Savaşan Devletler Dönemi, Yeniden: Kralların Merhameti

Bir Devrim Hikayesi

Gibi geliyor kulağa ve hakikaten öyle. İmparator Mapidere’nin hayali diğer altı devleti tek bayrak altında toplayıp savaşa ve akan kana son vermekti. Mantık güzel, ancak gidiş yolu yanlış. Bu uğurda can veren insanların savaş sebebiyle ölen son insanlar olmasını isterken tek güç olmanın rehavetiyle halka kan kusturması, uğrunda ömrünü harcadığı ideale biraz ters düşüyor açıkçası. Güç tembelleştirir deyimi burada da kendisine yer buluyor. En nihayetinde de halk prangalarından kurtulmak, özgür olmak istiyor.

Fantastik edebiyat alanında karşımıza çıkmaya müsait bir konusu var ve bu yanıyla kulağa çok fazla Game of Thrones (Orijinal kitap serisi a Song of Ice and Fire olarak bilinir.) gibi gelebilir. Ancak işler bu tarafta biraz daha ağdalı ve göze hoş geliyor. Zira kitabın geçtiği coğrafya itibariyle buram buram uzakdoğu mistisizmi kokuyor. Ara ara yer verilen kıssadan hisse öyküler, okunan şiir ve şarkılar sayesinde çok kısa zamanda kendinizi kurguya kaptırmanızı sağlayacak. Özellikle Kuni Garu’nun ön planda olduğu bölümler bu yönden çok zengin, söylemesi benden.

graceKings1

Kitapta ana karakterler Kuni Garu ve Mata Zyndu çok iyi bir şekilde tasarlanıp önümüze konulmuş. Kuni ne kadar hayattan keyif almasını biliyorsa, Mata bir o kadar soğuk ve duygusuz olabiliyor. Birisi sürekli bardağın dolu tarafındayken, diğeri boş olan taraf için kıyameti kopartabiliyor. Bu yönleri itibari ile kulağa biraz klişe gibi gelseler de bence gayet iyi olmuş. Ken Liu yardımcı karakterler için de aynı başarıyı sürdürmüş ve kitapta o kadar çok karakter geçiyor ki, her biri için bunu başarabilmek oldukça zorlayıcı olsa gerek. Hele de kurgu bu kadar yoğunken. Romanı okurken ciddi anlamda üzerinde yaşadığımız dünyanın bir yerinde Xana, Haan, Cocru, vs. devletleri varmış da onlar arasında çıkan diplomatik ve askeri sorunlar üzerine notlar okuyormuş gibi hissettim. Son zamanlarda sıkça rastlayamadığımız ama burnumuzda tüten yoğunlukta yaşıyoruz kitabı, ve akıcı okunabiliyor oluşu da cabası. Kullanılan dil oldukça sade ve okuyucuyu sıkmamayı başarıyor. Bazı yerlerde örneğin bir kahramanlık hikayesi anlatılırken kendinizi o an orada hissetmenizi mümkün kılıyor.

Kralların Merhameti, zamanında Çin’de vuku bulan Savaşan Krallar Dönemi diye anlandırılan zaman diliminden izler taşıyor. M.Ö. 400 yılından başlayarak yaklaşık 200 yıl boyunca süren bir dönem. Sözü edilen zaman dilimi içerisinde yapılan savaşlar sonunda da yedi tane devlet ortaya çıkmış, Tiro devletleri gibi. Zaman savaş zamanı olduğunda, ölüm kalım arenasında hayatta kalmayı başaran nice kahramandan, yaptıkları kahramanlıklardan söz etmek adettendir. Ken Liu’nun bu noktada elinden gelenin en iyisini yaptığını görüyoruz. Zekice kurgulanmış savaş sahneleri, korkusuz savaşçıların kılıç dövüşleri, stratejinin her şey olduğunu gösterir nitelikte savaş planları. Tüm bunları kitabında bir araya getirmeyi başarmış. Bu yönü ile benim gönlümü kazanmayı başardığını söylemek isterim.

Tanrıların İşine…

…akıl sır ermez. Kralların Merhameti’nde ise tam manası ile hikayenin içindeler. Zira insanların hayatına doğrudan müdahale ediyorlar. Bunu da tabi ki kendi eğlence anlayışları için yapıyorlar. En çok sevdiğim yönlerinden biri de buydu kitabın. Okuduğum diğer birçok türdeş kitapta (misal az evvel adı geçen A Song of Ice and Fire) tanrılardan sürekli bahsedilir, inananlar korkutulur, kötülük yapanların elbet cezalandırılacağı söylenirdi. Ama tanrılar sadece isimlerden ibaretti. Burada ise tanrılar aramızda. Kitapta yer alan tanrı ve tanrıçalar yer yer “Biz de buradayız” dercesine kendilerini hatırlatmaktan geri durmuyorlar. Ne de olsa insanoğlunun yaptıkları, yapmak için çaba harcadıkları her şey tanrıların en büyük eğlencesi. Değil mi?

Yazar Ken Liu

Yazar Ken Liu

Kitap için neden Silkpunk dendiği ilk bölümde kendisini gösteriyor ancak pek de beklediğim gibi gittiği söylenemez. Açıkçası bu türe ait biraz daha fazla öge görmeyi isterdim ne yalan söyleyeyim. Gerçi daha üçlemenin ilk kitabındayız, ilerde Silkpunk’a doyacağımıza eminim.

Saray entrikaları, strateji çalımları, beyin fırtınaları ve tanrıların seyirci kaldığı savaşların bir arada olduğu bir kitap Kralların Merhameti. Fantastik yazına uzakdoğu dokunuşunun, tarihsel arka planın ve  masallardaki kahramanlıkların vücut bulmuş hali. Karahindiba Hanedanlığı serisinin ilk kitabı aynı zamanda. İthaki Yayınları etiketi ile kitapçılarda sizi bekliyor. Eşsiz bir dünyanın kapılarını aralamak isteyenler buyursun.

Bu yazı, "İthaki Kütüphanesi" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar