Türk Fantastik Yazınının İlk Göz Ağlarından: Korkak ve Canavar

Türk fantastik yazınında maalesef çok sayıda eser olmadığını söylemek gerekir. Birçok kitabın piyasada yerini almasına karşın bunların büyük çoğunluğu bu zamana kadar başarılı olamadı. Bunun başlıca sebebi, bu eserlere karşı gösterilen önyargılı yaklaşım sanıyorum. Çalıştığım işyerinde, ilgili bölüme gelip kitabın kapağını açmadan yazar ismine bakıp “Türkmüş, okumam” diyen çok insan gördüm. Bu tutumun mevcut yazarların ve yeni yazar adaylarının hevesini kırdığı bir gerçek. Daha okumadan bir kitabın kötü olduğuna karar vermek saçma olduğu kadar, ortaya konulan emeğe de saygısızlık. Biz de bu sefer fantastik yazınımızın bu negatif yönlerden etkilenmeyen en verimli yazarlarından biri ve kitabı hakkında konuşacağız. Korkak ve Canavar ile Barış Müstecaplıoğlu.

Türün ülkemizdeki en yetenekli yazarlarından bir tanesi kendisi. Sadece ülkemizde değil, yurtdışında da ilgi gören bir yazar ve eserleri yaklaşık sekiz dile çevrildi. Özellikle Çin’de çok sevilen yazarın geçen yılki TÜYAP kitap fuarında Hugo ödüllü Çinli yazar Cixin Liu ile birbirlerine -kendi dillerine çevrilmiş- kitaplarını imzalayıp verdiklerini, çok güzel karelerin ortaya çıktığı bir söyleşide bir araya geldiklerini de dipnot olarak eklemek isterim. Konuya dönecek olursak Müstecaplıoğlu’nun yarattığı dünya/dünyalar özellikle en çok ilgimi çeken nokta. Buradan sonra size hep beraber Perg topraklarına gitmeyi teklif ediyorum. Biletler İthaki Yayınları’ndan.

Barış Müstecaplıoğlu ve Cixin Liu

Barış Müstecaplıoğlu ve Cixin Liu

Canavar da Olsa İnsan İnsandır 

Cesur savaşçıları, gözüpek cengaverleriyle tüm Perg’de nam salmış olan Kadi topraklarında, bu gözünü budaktan ayırmayan, at üstünde savaştan savaşa koşan yiğitlerden hiçbiri Lefold’u kıskanmadan edemezdi. Yakışıklılığı ile tanrıların bir lütfu zannetmemek elde değildi onu. Ancak iş kılıç savurmaya geldiğinde tüm Kadi’de onunla ancak eskilerin kadim savaşçıları aşık atabilirdi. Özellikle yaklaşan savaşta herkesin yanında savaşmasını istediği bir savaşçıydı. Ölen Kadi hükümdarının ardından çıkan anlaşmazlıklar sonucu halk ikiye ayrılmıştır. Savaşçıların Kozan ve Asuber adlı beylerin yanında savaşa girmeye, takip ettikleri beyliğin hükmü eline alması için seve seve ölmeye gittikleri savaşta tarafları şaşırtan, dehşete düşüren bir hadise yaşanır. Cehennemden gelmiş gibi ellerinde ölümü taşıyan dört atlı. Dördü de birbirinden siyah örtüler içinde savaş meydanına kıyameti getirir. Leofold da bu olaydan nasibini alır ve kaderi bu andan sonra tamamen değişir.

Çaresizce savaşıp yenemediği atlılardan kaçarken küçükken trajik bir olay yaşadığı tünellerde bulur kendisini, ancak artık hiç de kendisi gibi değildir. Elleri yerine iri pençeler, derisi yerinde taş gibi bir kabuk ve eskisi ile alakası olmayan bir çehre. Rüyalarda bile görülemeyecek bir canavar haline gelen Leofold hayatını insanlardan uzakta yaşamaya, onlardan kaçmaya karar verir. Ancak bu yalnız kalma isteği fazla uzun sürmez. Köyü askerler tarafından basılınca korkudan kendini ormana atan Guorin ile karşılaşır. Köylerini ve ailelerini kaybeden Guorin ile Leofold daha yeni birbirleri ile tanışmışken, ikinci bir savaşın haberi kulaklarına gelir. Hemde öncekine hiç benzemeyen bir savaş.

Tshermon’un Laneti 

Bir önceki savaştaki atlıların Asuber’in işi olduğu ortaya çıkar. Bunu öğrenen Guorin ve Leofold yaşanacak bir sonraki çarpışmayı önlemek için savaş alanına doğru hareket ederler. Ancak ellerinden pek de bir şey gelmeyen ikili, tabiri caizse canlarını zor kurtarır. Tam her şey bitti derken bir büyücü bu iki garip arkadaşın yanına gelerek bütün olan biteni anlatır ve yardım ister.

Kadi ve Perg’i ele geçirmek için Asuber tarafından savaş alanına sürülen bu canavarların lanetli bir kitaptan, tanrı Tshermon’un kitabından ortaya çıktığı anlaşılır. Ve eğer durdurulmazlarsa, ölen insan ve diğer canlıların hesabını tutmak için tanrıların bilgeliği bile yetmeyecektir. Bunu engellemekse üç kişinin ellerindedir. İnsanların karşısında korkudan titrediği bir canavar, ailesini ve köyünü kaybederken kılını kıpırdatamayan bir korkak ve hayatını Tshermon’u durdurmaya adamış ihtiyar bir büyücü. Kötülüğün gazabına engel olmak için sonu gelmez bir yolculuğa çıkarlar. Hem de akıllarının almayacağı yerlere.

Kaderin ne planladığını anlamak bize düşmez…

Bu yazı, "İthaki Kütüphanesi" adlı yazı dizimizin bir parçasıdır.

Yorumlar