Silmarillion – Yüzüklerin Efendisi’nin Arkasındaki Mitoloji
Kitabın Bölümleri
Ainulindale (Ainur’un Müziği)
Silmarillion’un ilk bölümü olan Ainulindale, Dünyanın yani Arda’nın yaratılışını anlatıyor. “Orta-Dünya” dediğimiz yerin aslında Arda’nın bir kıtası olduğunu belirtmemde fayda var. Eru Iluvatar yani yaratıcı tanrının önce melekler ırkı olarak tanımlayabileceğimiz Ainur’u yaratmasıyla başlıyoruz. Bu meleklerle önce “Ea” yani evren yaratılıyor, daha sonra sıra Arda’ya geliyor. Melek dediğime bakmayın Ainur ırkı aslında tanrılar olarak da görülebilir fakat Tolkien’in bunları melek olarak hayal ettiği aşikar, neticede kendisine göre bu bizim dünyamızı anlatıyor ve kendisi de Narnia’nın yazarı C.S Lewis’i hristiyan yapacak kadar dininde bir insan.
Bu bölümde Arda yaratılırken olan olayları okuyoruz ve henüz Elfler, insanlar yok. Eru Iluvatar, “çocukları” Elfler ve İnsanların yaşabilecekleri bir diyarın yaratılması için Ainur’u görevlendiriyor. Arda’da Ainur’un ikiye ayrıldığını öğreniyoruz: Valar (büyük ve güçlü melekler) ve Maiar (onlara yardımcı olan melekler) olarak. Çok kadim zamanları ve Valar arasında asileşen, karanlık bir kişiliğe sahip olan Melkor’u görüyoruz. Binlerce yıl boyunca tüm diyara kök söktürecek, sayısız trajedi yaşatacak, Sauron’un da efendisi olan bu Vala, ilk kez burada karşımıza çıkıyor. Örneğin Arda’da kış mevsiminin olmasının nedeni kendisi. Ainur’un başındaki melek Manwe’nin çağırısyla Arda üzerindeki ilk savaş Melkor’a karşı veriliyor ve ardından bir sonraki bölüme geçiyoruz.
Valaquenta (Valar’ın Hikayesi)
Ansiklopediye benzettiğim kısımlardan birisi bu. Burada Valar, Maiar ve “düşman” olan mitolojik karakterleri öğreniyoruz. Tolkien sırasıyla, Ainulindale’de gördüğümüz görmediğimiz, hikayelerde karşımıza çıkacak, Arda’da yaşayan Ainur’ları anlatıyor. Valar ve Maiar kavramları üzerine biraz daha duruyoruz. Gandalf amcamız ile de bu zaman tanışıyoruz. Kendisi Maiar’ın en bilgesi olarak tanıtılıyor. Ardından yine tanıdık bir isim göreceksiniz: Yüzüklerin Efendisi Sauron’dan da burada bahsediyor. Balrog’lar ile beraber, Melkor’dan yana olan Maiar’dan kendisi.
Benim en çok sevdiklerim Varda ve Ulmo’dur. Tolkien’in elflerini sevdiğim için olsa gerek. Manwe’nin hanımı Varda, Elflerin en çok el üstünde tuttuğu Valar’dır. Melkor’un korktuğu tek Valar’dır, çünkü ışığın tüm gücüne sahiptir. Işıkla ilgili bir melek olsa da, aynı zamanda yıldızları yaratan kişi olduğu için aklıma hep geceyi getirir. Ulmo’da denizin ve suyun efendisidir ki, diğer Valar’ın gerek ders olsun, gerek ceza olsun, Elf’lere yardım etmediği zamanda bile yardımlarına koşar. Tuor’un Gondolin’i bulmasına yardımcı olur.
Anlayacağınız Yüzük Kardeşliği’nde, Gandalf ve Balrog’un karşılaşması neredeyse dünyanın yaratılışından beri devam eden bir savaşın parçası. Aragorn ve Kardeşliğin kalanına gidin demesinin nedeni bu. Silmarillion’u okuduktan sonra Peter Jackson’ın çektiği dövüş sahnesini izlerken duygulanmaya başladım, çünkü zaten epik olan bir dövüşün sahne arkasını öğrendiğiniz zaman Tolkien’in yarattığı evrenin derinliğini görüyorsunuz ama daha durun, daha kitabın ilk yüz sayfası bitmedi!