Star Wars – X-Wing Romanları VIII ve IX
-
Halil Kardıçalı
- Kitap
- 15 Aralık 2015
Bu yazı biraz buruk benim için, kadim bir dosta veda edeceğim. Expanded Universe (“EU”) kapsamında, Yeni Cumhuriyet’in kurulması ve İmparatorluk’un dağınık kalmış kuvvetlerinin baskısının ortadan kaldırılması için özgürlüğe kanat açan X-wing serisinin son kitaplarını da bu vesileyle inceledim ve beğeninize sunuyorum. Bir kitap daha var, yakın tarihli (Mercy Kill) ama oradaki kadronun bu seriyle pek alakası olmadığı için, onu orijinal X-wing romanlarının bir parçası kabul etmek mümkün değil bence.
Bu incelemenin tam da The Force Awakens (“TFA”) öncesine gelmesi oldukça manidar oldu. Disney’in Star Wars (“SW”) kurgusal evreninin hikayelerini elden geçirme insiyatifi özellikle Return of the Jedi sonrası dönemi tamamen yeniden yazma yoluna gitti, o nedenle X-wing serisi gerçek anlamda tarihin tozlu sayfalarının arasında yitip gidecek gibi görünüyor. Hatırlarsınız X-wing kitapları Wedge Antilles ve onun komuta ettiği Rogue ve Wraith Squadron’un hikayeleri üzerinde dönüyor, Disney’in TFA’ya giden yol başlığı altında çıkarmaya başladığı yeni romanlardan Aftermath bu seriye selam çakarcasına Wedge Antilles ile başlıyor ama yepyeni karakterleri kurguya ekleyip kendisini başrolden çıkarıyor. Bu da bana (eğer Rogue One filminde bu seriden ciddi bir esinlenme yapmayı düşünmüyorlar ise) artık Rogue ve Wraith Squadron ile vedalaşmamız gerektiğini söylüyor, en azından bu halleri ile!
Geçen yazımda Thrawn’dan bahsedip, Timothy Zahn’ın eserinin SW kurgusal evrenini yeni filmler gelene kadar diri tutmasına ne kadar da yardımcı olduğunu söylemiştim. X-wing serisi de benzer bir teşekkürü hak ediyor bizden, bu seri gerek okuma kolaylığı, gerek akılda kalan kötüleri (Ysanne Isard ne biçim bir karakterdir yahu, eksikliğini hissedeceğiz), gerekse de SW’a filmlerdeki kahramanlar dışında yakınlık kurduğumuz, hallerini merak ettiğimiz karakterler eklemesiyle büyük hizmet yaptı bizlere. Bu vesileyle serinin ortak yazarları Michael A. Stackpole ve Aaron Allston’a saygılarımızı sunup Isard’s Revenge ve Starfighters of Adumar’a balıklama dalabiliriz.
Bu yola çıkarken kitapları SW tarihçesine göre kronolojik okumaya çalışacağımı söylemiştim, Star Wars Legends yazı dizisi (https://www.kahramangiller.com/yazidizisi/star-wars-legends/) kapsamında incelemelerimi de sizinle bu prensibe uygun şekilde paylaştım. Eğer siz de merak eder de okumanızı bu şekilde yaparsanız Isard’s Revenge’in başında benim gibi gevrek gevrek gülebilirsiniz, çünkü bu kitap Thrawn üçlemesinin son kitabının en sonundaki uzay savaşının başına kadar geri sarıyor ve hikayesini oradan anlatmaya başlatıyor. The Last Command’in finalini oluşturan bu uzay savaşını ana gemilerin gözünden izlemiştik (bir noktada Rogue Squadron da geldi filan gibi bir lafta geçmişti hatırlayabilirsiniz) işte Isard’s Revenge aynı savaşın gelişimini avcıların ve Rogue Squadron’un gözünden anlatıyor.
Ysanne Isard – İmparatorluk Haber Alma Teşkilatı’nın başı, buzu ve alevi aynı anda gözlerinde barındıran fenalıklar kraliçesi, dedikodulara göre İmparator’un yavuklusu…
Kitaplar arası (farklı yazarların eserleri olmasına rağmen) bu kadar organik bir bağlantı yapılmış olması nasıl bir keyif veriyor anlatamam! Hep diyorum EU romanlarının iyileri gerçekten çok iyi diye, işte bunun gibi sebeplerden çok iyiler!! Rogue Squadron’un galaksiyi İmparatorluk kuvvetlerinden kopan mini tiranlardan temizleme ve onları en azından meşgul tutarak Yeni Cumhuriyet’e güçlenme şansı verme çabaları bu kitapta da devam ediyor. Eski düşmandan dost olur mu? Olsa ne kadar uzun vadeli olur? Denize düştük de keşke bir de yılana sarılamasaydık ekseninde dönen bir kurgusu var. Aksiyonu yine dozunda ve hem kara, hem de hava harekatlarını güzel harmanlıyor. Sevdiğimiz bildiğimiz Rogue’ları iş başında görmek mutlu ediyor.
Starfighters of Adumar, X-wing serisini en neşeli kitaplarından biri, Allston muzip tarzını yine yansıtmış eserine. Diplomatik bir görev olarak başlayan kitap bir anda gökyüzünde İmparatorluk kuvvetlerini şampiyonları ile Yeni Cumhuriyet’in şampiyonları arasında yapılan bir düelloya dönüşüyor. Adumar’lıların savaşçı kültürüne, garip adetlerine ve gezegen halkını yaşadığı değişime tanık oluyoruz. Tüm bu koşuşturma içinde Wedge’in özel hayatında da mutluluğu buluyor olması da kalbimizi ayrıca ısıtıyor. Bir nefeste ve bol bol eğlenerek okuyabileceğiniz bir roman bu, seriye hoş bir tebessümle veda etmek için de idael gerçekten.
Yazımın başında da dediğim gibi bir yolun sonuna geldik. Yeni Cumhuriyet’in kahramanları artık, Direniş’in kahramanlarına bayraklarını devredecekler. SW içinde hep umut barındırır benim için, en karanlık kalpten bile iyiliğin çıkabileceği mesajını taşır. Yeni gelecek kahramanların da devradıkları sancakları bu bilinçle dalgalandıracaklarını umut ediyorum. TFA’dan sonraki SW çağında buluşana kadar kısa bir veda, güç sizinle olsun!