına çıktığı halde nasıl hiç yaşlanmaz? Bir de zaman içinde sürekli değişen, yanında görülen kadınlarla bu adamın nasıl bir ilişkisi vardır? Tüm bu soruların cevabında sizi çok şaşırtacak bir sır gizli. E tabi onu burada açık edip, sizi de bu zevkten mahrum bırakmak olmaz.

sacreBleu1

19. yüzyıl empresyonistlerinin meşhur eserlerini nasıl ortaya koyduğunu bambaşka bir yorumla sunuyor “Kutsal Mavi”. Kitabın satırları arasında gezinirken en son sayfalarda yer alan tablolara da atıfların bulunduğunu göreceksiniz. Bu tablolar öykünün içine öyle güzel yerleştirilmiş ki, ben birkaç kez geri dönüp karakterleri iyice benimsemek adına tabloları inceledim. Kitap boyunca aklımda oluşan “Acaba bunların ne kadarı gerçek?” sorusunu da yazar kitabın sonundaki bir kısımda detaylı bir biçimde açıklıyor.

Ressamlar arasındaki ilişkileri, birbirleri hakkındaki düşünceleri ve mektupları temel alarak romanını oluşturan yazar sayesinde dönemin sanatçılarının kişiliği ve sanat düşüncesi hakkında da bilgi sahibi oluyorsunuz. Ayrıca yine son kısımda yazar, ressamların hayatını merak edenler için bir kaynakça da sunuyor. Bunun yanı sıra, renklere ilginiz varsa mavi renkle ilgili bilimsel sayılabilecek pek çok bilgiyi edinmeniz de mümkün.

Anlatımı oldukça eğlenceli bir kitap olan “Kutsal Mavi” sizi sıkmadan 19. yüzyıl Paris sokaklarıyla M.Ö 38.000 yılındaki Paris mağaraları arasında gezdiriyor. Bu keyifli ve eğlenceli serüvende zaman zaman ne olacağını kestiremeyip soluğunuzu tuttuğunuz anlar da geliyor. Şahsen beklemediğim bir şekilde eğlendiğim ve öğrendiğim bir kitap oldu “Kutsal Mavi”. Van Gogh’un ölümü ardındaki sırla ilgili belki de en değişik açıklamalardan biri için sizi de kitabı okumaya davet ediyorum.

Yorumlar