Sırların En Büyüğünün Peşinde: Merderan’ın Sırrı

Kaldığı Yerden… 

…devam. Yazarın ilk kitabının sahip olduğu akıcılığı burada da muhafaza ettiğini görüyoruz. Yine aynı yağ gibi akan kurgu ile karşı karşıyayız ve kahramanlarımız iş başında! Yalnız bu defa kendilerini daha evvelden tanıdığımız için, hangi durumda nasıl tepki vereceklerini tahmin edebilmemiz kendilerine yakınlık duymamıza neden oluyor. Sanki arkadaşlarımızın bir yaz tatilinde başlarından geçeni yazdıkları bir günlük gibi. Keyifli olduğu su götürmez.

Asuber ile olan savaşta insanlar tek savunma gücü olarak yer almışlardı. Perg topraklarında varlıklarını sürdüren diğer iki ırktan bir tanesi etliye de sütlüye de karışmamayı tercih ederken, diğeri şeytanın silah arkadaşlığına soyunmuştu. Ama ne oldu, şeytan yenildi, insanlık kazandı. Bunun neticesinde de sözü edilen ırk (prom ırkı) insanlığın hakim olduğu bir dünyada yaşamak zorunda kaldı. Yaşanan savaşlarda karşı cephede yer alan promlar ile insanlar arasında doğan anlaşmazlık, promların hayatlarını insanların köleleri olarak sürdürmek zorunda kalmalarına kadar gider. İçerdiği fantastik ögelerin yanında, kitaba bu gibi bir ırk çatışmasını da ekleyen Barış Müstecaplıoğlu’nun bu noktada doğru hamleyi yaptığını söylemek mümkün. İki farklı yaşam formu ve iki farklı yaşam biçimi. Sorunlar kaçınılmaz.

Barış Müstecaplıoğlu

Barış Müstecaplıoğlu

Mevcut dünyanın hakimiyeti için verilen bir savaş söz konusu ve seçtiğiniz taraf—zorla  ya da isteyerek yapılan bir seçim olması durumu değiştirmez—savaştan mağlup ayrılır ise aldığınız kararın sonuçlarına katlanmak zorundasınız. Mucize eseri yön değiştiren bir mücadele sonunda, insanların yüklerini sırtında taşımak zorunda kalan ve silah taşıma yasağı getirilen promların—gorile benzeyen yapıları ile böyle eşya taşıma işi gibi ağır işler için biçilmiş kaftan olsalar da—sahip oldukları savaşçı ruh her an yeni bir çatışmanın çıkabileceğine işaret olabilir.

Devam Devam 

Korkak ve Canavar’ın ardından okuduğumuz kitap, son kısmı ile yeni maceraların kapıda beklediğini okuyucuya gösteriyor. Açıkçası ilk kitap bittiğinde sanki devamı gelmeyecekmiş gibi bir his oluyor insanın içinde. Merderan’ın Sırrı’nda ise Perg’in korkusuz savaşçılarının başına daha çok işler geleceğini çok rahat anlayabiliyoruz. Kitap içerisinde ana karakterlerimize eşlik eden karakterler için de bir iki şey söylemek icap eder. İlk kitapta rastlayamadığımız çeşitlilikteler ve bu sayede, yaşanan olayların farklı kişilerin gözünden nasıl göründüğünü de okuma imkanı buluyoruz. Anlatılan bir hikaye ve birden fazla karakter var ise her birinin ne düşündüğünü bilmek, en azından yaşanan olaylar ile ilgili düşüncelerini okumak çok daha keyifli oluyor. Bu noktada yazarın yakaladığı başarı kitabın daha dinamik bir şekilde okunmasını sağlamış.

Perg efsanelerindeki ikinci perde Merderan’ın Sırrı. Ebedi dostlar Leofold ve Guorin’in başından geçmeyenin kalmadığı, gerek kurgusu, gerek karakterleriyle bir anda okunacak bir kitap. Tanrılara kafa tutan ikilinin başından geçenler bu defa hayatlarını ne yönde etkileyecek bilinmez. Yalnız bir şey var kesin olan; Korkak (!) ve Canavar olmasaydı tanrılar çoktan Perg’e sırt çevirirdi…

Bu yazı, "İthaki Kütüphanesi" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar